2013 yılı hoş gelsin. Bundan sonraki yıllarda dünyanın gidişatında büyük değişimlere şahit olacağız. İnsanlık tarihinde, türümüzde daha önce bu boyutta ve hızda yaşanmamış bir bilinç sıçramasının yaşanacağı bu evrimleşme sürecinin başlangıç evresinde yer aldığımız için “köprü insanlar” olarak çok şanslıyız.
1970’li yıllardan beri gelişime açık Homo sapienslerin bu süreçte bireysel olarak yaşadığı veya yaşayacağı bazı somut durumları paylaşmak istiyorum. Yaşadıklarınıza ve yaşayacaklarınıza bir anlam verebilesiniz diye. Bu belirtilerin hepsi olmasa da çoğu, zaman içinde sıkça yaşanır.
- Eski kimliğiniz artık size doyum vermez. Kim ve ne olduğunuzu sorgularsınız. Yalnızlık hissedersiniz. Toplum içinde kendinizi rol yaparken bulursunuz. Bu durum sizi rahatsız eder.
- Bedensel ve zihinsel enerjinizde belirgin bir artış hissedersiniz. Bazen fiziksel olarak taşıyabileceğinizden daha fazlaymış gibi hissedebilirsiniz. Kendinizi takvim yaşınıza göre, hem enerji hem görünüm olarak daha genç hisseder; beden-zihin-ruh bağlantısını daha iyi kurabilmek için bedeninize gereken saygıyı gösterir ve egzersiz yapma arzusu duyarsınız. Ellerinizle ayaklarınızın ısısı yükselir.
- Kendiliğinden daha derin nefes almaya başladığınızı fark edersiniz, duruşunuz diklik kazanır. Bedeninizin esnekliği artar. Bedeninizde enerji tıkanması olan yerleri daha farkındalıkla hissedersiniz. Bu tıkanık/ağrıyan bölgelerde birikmiş duygulardan özgürleşmeniz gerektiğini bilirsiniz. İlaçlarla kendinizi iyileştirmeye çalışmak yerine bütünsel sağlık uygulamaları size daha çekici gelir.
- Beslenme tarzınız kendiliğinden daha sağlıklı hale gelir. Bedene zarar veren yiyeceklere ilginiz azalır. Bedeninizde değişimler yaşayabilirsiniz. Bütün bedeniniz ve zihniniz değişmektedir. Eski sorunlar aşıldıkça zihniniz ve bedeniniz de düzene girecektir. Sevgiye evet dedikçe vibrasyonunuz yükselir.
- Eskisine göre çok daha fazla sıvı tüketirsiniz. Yüksek sıvı tüketim süreci uzun süre devam eder.
- Duyularınızın duyarlılığı belirgin şekilde artar. Duyusal uyarılara hassaslaşırsınız. Özellikle işitme, tat ve koku duyularınız keskinleşir. Yüksek seslere karşı duyarlılığınız artar. Bazen birisinin isminizi seslendiğini “duyarsınız.” Yanınızda birilerinin olduğunu hissedersiniz. Altıncı duyunuz açılır ve daha yüksek titreşimli enerjileri algılar hale gelirsiniz. Başkalarının göremediği titreşim boyutlarını gördüğünüz anlar artar.
- Burnunuza bir anda güzel kokular gelir ve kaybolur. Bazen hiçbir şey yemediğiniz halde damağınızda enfes bir tat hissedersiniz. Ama bu, bildiğiniz ve aşina olduğunuz bir tat değildir.
- Göz kenarıyla ışık topu, gölgeler, ışık huzmeleri, geometrik şekiller, birtakım ışık/gölge hareketleri görürsünüz. Gözünüzün kenarından gördüğünüz bu şekiller yeni düşünce frekanslarının beyninize giriş anlarıdır.
