‘Gölgelerden Aydınlığa’ workshop’u benim hayatımda önemli farklar yaratan bir eğitimdi. O günlerde yeni yeni tanıştığım gölgelerim şimdilerde artan yoğunlukla hayatımda kendini göstermeye başladı.
Sanki ben hazır oldukça, gölgelerimin karşıma dikilmesi de sıklaştı. Bugünlerde peş peşe, hiç olmadığı kadar sık çıkıyorlar karşıma. Sanırım içsel olarak ancak şimdi bu konuda daha açık hale gelebildim ve Evren de beni desteklercesine sürekli gölge oyunları sunuyor bana.
Bu dönemde hayatımda olan bir çok insanda, izlediğim herhangi bir filmde veya elimi attığım her yeni kitapta gölgelerim, yansıtmalarım, aynalamalarım çıkıyor karşıma, adeta onları kabul etmemi bekliyormuşçasına karşımda duruyorlar.
Hele şu anda okuduğum ‘Geçmiş Şimdi Olduğunda’ isimli kitap, tüm bunların üzerine tuz biber ekti diyebilirim. Okumayanınız varsa, mutlaka tavsiye ederim. Ben kitabı okurken, ölmeden hemen önce söylenen ‘hayat çok kısaymış, hiçbir şey anlamadım’ söyleminin sebebini anladım.
O kadar çok ve sık gölgelerimiz etkisinde yaşıyoruz ki, gerçekten yaşadığımız zaman dilimleri yok denecek kadar az.
Son zamanda yaşadığım olaylardan birini paylaşmak istiyorum:
Engelleyemediğim bir şekilde, bir anda hayatımın tam orta yerine yerleşen bir insan, öyle bir yüzleşme yaşattı ki bana, öyle böyle değil…
Ben kendimi bildim bileli bu insanın bir çok davranışına katlanmakta zorlanmışımdır. Ama seyrek görüştüğümüz için, durumu bugüne kadar genellikle ‘idare edebilmiştim’.
Ancak bu son birkaç aydır şartlar kendiliğinden öyle bir gelişti ki, bu insan geldi ve hayatımın tam merkezine yerleşti. Bir dizi olay yaşandı ve ben giderek tepkiselliğimi arttırmaya başladım, elimde değildi, onda olan bir şeyler beni çileden çıkarıyordu. Gerginliğim had safhaya ulaştı, olaylara gösterdiğim tepkiler aşırı doza ulaştı ve durum içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Tam bu noktadayken, iki arkadaşımla birlikte bu konuda dertleşmeye başladık. Bilirsiniz, içinde yaşadığımız durumu objektif değerlendirmekte genellikle zorlanırız, çünkü yaşananların duygusal etkilerini taşıdığımız için asıl ipuçlarını görmekte zorlanırız.
Arkadaşlarımla yaptığım bu sohbetin sonunda adeta duygusal bir iyileşme yaşadım ve anladım ki, konu yine Gölgeler… Yansıtmalar… Aynalar…
Bunun üzerine, bu insanla alakalı kendime yönelik bir çalışma yapmaya karar verdim. İçimde bu çalışmayı yapmam için müthiş bir dürtü hissediyordum.
Bu kişiyle ilgili bir çok duygusal patlama yaşamama rağmen hala rahatlamış hissetmiyordum, içimdeki öfke gram azalmıyordu.
O an anladım ki bilinçaltım devredeydi ve yönetimi ele geçirmişti!
Mesaj çok netti, bir şeyler artık dışarı çıkmak, özgür kalmak istiyordu…
Bilinçaltımın bana sunacak çok değerli mesajları vardı.
Hemen çalışmaya başladım…
İlk iş olarak bu insanda sevmediğim ne kadar özellik ve davranış biçimi varsa, hepsini bir kağıda listeledim. Her bir özelliğinin bende yarattığı duyguyu tek tek sorguladım.
Bir sonraki adımda, onun her bir davranış biçimi için kendime şu soruyu sordum: ‘Onun bu davranışı bana kimi hatırlatıyor?’
Önce ufak ufak, sonra daha güçlü ve nihayetinde balyoz etkisinde hatıralar canlandı zihnimde… Bunların bir kısmı çoook derinlerden çıkıp geldiler.
