egzamadan-nasil-kurtuldum-ii

2009 yılının başından beri kronik egzama ile uğraşıyor, her stres döneminde, her uykusuzlukta, kabuk kabuk olan yüzüme kortizonlu kremleri basarak, iyileşmelerini bekliyordum.  Stresin yoğunluğuna bağlı olarak ne kadar süreyle kullanmam gerektiği değişiyordu bu kremleri. Egzamanın kendisi karar veriyordu kaşıntıların, kızarıklıkların, acının ne zaman geçeceğine. Kabuklara razıydım çoğu zaman.

2015’in Kasım ayında, yaşadığım onca strese rağmen egzamanın ortaya çıkmadığını fark ettim. Bir ay boyunca aralıksız süren stresin, her gün kalınan mesailerin üzerine bir de ayrılık acısı eklenmiş, buna rağmen ortaya çıkmamıştı. İşim gereği sık seyahat ettiğim için biliyordum ki her uçak yolculuğumda, basınç farkından da ortaya çıkardı. Ayrıca havuza girdiğimde klor etkisiyle de ortaya çıkardı… Mesai ve stresin yoğun geçtiği ve üzerine ayrılık acısı eklenen döneme rağmen ortaya çıkmayınca, havuz ve uçuşlarla da test ettim egzamamı. Sonuç ilginçti. Hala egzama çıkmıyordu.

Bir gün bir yazıya denk gelince bütün taşlar, beni şaşkınlık, hayranlık ve şükran duygularına sürükleyerek yerine oturdu. Yazı özetle egzamanın ayrılık çatışmasından (ya da kaybetme korkusundan) kaynaklandığını ve bu çatışma sonlandığında kaybolduğunu anlatıyordu.  Bu hikâyeyi anlatabilmek için biraz geçmişime götürmem gerekiyor sizi…

Sene 2008; deli divane aşığım; hayatımın anlamını bulmuşum gibi hissediyorum; bütün anlamı hayatımda olan kişiye yüklemişim. Onsuz bir hayat düşünemiyorum; hayatımın mutluluk kaynağı da acı kaynağı da o kişi… O ve ben biriz artık… Böylesine bir aşk olamaz… Hiç bir kelime hislerimi tarif etmeye yeterli olamaz… Anlayacağınız bağımlı bir aşk ilişkisinin edilgeniyim

egzamadan-nasil-kurtuldum-i

Sene 2009; ayrılalı birkaç ay olmuş, hayat berbat, hiçbir şey tat vermiyor… İşte o dönemlerde başlıyor suratımda kabuklar, kızarıklıklar, kaşıntılar… Dermatoloğa gidiyorum, egzama diyor. O zamana kadar egzamanın ne olduğunu bile bilmiyorum. Hayatıma egzama ile birlikte hassas ciltler için çeşitli kremler, tonikler, sular ve tabii kortizonlu kremler giriyor. Kortizonlu kremi her an yanımda taşımak zorundayım çünkü ne zaman belireceği belli olmuyor.

Hayatıma başkaları giriyor, unutmak için yapabileceğim her türlü hamleyi yapıyorum.  Olmuyor, unutamıyorum… Derken 2013 yılının Temmuz ayında hayat bana bir doğum günü hediyesi veriyor. İçim yeniden kıpır kıpır, ruhum müzik çalıyor, içimde kelebekler uçuşuyor… İşte tam bu dönemde Kuraldışı ve PİKİ (Bütünsel Kinesiyoloji) ile tanışıyorum. Kendimi keşfetmeye, kendimi tanımaya başlıyorum. Kendi değerlerimle tanışıyorum, hayatı benim için anlamlı kılacak şeyleri keşfediyorum, dengemi buluyorum… İlişkinin iniş çıkışları tabii ki oluyor ama ben dengedeyim… Egzamam mı? O hâlâ varlığını aynı şekilde sürdürüyor. Kortizonlu krem bağımlılığımdan özgürleşemiyorum henüz.

Bir gün durup dururken diyorum ki, “Eski yaşadığım aşka dair, bir enerji dengelenmesine ihtiyacım var.”

Yaşadığımız her yoğun duygu ile kendi enerjimizi karşımızdaki kişide bırakmaz mıyız? Peki ya o? O da yaşadığı yoğunlukla kendi enerjisini sizde bırakmaz mı?

Kuraldışı eğitimlerine beraber katıldığım arkadaşlarımla, öğrendiğimiz özel bir PİKİ tekniği ile enerji dengelenmesi üzerine çalışıyoruz. Eski sevgilimden kendi enerjimi teslim alıyorum ve ona da bende kalan enerjisini teslim ediyorum.

İşte tam bu çalışmadan sonra mesailerim, stresli dönemim başlıyor. Ayrıca çok enteresandır ki bu çalışmadan sonra, doğum günü hediyesi gibi gelen ilişkim de sonlanıyor. Sancılı bir dönem geçiriyorum. Tüm bu sancılara ve yaşadığım üzüntüye, acıya rağmen, yaşadığım kabullenme ile dengemi koruyorum.

Bu arada fark ediyorum ki benim egzamadan bu stresli döneme rağmen hiç ses yok. Bunu fark ettikten hemen sonra egzama ile ilgili yazıya denk geliyorum: E-G-Z-A-M-A  Ayrılık Çatışması -Tamir Fazı. Yazıyı okuduktan sonra müthiş bir heyecanla gelen bir aydınlanma yaşıyorum.

Ey bilge bedenim, ey bilge ruhum, özgürleşme araçlarını elime veren Kuraldışı ailem, veda ettiğim egzamam, sevgililerim; beni tam olarak hangi ayrılık travmamdan özgürleştirdiğinizi bilemesem de, gerçek “birliği” ve “bütünlüğü” deneyimlememe, “tamir fazı”nı yaşamama aracı olduğunuz için sonsuz şükranlarımla…

Çisem Erkan

Share This