Basıldığında zıvanadan çıktığınız bütün düğmelerinizin yerini bilen o sevgiliyi nereden buldunuz?
Columbia Üniversitesi’nde klinik araştırmacı olan psikolog Jeffrey E. Young, ilişkileri krize girmiş bir çifte danışmanlık yapıyordu. Kadın, adı Bayan A olsun, erkek arkadaşını, o da Bay B olsun, acımasızca eleştiriyordu. Bayan A, Bay B’nin dişlerinin çirkin olduğunu, beyazlatması gerektiğini söylüyor; sırtının fazla kıllı olduğundan ve düzenli olarak ağda yaptırmadığından şikâyet ediyordu. Buluşacakları zaman Bay B’nin birkaç dakika gecikmesi onu çılgına çeviriyordu. Bayan A bunları sayıp dökerken Jeffrey Young, Bay B’nin Bayan A’ya katıldığını fark etti: Bay B, kendisinin kusurlu olduğuna inanıyor ve Bayan A’nın kendisine kızmakta yerden göğe kadar haklı olduğunu düşünüyordu. Young bir şey daha fark etti: Bayan A, yerden yere vurduğu Bay B’yi seviyordu ve onu kaybetmekten ödü kopuyordu.
Kariyerine 80’li yıllarda başlamış bir psikoterapist olan Young, bu vakaya ışık tutmak için Freudçu açıklamalara yüz vermeyip yeni yeni popüler olmaya başlayan bilişsel psikolojiden medet umdu. Bu yeni dinamik yöntemi kullanmaktan heyecan duyuyordu. Ama kısa sürede bu yaklaşımın tek başına yeterli olmadığını gördü. “Sağlıklı olan ve sorunları da daha taze kişiler üzerinde iyi sonuçlar veriyor. Ama danışanların büyük çoğunluğunun daha derinlerde yatan sorunları var ve bunlara hitap eden bir yöntem değil” diyordu.
Young, hastalarının ayırt edici ve tekrarlayan psikolojik profillerini çıkarmaya koyuldu; yetişkinliklerindeki düşüncelerini, davranışlarını, ilişkilerini, kariyerlerini ve seçimlerini biçimlendiren çocukluk dönemi kalıplarına baktı. Ve bu alışkanlıklara eski Yunanda “biçim” anlamına gelen skema, yani şema adını verdi. Kolay anlaşılması için bunlardan “hayat tuzakları” diye de bahsetti.
Şema terapisi, her ne kadar bireysel bir tedavi stratejisinden doğduysa da kısa sürede çift terapisi tekniği haline geldi. “Bize gelen insanların yarıdan fazlasının sorunu ilişkileriyle ilgiliydi. Eşlerini de terapi sürecine dahil ettiğimizde aralarında karşılıklı bir oyun sürdüğünü ve sorunların da bundan kaynaklandığını görüyorduk. Eşlerden birinin şeması diğerinin şemasını tetikleyebiliyor ve gerginlik de böylece artıyordu.” Bazılarının şemaları bir felaket yaratacak şekilde birbiriyle tam uyum içinde oluyordu. Young’a bakılırsa sırılsıklam âşık olmak genellikle kötü şema kimyasının işaretiydi.
Young, Bay B’nin kusurluluk şemasından muzdarip olduğundan şüphelendi. Bu, onun çocukken ailesi tarafından aşağılandığı, eleştirildiği, yerildiği anlamına geliyordu. Sonraki seanslarda, çocukken ağabeyinin annesinin gözbebeği olduğu, babasının da ona sürekli beceriksiz ve yetersiz olduğunu söylediği ortaya çıktı.
Öte yandan Bayan A, yüksek standartlar şemasından muzdaripti. Çocukken ailesi ona, herhangi bir konuda üstün bir başarı göstermediği sürece tümüyle başarısız olduğu hissini aşılamıştı. Bunlar Young’ın bu çiftte tespit ettiği on sekiz şemanın sadece ikisiydi.
devam edecek…