Evli bir çift arabada gitmektedir. Kadın, kocasına dönüp, “Bir yerde durup kahve içelim mi, ne dersin?” diye sorar.
“Hayır, teşekkürler” diye cevap verir adam eveleyip gevelemeden. Durmayıp yola devam ederler.
Sonuç mu? Aslında durup kahve içmek isteyen kadının suratı asılır, canı sıkılır çünkü kendi tercihlerinin önemsenmediği, kale alınmadığı duygusuna kapılmıştır. Karısının kızgın olduğunu gören adam hayal kırıklığına uğrar. Ne diye dosdoğru ne istediğini söylememiştir ki?
Maalesef adamın anlayamadığı, karısının bir anda öylesine aklına geliveren bir soru sormadığıdır; bu, karşılıklı bir müzakere görüşmesinin açılış cümlesidir. Kadın da, adamın hayır demekle sadece tercihini belirttiğini, niyetinin kendi borusunu öttürmek olmadığını fark edememiştir.
İki kişi aynı aktarımı bu denli çelişen yollarla yorumluyorsa birbirlerini, içlerinde öfke uyandıran, bencillik ve inatçılık pencerelerinden görmeleri de kaçınılmaz oluyor.
Deborah Tannen, kadın ve erkeğin iletişim biçimlerindeki farklılıklar üzerine çeşitli araştırmalar yapmış bir dilbilimci. Bütün kadınları ve bütün erkekleri aynı kategoriye sokamayız elbette diyor ama görünen o ki, ilişkilerimizi zedeleyen yanlış anlamaların ve iletişim hatalarının en azından bir kısmı kadın ve erkeğin farklı iletişim kurallarına göre davranmalarıyla açıklanabiliyor.
Şu, durup bir kahve içelim mi sahnesi (ve ardından olanlar) o kadar çok çift arasında yaşanıyor ki bunun toplumsal cinsiyet rollerine dair bir davranış kalıbı olduğunu görmek pek de zor değil.
Aynı derecede geçerli ancak birbirinden farklı bu iletişim biçimlerini öğrenmek gerçek iletişimin önemli bir aşaması; ne de olsa suçlamayı bırakmadan anlamaya başlanmaz.
İşte en sık görülen birkaç çatışma alanı:
Konum Desteği Döver
Erkekler sohbetin genellikle bir rekabet hali olduğu bir dünyada büyüyorlar. Kadınlar içinse sohbet daha çok onaylama ve destek alışverişi anlamına geliyor.
İşleri gereği bir süre farklı şehirlerde oturmak zorunda kalan karı koca “Çok zor olmalı” “Nasıl dayanıyorsunuz?” gibi yorumlara maruz kalıyorlardı. Kadın genellikle bu yorumları sempatiyle karşılıyor, hatta kimi zaman “En kötü tarafı sürekli bavul toplamak” gibi yorumlarla pekiştiriyordu. Erkekse bu yorumlardan sıkıntı duyuyordu. Durumun getirdiği avantajları anlatarak cevap veriyordu. Söylediği her şey doğruydu ama neden karısından bu kadar farklı bir tepki veriyordu? Çünkü kadın yapılan yorumları bir duygudaşlık ifadesi olarak alırken erkek bunları “Sizinki gerçek bir evlilik değil. Ben senden üstünüm çünkü benim karım yanımda” şeklinde algılıyordu. Çoğu erkek gibi o da dünyaya konum sahibi olunacak bir yer olarak bakıyordu. Kadınsa, pek çok hemcinsi gibi dünyaya destek ve uzlaşma aranan bir ağ bağlantısı gibi bakıyordu.
Bağımsızlık Mahremiyeti Döver
Kadınlar sıklıkla yakınlaşma ve destek açısından düşündükleri için mahremiyeti koruma mücadelesi verirler. Erkekler statüye endeksli olduklarından bağımsızlığa daha fazla odaklanma eğilimi gösteriyorlar.
Kocanız ne zamandır görmediği eski okul arkadaşıyla karşılaşmıştır. Bir iki günlüğüne şehre geldiğini öğrenince onu akşam yemeğine davet etmiştir. İşten gelmeden önce sizi arayıp yemeğe misafiriniz olduğunu söyler. Sizin de siniriniz tepenize çıkar. Önce sizinle konuşmadan nasıl böyle bir şey yapabilir? Siz ona bunu asla yapmazsınız. İnsan karısına bir danışmaz mı? Kocanız da size sorar: “Karımdan izin almam lazım mı diyecektim arkadaşıma?”
Çoğu erkeğe göre karısına danışmak kendi kararlarını vermekte özgür olmadığı anlamına gelir. Kendilerini çocuk gibi ya da yetersiz hissederler. Oysa çoğu kadın, “Kocama bir danışayım” sözünü zevkle söyler. Hayatlarının kocalarıyla sarmalanmış olduğunu göstermek hoşlarına gider, iyi hissettirir.
Tavsiye Anlayışı Döver
Göğsündeki iyi huylu tümör ameliyatla alınmıştı. Kocasına, göğüs çevresinin görünümünü değiştiren dikiş izlerinin kendisini çok üzdüğünü söyledi. Kocası da ona cevap verdi: “Estetik ameliyat olursun sen de.”
Bu cevap çok canını sıkmıştı. “Kusura bakma, sana göğüslerimi beğendiremedim” diye protesto etti kocasını. “Bir ameliyat daha olacak değilim!”
Bu kez şaşırıp incinme sırası kocasındaydı. “Yara izine aldırış ettiğim yok ki” dedi. “Beni hiç rahatsız etmiyor.”
“O zaman ne diye estetik ameliyat olmamı söyledin?” diye sordu kadın.
“Çünkü görüntüsünün seni üzdüğünü söyledin.”
Kadın alçaklık etmiş gibi hissetti kendisini. Ameliyat olacağı zaman kocası ona ne kadar da destek olmuştu. O zaman ne diye şimdi adama böyle saldırmıştı?
Sorunun kaynağı tamamen yaklaşım farkıydı. Çoğu erkeğe göre bir şikâyet çözümü bulunması gereken bir mücadele alanıdır. Adam, yara iziyle ilgili yapabileceği bir şey olduğunu söyleyerek karısına güven verdiğini düşünüyordu. Ama kadınlar çoğu kez çözümden ziyade duygusal destek ararlar.
Bilgi Duyguyu Döver
Karikatürde gazetesini açan adam karısına şöyle sorar: “Gazeteyi okumaya başlamadan önce bana söyleyeceğin bir şey var mı?” Kadının söyleyeceği bir şey yoktur ama adam gazeteyi okuma başlayınca eninde sonunda kadın bir şey düşünecektir.
Herkesin bir şekilde yaşamış olduğu bir sahneyi konu aldığı için karikatür komik olabilir. Komik olmayan, evde kendisiyle konuşmayan bir adam yüzünden acı çeken pek çok kadın olması ve eşini ne zaman hayal kırıklığına uğrattığını bilmediği için kendisini kıstırılmış hisseden pek çok erkek olması.
Bütün bunların biyolojik farklarla yakından uzaktan ilgisi yok. Burada sözü edilen karşıtlıklardan erkeklere atfedilenlerin öznesi pekâlâ bir kadın olabilir ya da tam tersine bir erkek, kadınlara atfedilen şekilde düşünüyor, hissediyor, davranıyor olabilir. Bunlar gerçekte toplumsal cinsiyet rolleriyle ve elbette farkındalık ve bilinç düzeyleriyle ilgili iletişim çatışmaları. Bu tür yanlış anlamaların önüne geçmenin kolay bir yolu da biraz gözlemci olmak.