Not: Bu yazı 12 Mart 2014 tarihinde soL Gazetesi Kitap Eki’nde yayımlanmıştır
Dorilenya doğar doğmaz konuşmaya başlayan bir kız çocuğu. Ancak insan diliyle değil, insan dili dışındaki tüm dünya dilleriyle. Önce gizlice beşiğine giren kedisi Ririka, ardından balkona gelen güvercinler, kediler, kuşlar, kelebekler… Dorilenya hepsiyle konuşabiliyor, söylediklerini anlıyordu. Sadece insan dilini konuşmuyordu, çünkü kedisi Ririka ona, insan dilini konuşmaya başladığında diğer tüm dünya dillerini unutacağını söylemişti. Dorilenya da uzun süre direndi, insan dilinde konuşmadı. Hatta bu artık aile büyükleri için o kadar endişe verici bir hal aldı ki bir sorun olabileceğini düşünüp Dorilenya’yı doktora bile götürdüler. Ta ki dördüncü yaş gününe kadar.
Buraya kadar çok dilli öyküden biraz bahsettik ama öykü o kadar sürükleyici ki daha fazla ipucu vermeye gönlümüz razı olmadı. Ama yine de söylemeden geçmeyelim, özellikle arkadaşı Dorilenya’yı koruyacağım diye kuş kovalayamaz, fare yakalayamaz duruma düşen ve şapşal kedi yaftası yapıştırılan sevimli kedi Ririka başlı başına bir neşe kaynağı.
İnsan dilinde ağzından çıkan ilk kelimenin ardından Dorilenya’nın başına gelenler, okulda yaşadıkları, öğretmeninin desteği, yapmaktan keyif aldığını fark ettiği başka şeyler öyküyü bir yetişkin için bile bir solukta okunası yapıyor. Kitap 72 sayfa da olsa içinde birçok kısa öykü barındırıyor. Bu da çocuklara sıkılmadan, parça parça okuma imkânı veriyor. Çeviri çok başarılı, dil çok sade. Resim az ama çocukların olayları kafasında canlandırması için yeterli ki bu da kitabı keyifli kılan bir başka özellik. Bize kalırsa Dorilenya, okulöncesi ve ilkokul düzeyi çocuk kitapları arasında en iyiler sıralamasında ilk ona girmeye adayken kitabın 2006 yılında Yunanistan Devlet Çocuk Edebiyatı ödülünü aldığını da belirtmeden geçmeyelim. Herkese iyi okumalar!