- Dünyayı yeni gözlerle görmeye başlarsınız. Farkındalığınız ve uyanışınız artar. Sevecen, her şeyle “bir ve bağlantıda” olduğunuzu hissedersiniz. Başkalarına yürekten yardım ve hizmet edersiniz. Bunun aslında “kendinize” yardım etmek olduğunu idrak edersiniz. Desteğe gerçekten ihtiyacı olan insanlar ile sizi manipüle etmeye çalışarak kullanmak isteyen insanların ayrımını kolaylıkla yaparsınız. Vicdanınız sizin pusulanızdır.
- Bazen eski dünyanızın size dayattıkları sizi karmaşaya düşürse de, bunun üstesinden kısa zamanda gelirsiniz. “Hayır” ve “Evet” sözcüklerini yerli yerinde kullanırsınız.
- Düşük frekanslı ayrımcı ve önyargılı yaklaşımlara “tahammülsüzlüğünüz” artar. Drama krallarını/kraliçelerini hayatınızdan uzaklaştırırsınız. Sürü bilincinden uzaklaşırsınız. Sevmenin “katlanmak” anlamına gelmediğini idrak edersiniz. Zamanınızın değerini bilirsiniz
- İlham, yaratıcılık anlarınız artar. Daha önce düşünmediğiniz fikirler ardı ardına gelir. Bazen titreme ya da ter basması yaşayabilirsiniz.
- Tek başına olmayı seçtiğiniz zamanlar çoğalır. Bu anları tercih edersiniz. Bu anlar yaratıcılık anlarınızın arttığı anlardır.
- Başınızın üzerinde bir basınç hissedersiniz. Sanki birisi parmağıyla bastırıyormuş gibi. Baş ağrısı, baş dönmesi hisseder, boyun ve bel ağrıları çeker, alerjilerinizde artış olur. Ama bunlar geçicidir. İlk dönemlerde uyku düzeniniz bozulur, sıkça uyanır veya uyumakta güçlük çekersiniz. Özellikle sabaha karşı 02:00 ila 04:00 saatleri arasında uyumakta zorlanırsınız. Bir süre sonra uyku düzeniniz doğal olarak ve kendiliğinden yeniden oluşur.
- Hiç nedensiz duygu değişimleri yaşarsınız. Bir an hiç nedensiz üzgün, bir an neşeli, bir an kızgın, bir an mutlu olursunuz, bir an depresyon yaşarsınız, bir an umursamazlık hissedersiniz. Bu hızlı değişimlere, duygu çalkantılarına bir anlam veremezsiniz. Bu, kalp çakranızın açılmasından dolayı yıllar boyu bastırılmış duygularınızın açığa çıkış sürecidir. Duygular kendiliğinden ortaya çıktığında onları kabul edin ve sevgiyle özgür bırakın. Duygularla barışma sürecidir bu.
- Hem kısa vadeli hem uzun vadeli unutkanlıklar artar. Bazen “kayıp zaman” anları yaşarsınız. Bu anlarda bulunduğunuz yerde değil başka bir yerdeymişsiniz gibi hissedersiniz. “Kayıp zaman” anlarında bulunduğunuz yerde ne yaptığınızı hatırlamazsınız. Bazı anlar kısmen ya da tamamen bedeninizden ayrıymış gibi hissedersiniz.
- Eski sorunlar sizi yeniden ziyaret eder. Bazı anlarda kendinizi kaybolmuş hissedersiniz. Bu sorunlarla yüzleşmek, kucaklaşmak, çözüm üreterek özgürleşmek derin temizlik sürecidir bu ve geçilmesi gerekli bir süreçtir. Bu anlarda kendinizi “depresif” hissetseniz bile bu ruh halinden çabuk çıkarsınız. En uzun “depresyonunuz” üç günü geçmez.
- Başlangıç döneminde birçok kayıp yaşarsınız. İş, aile, mülk, para, ilişki vs. Bazen bu kayıplara tahammül etmekte zorlanırsınız ama kapasitenizin bütün bunları kaldırabildiğine zaman içinde tanık olursunuz.
