Lap lap, lap lap…Tuhaf hışırtılarla birlikte duyduğum ilk sesler. Henüz hiçbir şey görmediğim halde, karanlıkta olduğumuzu hissediyorum. Daha önce olmadığımın, varlığımın az önce başladığını bildiğim gibi. Yanımda kimse yok ama tek başıma değilim. O seslerin, sıcaklığın ve tüm hissettiklerimin aslında birlikte olduğumuz varlığa ait olduğunu biliyorum. Ondan farklıyım ama sanki o ve ben bir bütünün parçasıyız. İki ayrı bedende tek bir varlık… Şu anda uyuyor. Birazdan uyanacağını hissediyorum çünkü çişi geldi. Komik de bir rüya görüyor, kıkırdadı.
Uyandığında ışığı, renkleri, her şeyi ilk defa onun gözleriyle görüyorum. Korkunç, zırlayan bir sesle sıçrayarak uyandığı için mutlu değil. Daha fazla uyumak istiyor ama kalkması gerek. Yanında bir adam yatıyor. Uyurken hep onu seyrediyor ve sevdiğini hissediyorum. Ben de adamı çok seviyorum.
Ne çok duygu yaşıyor bütün gün. Hepsini ben de hissediyorum, öğreniyorum. O mutluyken ben de mutluyum, üzgünken ben de üzgün. Korku, öfke, endişe, huzur, aşk, coşku bunları tanıyorum artık. Yediğinin, içtiğinin tadı bile hep bende.
Epeydir beraberiz onunla. Henüz zaman bilincim yok ama defalarca uyudu, uyandı ve defalarca karanlık oldu, aydınlık oldu. O, benim varlığımı ancak bugün öğrendi. Önce şaşırdı, galiba beklemiyormuş beni. Sonra oturdu, ağladı. Endişeli çünkü çocuk büyütmek çok zormuş. Çok üzgün. Beni istemiyor. Yanında yatan adamı aradı ve ağlaya ağlaya ona da anlattı. Adam onu teselli ediyor ve kendisine iyi gelen bir şeyler söylüyor.
O’nu üzdüğüm için ben de çok üzüldüm. Gitsem mi, diye düşündüm bedeninden. Acaba beni sevebilir mi? Adam’ı sevdiği ya da her gün yemek götürdüğü kedileri sevdiği gibi. O üzgün, ben üzgün birkaç uyku geçirdik. Sonra bir mucize oldu. Tam ben artık terk etmeyi düşünürken aynada kendine baktı, elini karnına götürdü ve okşamaya başladı. Gene ağlıyordu ama göz yaşları ilk kez mutsuz olduğu için değil, beni bir şekilde istemeye başladığı için akıyordu. Ve kalmaya karar verdim.
Pek çok kez daha uyuyup uyandıktan sonra, öncesinde birkaç kez daha gördüğüm, hiç sevmediğim sesler çıkartan ve beni sıkıştıran bir aletle görüntülendim. Sağlıklı olduğum söylendiğinde O çok sevindi ama kız olduğumu öğrendiğinde içindeki hayal kırıklığını hissettim. Gerçi kısa sürdü. Adam da erkek olmamı bekliyormuş ama benden sonra belki de bir oğlan çocuğu yapabileceklerinden bahsettiler. Hem kızlar evine ve babaya düşkün, anneye yardımcı oluyormuş. Yaşlanınca onlara ben bakarmışım. Yaşasın! Galiba beni sevebilecekler.
O’nun bedeninde gün geçtikçe daha da büyüyorum. Yakında buraya sığmayacağımı ve dışarı çıkmam gerekeceğini biliyorum. Beni heyecanla beklediklerini hissediyorum. O, mavi gözlü olmamı istiyor. Kayınvalidesi gibi kısa boylu olacağımdan korkuyor. Adam, bebekken çok uslu ve akıllıymış. Benim de öyle olacağımı biliyor. Hemşire olmamı istiyor, böylece onlara daha da iyi bakabilirmişim. Sonra “Eli, ayağı düz olsun da” diyorlar.
Beni nasıl sevebileceklerini artık biliyorum. Mavi gözlü, uzun boylu, uslu, akıllı, hemşire olursam, onlara bakarsam ve elim ayağım düzgün olursa beni çok sevecekler.
Betül Varol
Hepimiz en başta aynı hataları yapıyoruz hep değil mi… Diline sağlık güzelim, her zamanki gibi şaşırtıcı bir konu ve akıcı bir üslup…
Çok teşekkürler. Gelişkin ebeveynler tarafından yetiştirilmediysek ve biz de gelişim yolunda adımlar atmadıysak hatalar yapıyoruz. Ama her zaman daha iyisi olabilmek için şansımız var.