Geleceği Hatırlamak kitabım, sezgisel bir dürtüyle yazıldı. Kitabın sonunda dünya nüfusunun yakın gelecekte beş yüz milyon olacağını yazdım. Çünkü zihnimde böyle bir rakam belirmişti. İçimde büyük bir rahatsızlık hissettim. Böyle bir rakamı yazamazdım. O akşam uyuyamadım. Ertesi gün yazdıklarımı sildim ve yerine bana o anda daha “rasyonel” gelen iki buçuk milyar yazdım. Ama sürekli olarak zihnimde beş yüz milyon rakamı belirmeye devam etti. İnsanların pozitif geleceği nasıl yaratabileceklerini anlattığım kitapta böylesine düşük bir rakamı yazamazdım. Kendimle mücadeleye girdim.
İçime sinmese de kitap baskıya o şekilde girdi: iki buçuk milyar nüfus. Tabii ben 2120 yılını anlatıyordum.
Ama rakam aklıma takılmıştı. Dünya nüfusunun geçmişte ne zaman beş yüz milyon olduğunu merak ettim ve araştırdım. 1650 yılında dünya nüfusu beş yüz milyonmuş. Yani bundan sadece 360 yıl önce. Ve bu araştırmalarım arasında tesadüfen Georgia Rehber Anıt bilgileriyle karşılaştım. Çok şaşırmış ve sarsılmıştım. Daha sonra araştırmaya devam ettim. Öğrendiklerim sürekli beni şaşırtmaya devam etti.
Şimdi aşağıda okuyacağınız bilgilerle siz de şaşırmaya hazır mısınız?
ABD’nin Georgia eyaletinde Elbert kasabasının en yüksek tepesinde Georgia Rehber Anıt ya da Amerikan Stonehenge olarak bilinen dört devasa granitten yapılmış dikilitaş yükseliyor.
Bu boyu altı metreyi aşan devasa taşların üzerinde oyulmuş yazılarda “Yeni Dünya Düzeni için 10 Emir” sekiz yaşayan ve dört ölü dil olmak üzere on iki farklı dilde yer alıyor. Klasik Yunanca, Mısır hiyeroglifi, Babil dili, Sanskrit dili gibi ölü dört dilin yanı sıra, Çince, İngilizce, Rusça, İbranice, Arapça, İspanyolca, Hintçe ve Swahili dilinde yazılan mesajlar büyük bir felaket sonrası dünyada geride kalan insanlara rehber olma amacını taşıyor.
Bu anıt dikilitaşlar dünyayı yöneten gizli ve son derece güçlü okült bir örgütle bağlantı içinde. Bu anıt, bugün de okült törenler ve mistik kutlamalar için kullanılıyor. Aynı bölge yüz yıllardan beri Kızılderililerin ruhani ayinlerini yaptıkları alan.
Dünya çapında bir felakette hatta atom bombası atıldığında bile ayakta kalacak şekilde tasarlanmış devasa taş anıt sadece gelecek için rehber mesajlar vermeyi amaçlamıyor. Taşların konumlanış şekilleri aynı zamanda pusula, astronomik takvim ve saat işlevini de görüyor. Örneğin belli bir delikten bakıldığında daima Kutup Yıldızını görüyorsunuz. Belli yerlere konumlandırılmış yarıklar sayesinde yılın spesifik Güneş ve Ay konumlarını tam isabetle takip edebiliyorsunuz.
Anıtın bulunduğu alanın altındaki toprağa da “Zaman Kapsülü” gömülmüş. Ne zaman açılacağı belirtilmiyor.
Bu garip anıt taşların oraya kimler tarafından diktirildiği meçhul. Bilindiği kadarıyla 1979 yılının Haziran ayında granit şirketinin sahibi Joe Fendley tarafından “iyi giyimli, aristokrat görünümlü, düzgün konuşmasından çok iyi eğitim almış olduğu belli olan bir adam” olarak tanımlanan beyaz saçlı bir adam, Elberton Granit Şirketini ziyaret ediyor. Kendisini R. C. Christian olarak tanıtıyor ve insanlığa rehber olacak bir anıt diktirmek istediğini söylüyor. Kendisinin insanlığa yol göstermek isteyen bir grup insanı temsil ettiğini söylüyor. Bu ismin gerçek olmadığını daha sonra kendisi söylüyor ve aradan bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ da kim olduğu ve kimleri temsil ettiği bilinmiyor. Joe Fendley, bu ilginç adama neden böyle bir anıt yaptırmaya ihtiyaç duyulduğunu soruyor. R. C. Christian’ın verdiği cevap ilginç:
SAYFA-BOLUMU
“Bu anıt kendisini yok etmek üzere olan insanlık ailesinden geride kalanlara daha iyi bir medeniyet inşa etmeleri için rehberlik yapacak.”