- Parasal engeller, size ilk anda engel gibi gelse de bu durum içinizde, gelişiminize destek olacak konularda yapmak istediğiniz şeylerin önüne geçemez. Bunların geçici “durumlar” olduğunu “sezgisel” olarak bilirsiniz. Engele değil, aşmaya odaklanırsınız. Hayata güvendikçe parasal engelleri de yaşamaz hale gelirsiniz. Bolluk ve bereket bilinciniz artar.
- Gelişiminizin önündeki en büyük engelin “kibir” ve “eleştirilme korkusu” olduğunu idrak edersiniz ve kibir anlarınızı hemen yakalayarak kendinize “ayar” vermeye özen gösterirsiniz. Özeleştiri yapabildiğiniz için artık hayatınızda kibrin yeri yoktur. Kibir gittikçe doğallık, içtenlik, sıcaklık ve sevecenlik artar.
- Artık size hizmet etmeyen tepki ve davranış kalıplarınızdan, sizi sınırlayan inançlardan ve alışkanlıklarınızdan özgürleşme ihtiyacı duyar ve bu doğrultuda adım atarsınız. Bu adımları atmaya cesaretiniz olur. Eskiyi temizleyip yeniye yer açarsınız.
- İstemeyerek çalıştığınız işler sizi hızla tüketir, kanınızı emer hale gelir. Ama korkuyla orada kalmak yerine cesaretle kendinize yeni imkânlar yaratmayı seçersiniz… ve kapılar açılır.
- Enerjinizi sizi geliştiren ve Bütün’e yararlı düşüncelere, duygulara, davranışlara ve seçimlere yöneltirsiniz.
- Hiç nedensiz huzur içinizi sıkça kaplar. Her şeyi kontrol etme ihtiyacı yerine kendinizi akışa bırakmaya başlarsınız. Kötü bir gün geçirdiğinizde kendinize moral verebilirsiniz. Farkındalığınız arttıkça, bilinciniz genişledikçe kendinize ve başkalarına karşı daha şefkatli olursunuz.
- Derin boyutta doğrudan size hitap eden işaretleri daha sıklıkla görmeye başlarsınız. Farkındalığınız arttığı için bu işaretler sizin için büyük anlam ifade etmeye başlar.
- Rakamlara merak salarsınız. Rakamların, sembollerin derin anlamlarıyla ilgilenmeye başlarsınız. Kendini tekrar eden rakamlar sıkça karşınıza çıkar ya da rüyalarınızda görürsünüz.
- Eş zamanlılık artar. Hayatınızda “anlamlı tesadüfler” olağanüstü boyutta sıklaşır. Doğru yolda olduğunuzda “tesadüfen” doğru insanlarla doğru zamanlarda karşılaşırsınız. Birbiriyle alakası yokmuş gibi görünen olaylar anlam kazanmaya başlar. Bu mesajların ardındaki mesajları algılamaya başlar, sezgilerinizin güvenirliliğine daha fazla güven duyarsınız.
- Dejavü (bir olayı daha önce de yaşamış gibi hissetmek) anlarını yaşarsınız. Üç boyutlu beden dışı deneyimler de yaşayabilirsiniz.
- İnsanlara, hayvanlara ve doğaya empatiyle yaklaşırsınız. Evcil hayvanlar size yaklaşır ve size sürünür. Bebekler size sıcak tepki verir. Her şeyle aranızdaki bağı daha güçlü hissedersiniz. Kendinizi gizlemek yerine duygularınızı insanlarla daha rahat paylaşırsınız. Ağlamak istediğinizde ağlar, gülmek istediğinizde gülersiniz.
- Kendinizle dalga geçme ve espri yapma yeteneğiniz artar. Daha çok gülersiniz.
- Bir günbatımını seyretmek gibi sade anlardan büyük keyif alırsınız. Bu anlarda içinizi dinginlik ve huşu kaplar.
- Rüyalarınızı daha sık hatırlar ve sembollerin mesajlarını daha net algılarsınız. Hayatınıza giren her insanın hayatınızda sizin davetinizle yer aldığını bilirsiniz.
