Arı, duru ve saf… İçimde açan küçücük ismini bilmediğim beyaz bir çiçek, onun açması için bazen bir kış bazen bir ömür beklenir ve o bir gün açar… O günün öncesi karanlıksa da, o günün öncesi fırtınaysa da yağmursa da; günü gelen çiçek açar. Oldu çok şükür, her şükredişimde toprağı canlandı O’nun bilirim. Bilir ve daha çok şükrederim. Onun toprağıdır tüm canım, onun huzurudur huzurum. Neyim varsa odur, ondadır. Ona dokunmak, yüreği titretir, onu görmek gözleri kamaştırır. Ve onu koparmak ruhu soldurur…
Bu çiçeği beklediğim çok oldu, hayal ettiğim de. Umut ettiğim, sulayıp kimi zaman sudan boğduğum da çok oldu… Toprağı kazıp tohumu koyduğumdan emin olmak için de uğraştığım oldu. Kimi zaman ona öfkelendim burnumdaki bu kötü kokuya karşılık beklerken gelmedi diye. Halbuki ona kızmaya gelmez hiç, o öfkeyle ancak yanıp kül olur. Ve bütün hikâye yeniden başlar…
İlk önce toprak hazırlanır, sonra tohum kendiliğinden geliverir. Bir bakarsın elinde. Tohumu buldum diye sevinirsin ama ekmezsen ne çiçek olur, ne bereket. Ve o tohum toprakla buluştuğunda ayrı bir heyecan, ayrı bir coşkudur yaşam… Heyecanı büyüktür insanın ya o heyecan bir süre sonra endişeye dönüşür. Ya tohum memnun değilse, ya sevmediyse yerini, ya suyu az geldi de şimdiden kuruduysa. Hiç de hareket yoktur toprağa bakınca… Bu kadar çok mu beklenir ki tohumun çimlenmesi? Ah ne çiledir tüm o endişeler, şüpheler… İçinize güneş açtırmayan, açtırmadıkça da tohumu ışıksız bırakan.
Kimi tohumlar belki hâlâ topraklarında dinmesini bekler gözyaşlarından, kederden yağan yağmurun ve korku, şüpheden boşalan dolunun, karın, soğuğun. Fakat döngüsüdür bu yüreğin mevsiminin, hepsi tam da olması gerektiği gibidir. Ne eksik ne fazla… O tohumun ihtiyacı karın altında ne kadar kalmaksa o kadar kalır meraklanma… Öfkeyle onu yerinden sökmediğin sürece, fırtınaların sabırla geçmesini beklediğin sürece, yüreğinin yıkanmasına izin verdiğin sürece, o bir gün mutlaka açar… Öfken onu soldurmadığı sürece seninle kalır, sen olur.
Dünya, güzelim dünya çiçekleri ve ağaçlarıyla nasılsa yürek de öyledir. Ama bir çiçektir baharı getiren. O açtı mı diğer her şey de açar, duramaz. O yüreğimdeki SEVGİ’dir. O varken kimse yok olamaz, kimse karanlıkta kalamaz… Ve o öylesine içerdedir ki sen izin vermezsen kimse solduramaz. Dünya yıkılsa onun ışığı sana dünya olur, açlıktan, susuzluktan kurusa bedenin, onun özüyle beslenir ruhun. Ne yokluk kalır ne yoksulluk, ne öfke kalır ne keder, ne kıskançlık kalır ne özlem… Sadece o, içinde SEVGİ varken…
Işık ve sevgiyle…
NAMASTE-SAT NAM
Güher