Türkiye’de Kadın Hareketi Tarihinin Dünü Bugünü (4)

Çağdaş Feminizm tarihi, dalgalar olarak da adlandırılan belirli dönemlere ayrılır. Her bir dalga önceki ilerlemelere dayanan yeni hedefler üzerinden gelişir. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarındaki birinci dalga Feminizm hareketleri, kadınların oy hakkı alabilmeleri gibi hukuki eşitsizlikler üzerine yoğunlaşır. Süfrajet hareketi şeklinde de anılan bu ilk örgütlü mücadeleler, meyvelerini ancak yarım asır sonra vermeye başlar. 1898’de kadınların parlamento seçimlerinde oy kullanma hakkı ilk kez Yeni Zelanda’da elde edilir. Ancak kadınlar, bu tarihte seçimlere girme hakkını kazanmış olsalar da 1919 yılına kadar parlamentoya girememişlerdir.

Bunun yanında, kadınlar dünyanın çeşitli bölgelerinde özellikle yerel statüde oy kullanma hakkını 1898’den daha önce, kısmen de olsa elde edebilmişlerdir. Tarihsel olarak ilk oy kullanma hakkını kazanan kadınlar 1689 yılında Hollanda’nın Frizya bölgesindedir. Bölgede, toprak sahibi olan kadınlar taşradaki seçimlerde oy kullanabilmişlerdir. Diğer yandan, dünyadaki pek çok ülkede kadınların oy haklarını, 1900-1930 yılları arasında aldığı söylenebilir. Bu yıllardan önce, genellikle kısmen elde edilen hakların çoğu kez geri alındığına tanık olmak mümkündür. Örneğin, İsveç’te vergi mükellefi kadınların yerel şehir seçimlerinde oy kullanmalarına 1718’de izin verilmişken 1758’de bu hak iptal edilir. İsveçli kadınlar, yasal olarak tekrar haklarını geri alabilmek için 1919 yılına kadar çaba göstermek zorunda kalmışlardır.

Türk kadınları ise oy haklarını kazanmak için mücadele etmeye Batılı çağdaşlarına yakın olarak 1900’lü yıllarda, Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde başlamışlardır. Bu mücadelenin en önemli aktörlerinden biri de şüphesiz Nezihe Muhiddin (Tepedelengil)’dir. Nezihe Muhiddin, 1889’da Zehra Hanım ile savcı ve ceza hâkimi Muhiddin Bey’in kızları olarak Kandilli’de dünyaya gelir. Çocukluk yılları II. Abdülhamid’in hüküm sürdüğü döneme rastlar. Yeniliklere açık, aktif ve atılımcı tavırları olan Muhiddin’in kadın hakları ve eşitlik üzerine görüşlerini dayısının kızı ve “Hanımlara Mahsus Gazete”nin önemli yazarlarından Nakiye Hanım ziyadesiyle etkiler. 1909’da Kız İdadi Mektebi’nde öğretmen olarak çalışma hayatına atılır. Daha sonra, yazdığı yazılar, yaptığı konuşmalarla özellikle kadınların siyasi ve diğer hukuki haklarına dair düşüncelerini türlü mecralarda dillendirir. Nezihe Muhiddin’in aşağıdaki sözleri bu konudaki kararlı duruşunu gözler önüne serer niteliktedir:

“Biz, kadınların siyasi haklarını elde etmeye dayalı ideallerimizden, davamızdan vazgeçmeyeceğiz, davamızın zaferi için ölünceye kadar savaşacağız!”

Türkiye’de kadınların siyasi haklarını dünyadaki birçok ülkeden önce kazanmalarında, Cumhuriyet’in kurucu önderi Atatürk’ün ufkunun genişliği ve desteğinin önemi tartışılmazdır. Öte yandan, kadınlar da her türlü sosyal ve siyasi hakkı için mücadele etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Hatta Cumhuriyet’ten bile önce kurulan ilk siyasi parti Kadınlar Halk Fırkası’dır.

15 Haziran 1923’te, Cumhuriyet’in ilanından yaklaşık yaklaşık beş ay önce, Türkiye’nin ilk siyasi partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nın kurulması için Nezihe Muhiddin önderliğinde bir grup kadın başvuru yapmış; fakat 1909 tarihli seçim kanununa göre kadınların siyasi temsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle başvuruları reddedilmiştir. Bunun üzerine, partinin kurucu üyeleri “Türk Kadınlar Birliği” ismiyle yeniden toplanmışlardır. Nezihe Muhiddin, Türk Kadınlar Birliği’nin amacını şu sözlerle dile getirir:

“Biz Türk Kadınları toplumsal ve siyasal yaşamda hak ettiğimiz yeri almalıyız. Önce Türk Kadınlarını bilinçlendirmeli ve eğitmeliyiz. Onlara daha fazla şey istemelerini ve bunlara nasıl ulaşacaklarını anlatmalıyız. Amacımız Türkiye’de kadın ve erkeğin toplumsal, ekonomik ve siyasal eşitliğidir.”