- Yüreğinizin derin arzularını takip etmek için kendinize izin verirsiniz.
- Yuvaya (öz’ünüze) dönüşte her “şimdi”yi kendinizin yarattığını bilirsiniz. Bazen de “Ben burada ne arıyorum? Eve gitmeliyim” duygusunu hissedersiniz.
- Kendi hayatınızın sorumluluğunu fiziksel, duygusal, zihinsel, ekonomik boyutlarda TÜMÜYLE üstlenirsiniz. “Suçlama” ve “mazeret”i hayatınızdan TÜMÜYLE çıkarırsınız. Kendi ayaklarınızın üzerinde durabilecek güce ve özgüvene sahip olursunuz. Başka insanların hayatlarında olumlu farklar yaratırsınız.
Bu 35. madde çok önemli. Suçlama ve mazeretten özgürleşmek. Her boyutta kendi hayatımızın sorumluluğunu üstlenmek ve başkalarına da yararlı bir hayat sürmek. Bu sorumluluğu üstlenmeksizin, sadece bu belirtilerden bazılarını yaşadığı için kendisine özel güçler atfeden akıl sağlığı pek yerinde olmayan insanlar da var. Ruh ve sinir hastalıkları hastaneleri ve bazı “spiritüel” gruplar bu tür insanlarla dolu. Ne kendine ne başkalarına hayrı dokunan benmerkezci “özel” (!) insanlar… Spiritüelim diye ortalıkta dolanıp, kendisiyle yüzleşmekten ödü patlayan insanlar… Ayağı yere basmayan insanlar…
Bu deneyimleri yaşarken kişinin ayaklarının yere basması, hayatın ve hayatının sorumluluklarını taşıyabilme gücüne ve sevme yetisine sahip olması EN ÖNEMLİ kıstastır.
Elbette bu belirtilerden bazılarını herkes zaman zaman yaşamış veya yaşıyor olabilir. Önemli olan bunları gittikçe daha sıklıkla yaşıyor olmanız ve 35. maddeye uygun bir yaşam sürmeniz.
Bedenimizin dünyanın yeni enerjisine “frekans uyumu” sürecinde, bazı insanlar “bana neler oluyor?” duygusuyla panikler ya da “deli” diye yaftalanacaklarından çekinerek deneyimlerini kimselere söylemezler. Yalnız olmadığınızı HATIRLAYIN!
Dönüşüm İçin Dört Adım
Bilinç yükselmesi sürecinde enerjinin akışa ihtiyacı var. Bu akış için olanı olduğu gibi kabul etmeye, değer bilmeye, şefkate ve kendimize güvenmeye ihtiyacımız var.
- Kabul edin: Hayata “Evet” deyin. Olana “Hayır” demek dışarıya çıkmaya çalışan enerjiyi bastırmaya çalışmaktır. Enerji dışarı çıkıp, çözümlenmek tamamlanmak ve özgürleşmek istiyor.
- Değer bilin: Hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız durumlara teşekkür edin. Bana bu yönümü gösteren duruma, hastalığa, kişiye teşekkür ederim.
- Şefkat hissedin: Şefkat hissetmek bir düşünce kadar yakın. Sevecen bir düşünce şefkat duygularını açığa çıkarır. Kendinizi artı ve eksilerinizle kabul ederek “Seni seviyorum” deyin. Teşekkür etmenin ötesinde “üzüntümü kucaklıyorum, duygularımı kucaklıyorum” şefkatini verin kendinize. İçinizdeki şefkat duygusunun artışını hissediyor olacaksınız.
- Hayata güven duyun: Kendine güvenmek ve hayata güvenmek aynı şeydir. İşte bu uyanıştır.
Her gün meditasyona zaman ayırın. Sezgilerinize güvenin. Yeni yıl dünyamıza neyi getireceğini bizim seçimlerimizle belirliyor.
Yaşama… OLANA… EVET!
Amaçlı ve anlamlı bir yaşam içinde sevgiyle hoşça olun.
Nil Gün