Mesela, bu insanın sevgisiz oluşu, kurban rolünden vazgeçmemesi, hastalıklarından kurtulmak istemeyişi ve acizmiş gibi davranması bana rahmetli babamı hatırlatıyordu… Dolayısı ile bana da kurban ve kurtarıcı rollerimi anımsatıyordu.
Dedikodu bağımlılığı, bencilliği, kıskançlığı ve çocuklarını sömürmesi bana teyzemi hatırlatıyordu… Dolayısı ile bana da fedakarlıktan kar bekleyen anne modelini hatırlatıyordu.
Yaşanacak olan güzel bir olayın ‘olası’ negatif yönlerine odaklanarak bir dizi felaket senaryosu kurgulaması ve bunlar gerçekleşecekmiş gibi de etrafı telaşa vermesi, bana sevdiğim bir başka insanı hatırlatıyordu.
Kendi rızası dışında evlendirilmiş olması ve evliliğinin bir eziyet haline dönüşmesinden kaynaklanan kocasına ve hayata karşı öfkesi, bana annemin geçen seneye kadarki hallerini hatırlatıyordu… Kendi hayatımda genel olarak annemin modelini seçtiğimi düşünürsek, bana da tatsız şeyler hatırlatıyordu.
Kocasıyla olan geçimsizliği ise bana büyüdüğüm ev ortamını hatırlatıyordu. Çocukluğumdan bu yana yadsıdığım, kulaklarımı tıkadığım ve gözlerimi kapadığım ne kadar anne-baba tartışması varsa, hepsini birden hatırlatıyordu.
Ve hepsinden de önemlisi, bana, geçmişimde yaşadığım ve sonra da derinlere gömdüğüm, utanç duyduğum bir davranışımı hatırlatıyordu.
İşte bunu fark ettiğimde bir şeyler oldu, sanki zaman durdu…!!! O anda ben ve o adeta iç içe geçtik… Kendimi ondan ayrı görmekte zorlandım. Kafam hem çok karıştı hem çok netleşti… Anlatması zor…
O an anladım ki:
Evren onu özellikle seçmişti ve tam zamanında hayatımın merkezine taşımıştı.
Onun sergilediği tüm davranış ve özellikleri bir araya topladığımda, benim için bir çok şeyden topluca özgürleşme fırsatı doğuyordu aslında, yeter ki ben görmesini bileyim, yeter ki ben baktığım pencereyi değiştirebileyim.
‘Bizi en çok zorlayanlar en büyük öğretmenlerimizdir’ lafını hatırladım bir anda!
Ben onu sürekli hayatımdan uzaklaştırmaya çalışıyordum, oysa ihtiyacım olan onu (yani geçmişimi) ‘kabul’ etmekti.
Farkındalıkta kalırsam, tepkisel değil etkisel olmayı başarırsam, onu hayatımdan itmek yerine onu (geçmişimi) kabul edersem ve kendi sınırlarımı korursam, benim hayatımda çok şey değişebilir…
Belliki Evren, hayatımdaki bir dizi yarım kalmışlığı, bastırılmışlığı, yok saymışlığı artık sonlandırmak için bana güçlü sinyaller gönderiyor…
Yarım kalmış duygularını tek tek tamamla, yüzleş ve özgürleş, diyor.
Bunun için de biçilmiş kaftan olan en yakınımdaki insanlardan potansiyeli en yüksek olanı seçmiş! Ismarlasam bu kadar denk düşmez!
Tek tek uğraşarak bir araya getiremeyeceğim bir sürü yadsınmış veya yarım kalmış olayı tek seferde bana yaşatan o insana teşekkür ederim.
Hayatımda müthiş bir puzzle’ı birleştirmeme vesile oldu. Olaylar enteresan bir şekilde birbirini tetikledi ve alakasız gibi görünen olaylar sayesinde ortaya müthiş bağlantılar çıktı.
Tüm bunların sayesinde çocukluktan kalma çok önemli bir travmam açığa çıktı. Müthiş bir duygusal boşalım yaşadım ve akabinden gelen özgürlük hissi tek kelimeyle muhteşemdi!
Teşekkürler sevgili Evren, teşekkürler sevgili rol arkadaşım:)