tarafından | Şub 27, 2009 | Kalem Kutusu
Bırak, demiş, bırak… İş değil bu senin yaptığın. Haddini bil. Elinin erdiğine dokun. Gözünün gördüğüne bak. Ayaklarının götürdüğüne git, dilinin dediğini söyle. Uğraşma boş işlerle. Ötesi yok işte, görmüyorsun…Kalp görmez. Kalp işitmez. Kalp gitmez....
tarafından | Şub 27, 2009 | Kalem Kutusu
Artık ona sevgiyle bakabildiğimde, onu affettiğime karar verdim. Ona kızmadığımda, ona her bakışımın kısa bir süre sonra öfkeye dönüşmemesinde ve kötü hatıraların artık aklıma gelmiyor olmasında bir keramet vardı. Evet onu affetmiştim. Ne olduysa olmuş, ne yaşandıysa...
tarafından | Şub 26, 2009 | Kalem Kutusu
Doğumla ilgili eski kitapları okuduğunuz zaman, doğum hep bir sanat olarak anlatılırdı. Bugünün teknoloji imkanları yoktu. Doktor ve ebelerin tanıları, sadece muayene ve hislere dayanıyordu. Hissetmek önemliydi. Ve sezaryen sadece gerçekten gerekli olduğunda...
tarafından | Şub 26, 2009 | Kalem Kutusu
“Özlerim yine de ben toprağımın cansuyunu. Tersine dönse dünya, yağmurlar fışkırsa toprağımdan gökyüzüne. Her damlaya bir yanımı katsam, onlar da ben de bin parça, aksak yaşamın kaynağına. Kavuşsam artık koptuğum o en büyük damlaya,” demiştim son yazdığım...
tarafından | Şub 25, 2009 | Kalem Kutusu
Mutluluk beyazda saklı, beyaz yüreğinde, yüreğin sende… Mutluluk sensin! Ama sen, mutluluğun nerede olduğunu bilmeyerek onu yıllarca arayacak kadar da ahmaksın!Dışa dönüksün, kendini unuttun. Sen, sensizsin! Bundan acı ne olabilir başka? Sen seni unuttun!.. En...