Bu Mesajlar Sağduyu Çağının Rehberi Olsun başlığıyla dört devasa taşa kazınmış mesajlar dört temel alanla ilgili.
1 Dünya devletinin kurulması ve yönetilmesi
2 Nüfus ve doğum kontrolü
3 Çevre ve insanın doğayla ilişkisi
4 Spiritüellik
GEORGİA REHBER ANITININ ÜZERİNDEKİ MESAJLAR
- İnsan nüfusunu doğayla sürdürülebilir denge için beş yüz milyon kişinin altında tutun.
- Üremeyi bilinçli bir şekilde yapın. Beden sağlığına ve çeşitliliğe önem verin.
- İnsanlığı yaşayan yeni bir dille birleştirin.
- Tutku-inanç-gelenek ve tüm her şeyi sağduyu ile yönetin.
- İnsanları ve ülkeleri adil yasalarla ve mahkemelerle koruyun.
- Tüm ülkelerin içişlerinin yönetimi kendilerinde olsun. Uluslararası çatışmalarda ortaya çıkan anlaşmazlıklar dünya mahkemesinin kararlarına tabi olsun.
- Önemsiz yasalardan ve yararsız resmi unvan kalabalığından kurtulun.
- Bireysel hakları sosyal sorumlulukla dengeleyin.
- Gerçeği-güzelliği-sevgiyi-sınırsız bilinçle uyum arayışını ödüllendirin.
- Dünyanın kanseri olmayın. Doğa için alan bırakın.
Bu on maddeden ilki olan dünya nüfusunun beş yüz milyonun altına indirilmesi hedefi, çok yakın gelecekte dünyada her on üç kişiden on ikisinin yok olması anlamına geliyor.
Diğer maddeler, çevre bilincini teşvik etmeyi, dünya devleti kurmayı ve dinlerin yerini spritüelliğin almasını amaçlıyor. Yeni Dünya Düzeninin, yeni ekonomik sistem ve yeni dünya spiritüelliği üzerine inşa edileceğini savunuyor. Birçok konuda kitabımla paralellik arz ediyor.
Peki, bu kadar çok sayıda insan nüfusu nasıl azaltılacak?
İnsanlığın bugünkü durumuna sağduyuyla baktığımızda çok ince buz üzerinde yürüdüğümüzü görmemek için kör olmak gerekiyor. Doğal kaynakları büyük bir aç gözlülükle tüketiyoruz. Böyle tüketmeye devam ederek, bu hızda nüfus artışına devam edersek, önümüzdeki birkaç yıl içinde tüm doğal kaynaklar tüketildiğinde büyük çoğunluk beslenme yetersizliğinden ve hastalıklardan ölecek. Geride ağır yaralı bir gezegen bırakacak.
Ya da hızla “uyanıp” büyük bir paradigma değişiminden geçerek hızla dünya çapında bir nüfus planlamasına gideceğiz ve Geleceği Hatırlamak kitabımda tasvir ettiğim pozitif bir dünyayı yaratacağız. Benim vizyonum bu.
Her durumda şu anda derin bir problemle karşı karşıyayız.
Oysa şu anda olan bitenler göründüğü kadar masum değil. Yani nüfus azalması eğer insanlık hızla uyanıp bilinç yükselmesi yaşamazsa, yukarıda bahsettiğim doğal yollarla olmayacak. Öncelikle nüfus azaltılması planını yapan dünya yönetiminde son derece etkili, elit ve son derece zengin olan “belli bir grup insan” bu amacı sağlığı korumaya yönelik aşı kampanyaları gibi, sağlık ocaklarında sunulan doğum kontrolü yöntemleri gibi, salgın çıktığında bu hastaları karantinaya alarak tedavi etmeye çalışmak (!) gibi toplum tarafından son derece kabul edilebilir yollarla gerçekleştirecek.
