Toplumdaki en önemli görevimiz hem ruhen hem de bedenen sağlıklı bireyler yetiştirmektir. Bunun için de yapmamız gereken asıl şey çocuğun kendini ve duygularını tanımlayabilmesine yardımcı olmaktır.
Çocuk olumlu ya da olumsuz herhangi bir olay anlatırken önce onu sonuna kadar dinlemeli sonra da ona mutlaka “Ne hissettin” sorusunu sormalıyız. Anlattığı olayla ilgili duygusunu tanımlayamayan bir çocuğun olaylara bakışı da sadece sembolik olur. O olaya karşı hissettiği duyguları tarif edebilmek kişinin kem kendini tanımasına yardımcı olur hem de etrafındaki diğer bireylerle ilişkisinin kalitesini arttırır.
Diyelim ki çocuk okuldan geldi ve bir arkadaşının ona yaptığı olumsuzlukları anlatıyor. Onu dinledikten sonra çocuğumuza “Arkadaşının böyle davranması sana ne hissettirdi” diye soralım. Aldığımız cevaplara göre aşağıdaki soruları nazikçe ona sorarak ana duyguya ulaşmasına yardımcı olabiliriz.
Çocuk: Arkadaşım bugün gizlice silgimi aldı.
Ebeveyn: Arkadaşının böyle davranması sana ne hissettirdi.
Çocuk: Bana kötü davranmış oldu.
Ebeveyn: Onun sana kötü davranması sana ne hissettirdi?
Çocuk: Onun kötü biri olduğunu.
Ebeveyn: Evet ama onun kötü biri olması onunla ilgili bir şey; sana kötü davrandığında sen ne hissettin?
Çocuk: Ona kızdım. (Kızmak bir duygu değildir, bir duygu sonucunda ortaya çıkan tepkidir.)
Ebeveyn: Tam olarak neden kızdın sence?
Çocuk: Kendimi değersiz hissettirdi.
Bu konuşma bu şekilde uzayabilir. Burada beklediğimiz cevap aslında duyguyu yansıtan kelimedir. Örneğin “Bana değersizlik, sevgisizlik, yalnızlık, dışlanmışlık… vb. hissettirdi.”
Hassas olmamız gereken konu bu çalışmayı çocuğa oyun şeklinde yaptırmaktır. Hatta bunu “Hadi bu olayla ilgili duygu oyunu oynayalım seninle” şeklinde de sunabiliriz ona. Aksi durumda çocuk sıkılır ve bir süre sonra olayı da paylaşmamaya başlar.
Çocuk kendini rahatsız eden duyguyu keşfettiğinde öncelikle mutlu olacaktır. Burada hemen ebeveyn devreye girip “Peki, sence ne olsa daha iyi olurdu” diye sorarak çocuğu o olumsuz duygunun tam tersi duyguya yönlendirmesi gerekir. Bu şekilde çocuk yaşadığı olayın değil aslında hissettiği duygunun daha önemli olduğunu görecektir.
Çocuk duygusunu doğru bir şekilde tanımlayabildiğinde:
Yaşadığı olayı kabullenmesi daha kolay olacaktır.
Kendisini çok daha iyi bir şekilde ifade edebildiği için rahatlayacak ve o duyguyla nasıl baş edebileceğini daha kolay öğrenecektir.
O duyguyu ona yaşatan başka olaylar olduğunda olayı daha kolay çözme şansı olacaktır. Aynı zamanda olumsuzluğu ona yaşatan kişilere karşı toleransı da yüksek olacaktır.
Çocuk eğer duygularını yeterince tanımlayamazsa:
Tepkisini de doğru bir şekilde veremeyecektir.
Bu onda stres oluşturacak ve bundan dolayı ya geri adım atacak ya da gereksiz yere saldırganlaşacaktır.
İkili ilişkileri zayıflayacak ve karşısındakini anlamak yerine devamlı suçlamak yolunu seçecektir.
Duygularını tanımlayamayan çocukların okuldaki başarıları da diğer çocuklara oranla düşük olur.