Türk Kadınlar Birliği, çok kısa sürede üyelerinden 20’si erkek olmak üzere, 400 kişilik büyük bir cemiyete dönüşür. 1927 yılında Diyarbakır’da şube açtıklarında ise üye sayıları 1000’e yaklaşmaktadır. Gittikçe artan üye sayısı nedeniyle dikkatleri üzerine çeken topluluk ve özellikle Nezihe Muhiddin hem dışardan hem de içeriden yükselen muhalif seslerin hedefi hâline gelir; ardından Nezihe Muhiddin Birlik’ten uzaklaştırılır. Bundan sonra, Muhiddin öğretmenliğe geri döner ve öykü, roman, piyes gibi çeşitli edebi eserlerin yanında, siyasi hak mücadelelerine dair yazılar yazar. Ancak kendisi, yazarlığından ziyade mücadeleci siyasi karakteriyle tarihteki yerini alır.

1924 Anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması gündeme gelmesine rağmen TBMM genel kurulunda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastığı için reddedilir. Bununla birlikte, Atatürk kadın hareketi taleplerinin çoğunu karşılamak için istekli olduğundan taleplerin hemen tamamının üç büyük reform adımında gerçekleşmesini sağlar.

Türk Kadınlar Birliği’nin ilk önemli başarısının çok eşli evlilikler ve boşanma konularıyla ilgili Aile Hukuku alanında gerçekleştiği söylenebilir. Önce, Birlik tarafından medeni kanunun kadınlar için önemi üzerine konferanslar düzenlenmiş, toplumun bilinçlenmesi için çeşitli toplantılar yapılmış ve nihayet, bu çalışmaların da etkisiyle 1926 yılında İsviçre Medeni Kanunu’nu örnek alınarak hazırlanan “Türk Medeni Kanunu” TBMM’de kabul edilmiştir. 1930’da ise kadınlar belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazanmıştır.

Bu gelişmeleri takiben 11 Nisan 1930’da Türk Kadınlar Birliği’nin ilk büyük mitingi Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenmiştir. Ancak Kadınlar Birliği’nin siyasi hak talepleri ve çalışmaları nedeniyle 1927 yılında hak temelli mücadeleyi savunan başka üyelerle birlikte Kadınlar Birliği’nden tasfiye edilen Nezihe Muhiddin’in mitingde konuşma yapmasına izin verilmemiştir.

1934’te gerekli yasal değişikliklerle, Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısıyla birlikte, kadınlar milletvekili seçme ve seçilme haklarını elde edebilmişlerdir. Yasa önerisi, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla kabul edilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verilmiştir.

Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği, İstanbul Beyazıt Meydanı’nda düzenledikleri büyük kutlama mitingine Türk Kadınlarını aşağıdaki sözlerle davet etmiştir:

“Türk Kadını, Büyük Atatürk yüce önder Türk kadınının hakkını verdi. Saylav (milletvekili) seçmek ve seçilmek Büyük Ulus Kurultayınca kabul edildi. Türk kadını unutma ki Türk içtimaî (toplumsal) hayatının temelisin. Buna İstiklâl Savaşı’nın kara günlerinde sırtında cephane taşıyarak kara sabanla toprak kazıyarak eriştin. Hız alan inkılâpta aldığın yerle kendi mevkiini kendin kurdun. Layık olduğun siyasî hak sana verilmiştir. Bu mesut günü bugün hep beraber kutlayacağız. Saat 10’da Beyazıt Cumhuriyet Meydanına gel!”

Bu, dünyada ses getiren büyük mitingden sonra 1935’te “Türk Kadınları haklarına kavuşmuştur, bir kadın birliğine gerek yoktur.” denilerek kapatılır ve üyeleri tasfiye edilir. Buradan doğan boşluk, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kadın kolları oluşturularak giderilmeye çalışılır. Ancak Birlik, 1949’da yeniden kurulur; 1960, 1970 ve 1980’lerdeki askerî müdahalelerin tamamında tekrar tekrar kapatılmasına rağmen, Türk Kadınlar Birliği Cumhuriyet tarihimizin en uzun ömürlü derneği olarak bugün bile faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir.

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/turk-kadinlarinin-siyasi-haklari-ve-nezihe-muhiddin/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/turk-kadinlarinin-siyasi-haklari-ve-nezihe-muhiddin/" data-text="Türk Kadınlarının Siyasi Hakları ve Nezihe Muhiddin" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/turk-kadinlarinin-siyasi-haklari-ve-nezihe-muhiddin/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p>1985 yılında başladığım hayat yolculuğumda babamın öğretmen olması sebebiyle Anadolu’nun farklı şehir ve kasabalarında büyüdüm. Yüksek öğrenimimi önce Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı, ardından Macaristan Szeged Üniversitesi Altayistik bölümlerinde tamamladım. Bundan sonra, akademik hayata atılmaya karar vererek lisansüstü eğitimim için İstanbul’a taşındım. Yıldız Teknik Üniversitesi ile Berlin Özgür Üniversitesinde eğitimimi sürdürdüm. Daha sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi ve ardından da İstanbul Medeniyet Üniversitesinde akademisyen olarak görev yaptım. Akademik eğitimim yanında, 2013’te Kuraldışı Akademinin kılavuz kitapları ile başladığım bireysel gelişim serüvenim 2022’den itibaren ikinci akademim olan Kuraldışı çatısı altında devam ediyor.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This