https://www.gazetesiz.com/makaleler/korkut-akin/silili-madencilerin-kurtulus-hikayesi-122995.html

GAZETESİZ.COM/KORKUT AKIN


Dün, Soma’da bir patlamanın ardından yüzlerce madenci göçük altında kaldı. Uzun süre kaç kişi oldukları, nerede bulundukları saptanamadı. Ülkemizde iş güvenliği, iş sağlığı, iş eğitimi gibi önemli konular hep göz ardı ediliyor.

Sorumlular hiç mi hiç bulunmuyor bizim ülkemizde, nedense. Kimse istifa gibi onurlu bir tavır göster(e)miyor, ne yazık ki. “Ölmek bu mesleğin kaderinde var” yaklaşımının karşısında… Hatırlıyor musunuz, Günter Wallraff, “En Alttakiler” adlı kitabında Almanya’da zor koşullar altında çalışan Türkiyeli madencileri anlatmıştı da istifalar gelmişti…

İş kazası değil, cinayet!

2011 Haziran’ında yazdığım bir yazıyı paylaşıyorum bu kez.

* * *

“Güzel öldüler!”

Geçen yıl dünyanın iki ucunda iki göçük yaşandı. İkisi de tüm dünyanın ilgisini çekti. Biri ülkemizdeydi, işçiler ne yazık ki göçük altında kalıp “güzel öldüler”. Diğeri, dünyanın öbür ucunda, Şili’deydi. Devlet tüm imkanlarını kullandı, dahası destek, yardım istedi ve 69 günde yerin 700 m. altında mahsur kalan 33 madenciyi kurtardı.

Her iki ülkede de madenciler gerçekten zorlu koşullarda, emeklerinin hak ettiği kadarını kazanamayarak çalışıyor. Her iki ülke de deprem kuşağında olduğu için sürekli tehdit var.

Her iki ülke de cumhuriyetle, halkın seçtiği yöneticiler tarafından yönetiliyor.

Şili’de, cumhurbaşkanı daha ilk günden göçüğün olduğu madene gidip kazazede yakınlarıyla birlikte göçük altında kalan madencileri kurtarma planlarına katılıyor.

Türkiye’de hükümetin bir bakanı, “güzel öldüler” diye uzaktan fetva veriyor. Bir diğeri de “bizde olsa üç günde çıkarırdık” dedi…

Yeraltında 69 gün…

Hit Kitap’tan çıkan “Şilili Madencilerin Kurtuluş Öyküsü, 33 Madenci” adlı kitabı bir solukta, yutarcasına okudum. Gazeteci Jonathan Franklin’in, “33 Adam, 69 Gün, 688 Metre Yerin Altında” alt başlığıyla toparladığı bu inanılmaz öykü, daha yaşanırken tüm dünyanın ilgisini çekmişti.

Gömüldüler belki, yenildiler asla!

San Jose madeni, Şili’nin en zor ve en güvensiz madenlerinden biri. Bakır üretimi çok yüksek, ama güvenliği zayıf. Belki de o nedenle diğer madenlerden biraz daha fazla ücret ödüyor işçilerine.

Madencilerin bir koruyucusu var: Aziz Lorenzo. Ona dua etmeden girmiyorlar madene, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi. Her an tetik durmak zorundalar. Granitten daha sağlam olsa da dağ tümüyle göçebiliyor.

İşte ne oluyorsa o gün (2010 yılının Ağustos ayında, Şili artık yaza hazırlanıyor, bizdekinin tam tersine) tonlarca kaya 33 madenciyi dünyanın en uzun binasından bile daha derine hapsediyor.

Ama onlar 34 kişiler, çünkü inançları var yanlarında. Hepsi yaşananların ve yaşanmışlıkların etkisinden sıyrılıp tek yürek, tek ses olup 36 saatte bir lokma ton balığı yiyerek kurtarılmayı bekliyor.

Bir ses!

Yukarıda çalışmalar bütün hızıyla sürüyor. Onlar da aynı inanç ve duygu içerisindeler. Cumhurbaşkanı, tanıdığı, tanımadığı bütün ülke başkanlarını arayıp yardım/destek istiyor. Çalışmalar ara verilmeden, zaman kaybedilmeden başlıyor. Birkaç vardiya halinde, çalışan kurtarıcılara içeride mahsur kalan işçilerin aileleri de el veriyor, yardımcı oluyor.

Aşağıda kalanlar bulabildikleri kağıt parçalarına sevdikleri için mesaj yazmaya başlayacakken duyulan bir ses yeniden umut ışığını yakıyor.

Güvercin… barışın simgesi

Önce paloma (güvercin= biliyorsunuz, bizde de barışın, kurtuluşun simgesidir) adını verdikleri kılavuz sondaj borusu 9 cm’lik bir kanal açıyor. Açlıktan artık hareket edemeyecek hale gelen madencileri ilk olarak sıvı yollanınca, küfrün bini bir para… Yukarıda uzman doktorlar, psikologlar her şeyi ince ince düşünüp, titizlikle uyguluyor.

69 son!

Yerin 700 metre altında, artık umudu bile unutan madenciler gün yüzünü gördüğünde sadece Şilililer değil tüm dünya sevinç çığlıkları atıyor.

Bu ilginç olayı, başından beri kurtarma çalışmalarına katılan, madencilerle birebir görüşen gazeteci Jonathan Franklin yazmış. Nuray Önoğlu’nun çevirisiyle Hit Kitap’tan çıkan “33 Madenci”yi okurken, bizde olan göçükler sonrası yaşanan acıları anımsamamak ve doğal olarak üzülmemek elde mi?

33 Madenci, Şilili Madencilerin Kurtuluş Hikayesi, Jonathan Franklin, Hit Kitap, 2011, 280 s.

 

Share This