Bireyin gelecekteki hayat kalitesi duygunun doğru tanımlanabilmesiyle çok bağlantılıdır. Çocuklar için yapılan duygu çalışmalarında, çocukların tam olarak duygularını tanımlayabilmeleri, bu duyguyu onlara yaşatanlarla doğru iletişim kurabilmeleri ve sonrasında da bu duyguyla baş edebilme yöntemleri öğretilir.
<div class="social4i" style="height:82px;">
<div class="social4in" style="height:82px;float: left;">
<div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/cocuklarda-duyguyu-tanimlamanin-onemi/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/cocuklarda-duyguyu-tanimlamanin-onemi/" data-text="Çocuklarda Duyguyu Tanımlamanın Önemi" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div>
<div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;">
<div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/cocuklarda-duyguyu-tanimlamanin-onemi/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div>
</div>
</div>
<div style="clear:both"></div>
</div>
<p><a href="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/SELDA-RESİM.jpg"><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright size-medium wp-image-5817" title="SELDA RESİM" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/SELDA-RESİM-295x300.jpg" alt="" width="295" height="300" /></a>Türkiye’nin ilk ve tek sertifikalı <strong><em>The Journey/Bilinçaltına Yolculuk</em></strong> uzmani olan Selda Soytürk Akyılmaz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdi. Mezuniyetinden sonra “Bu diploma bana yetmez” diyerek beş yıl sürecek ABD macerasına gözü kapalı atladı. Daha gittiği ilk yılın, ilk yılbaşı gecesinde geçirdiği büyük trafik kazası onu 3 ay boyunca yatağa 6 ay boyunca da koltuk değneklerine mahkûm etti. Doktorların “Büyük olasılıkla ölür, ölmezse de sakat kalır” sözlerine aldırmadı ve bütün acılarına meydan okuyarak idealleri uğruna geldiği bu ülkeden oldukça sağlıklı bir şekilde ve Nichols College’dan aldigi MBA diplomasıyla geri döndü.</p>
<p>Farklı sektörlerde olmak üzere 15 yıl boyunca profesyonel iş hayatında yöneticilik yaptı. Son çalıştığı organizasyonda şirketin yurt dışı operasyonundan sorumluydu. Aşırı seyahatler ve stresli iş hayatı ona “dışarıda yaşanması gereken harika bir hayat olduğunu” neredeyse unutturmak üzereydi ki radikal bir kararla istifasini verdi.</p>
<p>Güzel rastlantılarla başladığı kişisel gelişim yolculuğunda önce Nefes Koçu oldu. Ardından Reiki ve Norbekov seminerlerine katıldı. Bir arkadaşının tavsiye ettiği <strong><em>Yolculuk (The Journey) </em></strong>adlı kitabı okumasıyla hayat onu bambaşka bir yola yönlendirdi. 1,5 yıl boyunca merkezi İngiltere’de bulunan ve bir <strong><em>bilinçaltı temizleme sistemi olan The Journey’nin </em></strong>eğitimlerini aldı ve çok büyük bir heyecanla girdiği bu süreçte Türkiye’nin ilk <strong><em>The Journey Uzmanı</em></strong> olmaya hak kazandı.</p>
<p>Hayatı dolu dolu yaşayan Selda her türlü aktiviteyi (rafting, ata binmek, buz pateni yapmak, paraşütle atlamak, dalış, trekking, kayak sporları…) sonuna kadar denemekten büyük zevk alıyor. Ayrıca şu ana kadar gezdiği 40’a yakın ülke dolayısıyla arkadaşlari arasında “Bayan Evliya Çelebi” olarak anılıyor.</p>
<div>
<p><strong><em>“Hayat zaten kısa, daha da kısaltmaya gerek yok”</em></strong> sloganıyla herkesi hem ruhen hem de bedenen sağlıklı yaşamaya teşfik eden Selda ‘beyin gücünün neleri halledebileceği’ konusunda yaşayan bir örnek.</p>
<p><a href="https://www.seldasoyturk.com/">www.seldasoyturk.com</a> <a href="mailto:soyturkselda@gmail.com">soyturkselda@gmail.com</a></p>
</div>
<p> </p>
<span class="et_social_bottom_trigger"></span>