Birbirini çok seven ve çok iyi anlaşan 3 arkadaştık. Hayatın temel taşlarının oturduğu ilkokul sürecinde birbirinden hiç ayrılmayan 3 arkadaş… Her şeyi birlikte yapardık. Ders çalışmak bizim için çok önemli bir görevdi ama sosyal hayatımızı da asla ihmal etmezdik. Okuldaki sosyal etkinliklerin hepsinde yer almaya çalışırdık.
O dönemdeki hayata bakış açımız da farklıydı diğer birçok kişiden. Yaşadığımız çevreden beki de çok daha uzakları hayal eder, çok daha fazlasını beklerdik hayattan. Hayallerimizin her biri, bir diğerinden çok daha özgür ve limitsizdi. Hiç imkansız mı acaba düşüncesiyle düşlerimizi ifade etmekten çekinmedik. Bizim için her şey mümkündü, yaşamak ve nefes almak kadar olasılık dahilindeydi.
Şehrin orta yerindeydi okulumuz ve kocaman bir de bahçesi vardı. O bahçe bizim için özel bir anlama sahipti. Çünkü orada bizim için çok anlamlı ve kutsal olan bir ‘kalem mezarlığı’ vardı. Ne kadar çok çalıştığımız bitirdiğimiz kurşun kalem sayısıyla orantılıydı. Tabi ki o kalemlerin hepsinin bir ömrü vardı. Gidebildiği en küçük haline kadar kullanırdık kalemleri ve sıra en keyifli zamana gelirdi. Kullanılamayacak kadar küçülen kalemlerimizi törenle kalem mezarlığına gömerdik. Bu çok özel bir andı bizim için ve özel bir seremoni yapardık. Hayallerimizi sıralardık kalemlerimizi gömerken. Çünkü o kalemleri gömmek aslında bizim için hayallerimizin yeşermesiydi.
Kullandığımız kalemlere bize verdikleri destek için teşekkür ederdik. Bizi anladığı ve başarılı olmamıza yardım ettiği için onlara minnet duygumuzu dile getirir ama aynı zamanda bizim başarımız için eridiklerinden dolayı da onlardan küçük de bir özür dilerdik. Ama söz verirdik her bir küçülen kaleme: “Seni boşa bitirmedik, çok ders çalıştığımız için bittin ve hepimiz çok güzel okullarda okuyacağız sayenizde.” Ardından son vedalaşmamızı yapar gömerdik. Kimse bilmezdi o bahçede bir kalem mezarlığımızın olduğunu ve hiçbir zaman da bilmedi.
İlkokuldan mezun olduktan 13 yıl sonra hem eski anılarımı canlandırmak hem de kalem mezarlığını ziyaret etmek için okula gittim. Bahçe duvarları yıkılmış ve okul binasında bir çok şey değişmişti. Sakince ve tatlı bir tebessümle kalem mezarlığının olduğu yere doğru yürüdüm. Tabi ki yıkılan duvarla birlikte bu bölge de dağılmıştı ama benim ve arkadaşlarımın hayalleri hala orada sıcacık duruyorlardı. Onları sevgiyle selamladım ve küçük gibi görünen hatıraların insanı nasıl da hayatı boyunca dimdik ayakta tutabildiğine bir kez daha kendi hayatımla şahit oldum.
Bu olaydan sonra dualarıma “özgürce ve limitsizce hayallerin olduğu bir yaşam dileme” bölümünü de eklemeye başladım. ÖZGÜRCE VE LİMİTSİZCE….
<div class="social4i" style="height:82px;">
<div class="social4in" style="height:82px;float: left;">
<div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/kalem-mezarligi/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/kalem-mezarligi/" data-text="Kalem Mezarlığı" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div>
<div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;">
<div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/kalem-mezarligi/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div>
</div>
</div>
<div style="clear:both"></div>
</div>
<p><a href="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/SELDA-RESİM.jpg"><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright size-medium wp-image-5817" title="SELDA RESİM" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/SELDA-RESİM-295x300.jpg" alt="" width="295" height="300" /></a>Türkiye’nin ilk ve tek sertifikalı <strong><em>The Journey/Bilinçaltına Yolculuk</em></strong> uzmani olan Selda Soytürk Akyılmaz, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdi. Mezuniyetinden sonra “Bu diploma bana yetmez” diyerek beş yıl sürecek ABD macerasına gözü kapalı atladı. Daha gittiği ilk yılın, ilk yılbaşı gecesinde geçirdiği büyük trafik kazası onu 3 ay boyunca yatağa 6 ay boyunca da koltuk değneklerine mahkûm etti. Doktorların “Büyük olasılıkla ölür, ölmezse de sakat kalır” sözlerine aldırmadı ve bütün acılarına meydan okuyarak idealleri uğruna geldiği bu ülkeden oldukça sağlıklı bir şekilde ve Nichols College’dan aldigi MBA diplomasıyla geri döndü.</p>
<p>Farklı sektörlerde olmak üzere 15 yıl boyunca profesyonel iş hayatında yöneticilik yaptı. Son çalıştığı organizasyonda şirketin yurt dışı operasyonundan sorumluydu. Aşırı seyahatler ve stresli iş hayatı ona “dışarıda yaşanması gereken harika bir hayat olduğunu” neredeyse unutturmak üzereydi ki radikal bir kararla istifasini verdi.</p>
<p>Güzel rastlantılarla başladığı kişisel gelişim yolculuğunda önce Nefes Koçu oldu. Ardından Reiki ve Norbekov seminerlerine katıldı. Bir arkadaşının tavsiye ettiği <strong><em>Yolculuk (The Journey) </em></strong>adlı kitabı okumasıyla hayat onu bambaşka bir yola yönlendirdi. 1,5 yıl boyunca merkezi İngiltere’de bulunan ve bir <strong><em>bilinçaltı temizleme sistemi olan The Journey’nin </em></strong>eğitimlerini aldı ve çok büyük bir heyecanla girdiği bu süreçte Türkiye’nin ilk <strong><em>The Journey Uzmanı</em></strong> olmaya hak kazandı.</p>
<p>Hayatı dolu dolu yaşayan Selda her türlü aktiviteyi (rafting, ata binmek, buz pateni yapmak, paraşütle atlamak, dalış, trekking, kayak sporları…) sonuna kadar denemekten büyük zevk alıyor. Ayrıca şu ana kadar gezdiği 40’a yakın ülke dolayısıyla arkadaşlari arasında “Bayan Evliya Çelebi” olarak anılıyor.</p>
<div>
<p><strong><em>“Hayat zaten kısa, daha da kısaltmaya gerek yok”</em></strong> sloganıyla herkesi hem ruhen hem de bedenen sağlıklı yaşamaya teşfik eden Selda ‘beyin gücünün neleri halledebileceği’ konusunda yaşayan bir örnek.</p>
<p><a href="https://www.seldasoyturk.com/">www.seldasoyturk.com</a> <a href="mailto:soyturkselda@gmail.com">soyturkselda@gmail.com</a></p>
</div>
<p> </p>
<span class="et_social_bottom_trigger"></span>