Örneğin; Brezilya’da ücretsiz doğum kontrolü kliniklerinden “yardım alan” zenci nüfusun yüzde doksanı kendi bilgisi ve rızası olmadan kısırlaştırılmış durumda. 14 ila 55 yaşlarında beyaz kadınların ise yüzde kırk dördü kısır.
Dünya Sağlık Örgütü önerisiyle dünya çapında yapılan özellikle çocuklara, gençlere ve doğurma yaşındaki kadınlara aşı kampanyaları, aslında insanları kısırlaştırma ve belirtileri daha sonra çıkacak laboratuar ürünü virüs bulaştırarak salgın hastalıkları başlatma amacını taşıyor.
Örneğin; laboratuar ürünü AİDS virüsü, siyah, Latin, Kızılderili ırkını ve eşcinselleri ortadan kaldırmak için dizayn edildi. Dünya Sağlık Organizasyonu Afrika’da 1976- 1980 yılları arasında kampanya başlatarak Afrika halkına zorunlu çiçek aşısı uyguladı. İşte HİV virüsü bu aşıların içinde gizliydi. (Emerging Viruses: AIDS & Ebola – Dr. Lee Horowitz – Healthy World Distributin; Limited edition -1996)
Kısırlığın nasıl hızla arttığını görmemek imkânsız. GDO’lu gıdalar erkeklerde sperm sayısını azaltıyor, kadınlarda hormonal problemlere yol açıyor. Kadınlar doğuramaz hale geliyor.
Bu aşılar öncelikle gelişmekte olan ülkelerin halkına elbette bedava sunulacak ya da çok küçük bir maliyetle. Korku faktörü kullanılacak. Medya aracılığı ile “salgın” propagandası yapılacak. Elbette o ülkelerin Sağlık Bakanlıklarının desteğiyle.
Domuz gribinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemik (uluslararası salgın) ilan edilmesi, medyanın kopardığı patırtı, aşı baskısı hâlâ hafızalarda çok taze. Neyse ki zorunlu aşı sınıfına girmeden foyası ortaya çıktı. Ama yeni çıkacak salgın hastalıklar nedeniyle devlet eliyle zorunlu aşılar çok yakında.
Kendilerini ve vakıflarını “iyi insan” diye tanımlayan bu elit grup, Bill Gates Vakfı başta olmak üzere, gelişmekte olan yani geri kalmış ülke vatandaşlarını aşılatmaya niye böylesine hevesli dersiniz? Amaçları yardım mı?
Onların amacı iyi (!) Gelecekteki beş yüz milyonluk nüfus içinde yer alan insanlar onların yaptıklarını şükranla anacak.
Dünya nüfusunun azaltılması için ilk hedef gelişmekte olan ülkelerin fakir, “hiçbir işe yaramayan” halkı. Gelişkin ülkelerde ise o ülkenin alt ekonomik sınıfa mensup devletlere yük olan fakir halkı.
Bebek ve HPVrahim ağzı aşılarıyla ilgili hem Facebook sayfamda hem Kuraldışı Derginin (KD) BÜTÜNE KATKI sayfasında yazdım. Okudunuz mu? İlgilendiniz mi? Yoksa bu konuların benimle ilgisi yok deyip geçtiniz mi? Bizimle ilgisi yokmuş gibi görünen konuların, bütünsel bakıldığında insanlık ailesinin her üyesini nasıl da ilgilendirdiğini fark edin.
Bu konuya devam edeceğim. Sadece bir giriş yaptım.
İlgilenenler Georgia Guidestones bilgilerini ve aşılarla dünya nüfusunu kontrol etme planını araştırabilir. Ben tonlarca kaynağa ve kitaba ulaştım.
Sizi araştırmaya ve sorgulamaya teşvik etmek için aşağıda kaynaklarla bir giriş yapın. Başka kaynaklara ulaşın. Sorgulayın.
ÇOK HIZLI UYANIŞA İHTİYACIMIZ VAR.
https://en.wikipedia.org/wiki/Georgia_Guidestones
https://www.educate-yourself.org/vcd/
https://vigilantcitizen.com/?p=5496
Sevgiyle hoşça olun.
Nil Gün