Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kültür, tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür. Kültür zaman geçtikçe yenilenen ve gelişen bir kavram olmakla beraber, değişen kültür, hitap ettiği kesim ile birlikte gelişim göstermediğinde günümüzde yaşadığımız kültürel erozyona neden olmakta ve toplumun egemenlik ve bütünlüğüne zarar vermektedir.
Teknoloji ile birlikte gelişen iletişim araçları ve ekonomi üzerine kurulan yeni dünya düzeni, bize farklı kültürleri tanıma olanağı sunar ancak bu sayede gerçekleşen yoğun kültürler arası etkileşimler, yerel kültürel değerlerin kaybolması sıkıntısını da beraberinde getirir. Teknoloji ile birlikte modern dünya bize sınırsız seçenek ve kolaylıklar sağlamasına rağmen neden hâlâ eski günlere, gençliğimize veya çocukluğumuza dönmek isteriz? İnsani ilişkilerin, paylaşımın, dostluğun, birlik beraberliğin, bencillikten uzak yaşam tarzının hüküm sürdüğü o mütevazı devirler hâlâ neden özlemle anılıyor? Fütursuzca harcadığımız kültürel değerlerimizin vicdan azabı mı bize bunları hissettiriyor yoksa teknoloji ve uzay çağının sağladığı kolaylıklar bize ait değerleri yok mu ediyor?
Bugünü anlamak, nelerin eksildiğini gözlemlemek için düne ve öncesine bakmak gerekiyor. Problemin tespit edilmesi için farkına varmak ve şimdinin öncesindeki sıkıntıları belirlemek gerekiyor. Yaşadığımız topraklar kültürel çeşitliliği ve zenginliği ile bize yol gösteriyor. Her dönemde insanlığa önemli katkıları olmuş kültürümüzde elbette ki sorunların, ayrılıkların, yıkımların yaşandığı devirler oldu ama biz bunlardan da çok şeyler öğrendik, türküler söyledik, ağıtlar yaktık, atasözlerimiz oldu, öğrendik, geliştik, paylaştık. Birbirimize sarıldık, topraklarımızda kimi yerde büyük güzellikler gelişti, kimi yerlerde bu daha geç oldu, kimi yerlerde acılar yaşandı; gelgelelim birlik olma ve zorluklarla beraber mücadele etme değerlerimizi daima koruduk ancak son dönemlerde ellerimizden kayıp giden kültürümüz konusunda biraz daha etkin olmamız gerekiyor.
Doğa, güçlü ve ortama adapte olabilen türlerin devamlılık sağlayabildiği bir ortam. Bu özellikler biz insanların evrimi ve insanlığın gelişimi için de geçerli. İster istemez güçlü ve farklı olan bireyler ve düşünce yapıları dikkat ve ilgi çekiyor, işte burada yanlış algılanan “güç” kavramı kaba kuvvetin, kabalığın ve beraberinde getirdiği bencilliğin popüler olmasını tetikliyor. Modern iletişim teknolojilerinin kültürel gelişime en büyük etkisi doğrular yanında yanlışların da çok hızlı bir şekilde yayılması. Eski devirlerde insanlık doğruyu bulmak için büyük fedakârlıklar yaparak olayı içselleştirip sindirerek geleneklerini oluşturmaktaydı ancak şimdi edinilmesi belki de yıllar alan tecrübelere ulaşmak çok kolay. Bu da bize rekabeti ve rekabete adapte olamayan bireylerin gücün bu yok edici formunu kullanmaya itmektedir. Zamanla kültürel değerlerimiz, değeri anlık olan başarı ve yanlış edinimlerin sonuçları ile erozyona uğramakta, çöküş artan bir ivme ile devam etmektedir.
Etrafımıza biraz dikkatli baktığımızda ayrışmaları ve çöküşü görmekteyiz. Kaba, konuşmalar, kibir, kolay başarı elde etme isteği, bencillik etrafımızı sarmış durumda, yok olmaya yüz tutmuş güler yüzler, zor zamanların paylaşımı, kibarlık, saygı her geçen gün azalmakta, peki bireysel olarak neler yapmamız gerekiyor? Nasıl çalışmalar içerisine girebiliriz?
Öncelikle hiçbirimizin kültür elçisi ya da savaşçısı olması gerekmiyor. Zaten yoğun yaşam temposunda vakit en büyük problem. Basit katkılar ve önlemler ile farklılıklar ortaya koyabiliriz. İşe başlarken iletişim araçlarının etkisini kontrol etmek önemli bir adım olacaktır. Televizyonlarda çıkan kabalığın ve araştırıcılığın işlendiği programlar ve yayınlara itibar etmeyin özellikle çocuk ve gençleri bu yayınlardan uzak tutun. Birçoğunuzun etrafında gazeteci, radyocu, televizyoncu var, onları sürekli uyarın, değerlerimizi ısrarla hatırlatın. Reyting ve popülerlik kaygısı ile geniş kitleleri etkileyecek yanlış yayınları yapmamaları konusunda ısrarla uyarın. İnterneti doğru kullanın, unutmayın yazdığınız her kelime yıllarca internette kalıp milyonlarca insan tarafından okunabilir ve siz belki de bir felaketin tetikleyicisi olabilirsiniz. Güzel düşünün, iyi araştırın, güzel yazın. Yakın sosyal çevrenizde paylaşımcı olun, ne kadar zarar görürseniz görün yine de olun. Bu konuda ısrar ettikçe zarar görmemeyi ve daha paylaşımcı olmayı öğreneceksiniz. Fırsat buldukça atasözlerini okuyun, bir türkü dinleyin, bu topraklarda yetişmiş âlimleri ve değerleri araştırın. Araştırdıkça aslında hepsinden birer parçanın içinizde olduğunuzu fark edeceksiniz. Siz bu toprakların, bu muhteşem kültürün evlatlarısınız, okudukça, paylaştıkça daha çok merak edecek, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Hediyeleriniz kültürümüze ait olsun, kaybolmaya yüz tutmuş sanatlarımızı inceleyin, öğrenin, sürekli biriktirin.
Öğrettiğiniz her güzel değer, yetiştirdiğiniz her güzel birey ve paylaştığınız bize ait her bilgi ve tecrübe birlikteliğimizi daha çok arttıracak, sorunlarımızı daha rahat çözmek için şimdilik küçük ancak biriktikçe çok büyük bir adım olacaktır. Bizi biz yapan kültürel değerlerimizi ısrarla korumalıyız yoksa ağaç ve orman sıkıntısından kaynaklanan doğa erozyonu gibi, artan kültür erozyonu ile hem kendi benliğimiz ve öz değerlerimiz hem de ülkemiz için kara günler yakındır. Geç kalmış değiliz, zaman kendimize, kardeşliğimize dönme zamanıdır.