Yüksek bir tepenin zirvesinde
Güzel bir ağaçtı
Köklerini arzın merkezine salmıştı

Kök saldığı tepe
Sert bir kayalıktan ibaretti
Hiçbir yerinde bir parça olsun toprak

Yoktu

Sadece kaya…

Ama ağacın da toprağa ihtiyacı

Yoktu…

Su ve hava yeterdi ona

Bir zamanlar
Sonbahar geldiğinde
Yaprakları altın sarısına dönüşmüştü
İşte ta o zamanlar karar vermişti ağaç
Yapraklarındaki bu güzel renkten
Hiç vazgeçmemeye

O gün bu gündür
Ipek gibi yumuşak altın sarısı yapraklar
Danseder dallarında

Ağacın dalları
Neredeyse ayışığına değiyor
O dallar ki ozon tabakasını
Delip geçtikten sonra
Evrenin sonsuzluğuna uzandılar

Toprağa yakın olan
Sadece gövdesi
O gövde ki
Bütün gövdelerden sağlam

Ağacı budamak isteyenler
Çoktu
Onun en tepesine tırmanmak isteyenler de

Tırmanmaya kalkışanların
Bazıları başardı
Bazıları başaramadı

Bazıları dallarının arasına
Küçük kulübeler yapmakla
Ve alçak dallardaki
Altın sarısı yaprakları
Yakından seyretmekle
Yetindi 

Tırmanışı başaramayanlar
Sert kayalara çakıldılar

O talihsizler
Asla yaşayamadılar
Ağacın sunduğu güzelllikleri

Ne ılık esen rüzgarları
Ne de o rüzgarlarda
Danseden yaprakların
Renk değişimlerini

Ağaçtan görünen
Görkemli manzarayı da
Seyredemediler
Asla

O manzara
Öylesine görkemliydi ki…

Ağacın
Dalları arasında biraz olsun
Yükselmeyi başaranlar
Şehrin üzerindeki
Olağan üstü ışık oyunları
Masmavi okyanusla kucaklaşan
Uçsuz bucaksız kumsalı
Seyrediyordu

Bazen
Yaprakları düşüyor yere ağacın
Bazen de
Sert rüzgarlar
Dallarını kırıyor

Her canlı gibi
Onun da biraz  bakıma
Ve
Özene ihtiyacı var

Önemli olan
Vazgeçmeyen birilerinin
Hep orada olması
Ve
Ara sıra da olsa
Su vermesi ona

Share This