Japonlar, güne kavgayla başlayan karı kocaya akşam yemeğinde ne yediklerini sorarlarmış.
Bazı Amerikalı psikologlar şeker, et ve kahveyi azaltarak saldırganlığı yarı yarıya azaltabileceğimize inanıyorlar.
Süt, şişedeki hastalıktır, diyor Profesör Mikhail Tombak. “Yeryüzünde, insanlar dışında, hiçbir memeli hayvan büyüdükten sonra da süt tüketmeye devam etmez. Bu doğayla uyumlu olmazdı. Kedilere gelince, onlara da süt içmeyi biz öğrettik. Üstelik süt içmeyen kedilerin, içenlere kıyasla iki kat daha uzun yaşadığı kanıtlanmıştır.”
Şekeri herkes seviyor; en çok da kanser hücreleri!
Sağlımız için yan etkisi “ölüm” olan ilaçlar içiyoruz.
Çoktan bitmiş evliliğimizi çocukların “hatırına” sürdürüyoruz.
Sahi bizi tüketen bizim tükettiklerimiz olabilir mi?