Yorucu bir beş ayın sonunda, çoğumuzun tatil hayallerini suya düşürebilen, çoğumuzun da hiç beklemediğimiz süprizlerle karşılaştığımız karneleri aldık…
Allah’ın emri, peygamberin kavliyle malum karnemizi anne – babalar istedi biz de verdik gitti!..
Karnesi iyi olanlar notlarını çalışarak kendi aldı, notları düşük olanların notunu da hocalar verdi! 🙂
Okulun son haftası tam bir karambol…
Bitirme projeleri, sözlü sınavla not kurtarma çabaları, arkadaş özlemlerinin önceden başlaması ve karne alındıktan sonra sonuç ne olursa olsun gelen o büyük hayal kırıklıkları…
İş sadece hayal kırıklığıyla kalsa iyi; ailelere de taşınıyor konu… Ve maalesef her aile olgunlukla karşılayamıyor kırık notları.
Ee haliyle, devreye olgunluk giremeyince, cezalar, yasaklar, ödevler, kurslar ve azarlar giriyor. (Sanki bütün yarı yıl çalışmamış adam son iki haftada telefonu olmayınca çalışacak…varmı böyle birşey?! Komik olmayalım =))
Aileler, bu gibi zoraki ders çalıştırmanın, çocuklarını bir şeylerden mahrum bırakmanın, ve her konuda onları cezalandırmanın işe yarayabilceğini düşünüyor… Ki doğru yerde, doğru kararlarla hareket etmezse insan, -bu anne baba çocuk herkes olabilir- hiçbir şekilde iyi bir sonuca varamaz.
Gerçi bizlerde de yanlış olan şeyler var…
Beş ay boyunca hiç çalışmayıp, son bir hafta sırf not kurtarmak için göstermelik çalışmalarla olmaz bu iş…
Okula öğrenmek için gidilir; ama öyle bir eğitim sistemindeyiz ki… Herkes yüksek not almanın peşinde. Öğrenmek adına yapılan ufacık bir çaba bile yok. Bütün öğrenciler; ’’İlerde iş başvurusu yaptığımda kimse bana kalkıp 16’nın karakökünü veya ribozom’un ne işe yaradığını sormayacak.’’ diye düşünüyor.
Bunu, eğitimciler dahil herkes kabul ediyor ama dedim ya, böyle bir mantıkla ne öğrenci eğitilir, ne de eğittiklerini sanan eğitimciler gerçek eğitimcidir.
Herşeyden önemlisi de kişinin kendi bireysel gelişimi… Bunu olumsuz yönde etkileyen en önemli şeylerden biri de bu gibi eğitim savaşları. Bu savaşların kazasız belasız atlatılmasının en etkili ve hatta tek yolu da ailele ve çocuk arasındaki iletişim…
Şu an, birçok aile bilinçlenememiş durumda bu konuda…
Ama her ne olursa olsun, kimse unutmamalıdır ki karnedeki notlarla kişiyi değerlendirip yargılamak yerine, kişinin kendi öz değerlendirmesini yapabilecek olan ortamı sağlayıp, bu öz değerlendirmeye, yıkıcı değil yapıcı eleştiri yapmak herşeyden daha önemlidir!..
Sene içinde yapılan 4-5 sınav insanın değerini ve kapsitesini ölçemez, hem unutmamalıyız ki önemli olan yukardaki sınav 🙂