Açıkçası neye göre, kime göre, hangi referans noktasına göre genç gösterdiğimi bilemiyorum. Hatırlayabildiğim kadarıyla çocukluğumun kırklı yaşlarındaki kadınlarından farklı göründüğümü söyleyebilirim. Bunun dışında bir değerlendirme yapamıyorum. Bununla beraber, moral veren bu yorumları, kendimi çok iyi hissederek, sevgiyle ve teşekkür ederek kabul ediyorum:)
Bana nedenini, nasıl genç gösterebildiğimi soruyorlar.
Fiziksel olarak yaklaştığımda; kullandığım kozmetik ürünlerin sadeliği (oriflame, flp-aloevera), her hafta yaptırdığım masaj gibi etkenlerin bugün bu sonucu ortaya çıkarmış olabileceğini söyleyebilirim.
Bununla beraber bunu esas yaratanın yaşama bakış açım, yaşamı algılayış tarzım olduğuna inanıyorum.
Bu noktada, yıllar önce, ilkokul çağımdayken, bana Polyanna kitabını hediye eden komşu ablaya binlerce teşekkürümü sunuyorum. O zamanlar bu kitabı çok kez okudum. İçindeki olayları ve Polyanna’nın tepkilerini tekrar tekrar inceledim.
Tabii şu anki gibi madde madde yazıp çizmesem de, kendime aşağıdaki yaşam ilkelerimi çıkardım.
* Olayı olduğu gibi gör.
* Olaya farklı bakış açılarından bak.
* Olaydan etkilenenleri fark et.
* Olayda değiştiremeyeceklerini belirle.
* Olayda değiştirebileceklerini belirle.
* Değiştirebileceklerin için elinden geleni yap, yapabiliyorsan elinden geleni aş.
* En olumsuz algıladığın olaydan bile bir iyi çıkart. Onu geliştir.
* Kendini geliştir.
Belki daha detaylar katılabilir ama temelde bu ilkeler hayatım boyunca benimle oldular.
Bundan da temelde, ailemden aldığım değerlere uygun olarak, önemli bir kriterim olduğunu farkettim; her gece yastığa başımı huzurla ve gönül rahatlığıyla koyabilmek. Ve yine başımı yastığa koyduğumda o gün üretken bir gün yaşadığımı hissedebilmek.
9 Nisan’daki Perşembe toplantımızda, Uğur “beklentileri”, beklentilerin bize, yaşamımıza etkilerini anlattı. Beklentilerimizden özgürleşmenin; elimizden geleni yapmanın, aktif teslimiyeti yaşamanın ve hayatın sunacağı sürprizlere açık olmanın ruhumuzu rahatlatıcı etkisini vurguladı.
Uğur’un paylaşımı sırasında, yaşamdaki beklentilerimden bir anda vazgeçmem gerekebileceğini, yaşam treninin aniden makas değiştirebileceğini, yirmibir yaşımda annemin hastalığıyla öğrendiğimi farkettim. Sonraki yıllarda, yapılan planlara, belirlenen hedeflere, gösterilen çabaya rağmen, evrenin okkalı şakalarla yaşamlarımızda, bizlere daha önce hiç düşünmediğimiz seçenekler sunmayı sevdiğini deneyimledim. Her seferinde değişimlere biraz daha açık, biraz daha esnek, biraz daha rahat uyum sağladım, sağlıyorum… Adım adım ruhum rahatladı, rahatlıyor…
Etik değerleri önemsiyorum…
Özgür iradeye inanıyorum…
Her an değişebilen hayatımın her anından iyiyi çıkartmaya odaklanıyorum…
Kendimden iyiyi çıkartmaya odaklanıyorum…
Sürekli değişen, sürekli gelişen yaşam oyununun içinde keyfini çıkararak yer almamın, etrafımdaki insanlar tarafından yaşımdan genç algılanmamı sağladığına inanıyorum.
Belki de, sadece genetik:)