Kapris nedir?
Çoğu ebeveyne göre çocuklar kapris yapar. Mavi bardaktan içmek istemez, giyinmeye yanaşmaz, yıkanmak için ille de annesini ister… Bizi çileden çıkartırlar!
Bunlar gerçekten de “numara” mıdır? Bu kadar tipik davranışlar “kapris” olabilir mi; yani bunlar gereksiz istekler midir yoksa beyin gelişimleri doğrultusunda anlaşılabilir davranışlar mı? Üç yaşındaki kızımızın bizi çileden çıkartan asi tavırları, maksatlı değil belirli koşullar sonucunda ortaya çıkan eylemler olabilir.
Çocuklarımızın bize baskın çıkmaya çalıştığından hiç şüphemiz yoktur: “Bak, yaramazlık yaparken nasıl da gözlerimin içine bakıyor!” Oysa haklılığımıza dair kanıt olarak gördüğümüz şeylerin bambaşka sebepleri olabilir.
Asla ağlamayan, bağırmayan sakin, dingin, uslu çocuklar mı istiyorsunuz? Bunun imkânı yok. Kaprislerin kökünü kazımak mı istiyorsunuz? Bu mümkün!
Denemediğim Yol Kalmadı kitabının yazarı Isabell Fillozat şöyle söylüyor: Bir anne olarak, işi gücü akıl vermek olanların bir çırpıda önüme sundukları şuna benzer çözümlemeleri hep reddettim: “Kaprisleriyle seni kışkırtmaya çalışıyor, ona kimin sözünün geçtiğini göstermelisin…”
Görünüşe göre iki yaşındaki çocukların çoğu öfke nöbetlerine tutulur, on sekiz aylık çocuklar yapmamalarını söylediğiniz şeyleri gözünüzün içine baka baka yapar, on iki yaşındaki oğlanlar hemen hemen hiç yıkanmaz, on beşindeki kızlar evdeki tüm bulaşıkları odalarında biriktirir; peki, ebeveynleri bir hayli rahatsız eden bu davranışlar, bir çekişme veya güç mücadelesi olarak yorumlanabilir mi? Bu kadar yaygın olduğu halde bunu, beni kışkırtmaya yönelik bir davranış olarak yorumlayabilir miyim?
Mesleki varsayımıma göre en aşırıları da dâhil, çocukların tüm davranışları öncelikle kendi büyüme gereksinimlerine yöneliktir.
Kurallara aldırmıyor, ne sınır ne de yasak tanıyor!
Üç yaşındaki çocuklar için kurallar, kendi davranışlarıyla hiçbir somut bağı olmayan sözlerdir
Henüz kavramsallaştıramaz
Çocuğunuzun kafası daha şimdiden pek çok şeye eriyor olabilir ama genellemeleri ve kavramları henüz anlayamaz. Kurallar, kaçınılmaz olarak birer genellemedir. Örneğin, çocuğunuz “ısırmak yasak” cümlesini anlar, hatta bunu yüksek sesle tekrar edebilir fakat bunun tam da o anda kız kardeşine uyguladığı eylem için geçerli olduğunu düşünemez.
Kabahatinden ötürü pişman gibi mi duruyor? Bu sadece az evvel ona bağırdığınız veya kaşlarınızı çattığınız içindir. Yaramazlık kavramını bile anlayamaz. Buna karşılık sizi kızgın görmekten hoşlanmaz; bu duruma tıpkı bir bilim insanı gibi yaklaşıp, yine aynı tepkiyi gösterip göstermeyeceğinizden emin olmak için, derhal az önceki davranışını tekrarlayabilir.
Sözcükleri aklında tutamaz
On iki – on beş aylık dönemde, çocuğunuzun beyninin ön kısmında yer alan kıvrımlardaki sinapslar çoğalır. Bu sayede sözcükleri ezberlemesini sağlayan açık hafızası gelişir. Fakat sözcükleri anlasa bile uzun süre aklında tutamaz. Belli bir bilince sahiptir ama sadece az evvele dair bir bilince! İki bilgiyi veya fikri aynı anda aklında tutamaz. Eğer yerine getirmesini istiyorsanız ona her defasında tek bir komut verin!
Henüz davranışlarını dizginleyemez
Dört yaşından küçük çocukların beynindeki itki (etmek, eylemek, yönelmek) ve ketlemeyle (kendini tutmak, durdurmak) ilgili bölgeler, henüz birbiriyle yeterince bağlantılı değildir!
İşte size buna dair bir örnek: Babanın elinde bir anahtar vardır. On beş aylık Lea da babasının elindeki anahtarı arar. Derken baba, Lea’nın gözü önünde anahtarı yastığın altına saklar. Lea, yastığın altında olduğunu bildiği halde (ki psikolojik araştırmalar bunu kanıtlamıştır) anahtarı daha önce bulduğu yerde aramayı sürdürür! Gözüyle gördüğüne göre değil, elinin itkisine göre davranır. Henüz elini ilk seferdeki gibi uzatmaya yönelik itkisine ket vuramaz. Anahtarı yastığın altında aramaya ancak on sekiz aylık olduğunda başlar.
Beyni olumsuzluk içeren öğeleri algılamakta zorlanır
Ebeveynler yasak koyarak sanki çocuklarına talimat vermiş gibi olur. Çocuğunuza “o şekerlemeyi yeme” dediğinizde, o bunu “şekerleme ye” diye bir emir gibi algılar ve sizi kızdırmamak için derhal yerine getirir…