İlaç sektörü, gıda ve silah gibi dünya ekonomisinde önemli yeri olan sektörler arasındadır. Yaklaşık 1 trilyon dolarlık bütçesi olan ilaç sektörü kendi iç dinamikleri ile dünya ülkelerinin bütçelerinde önemli bir paya sahiptir. 2012 yılı verilerine göre ilaç satışı açısından Türkiye Avrupa’nın 6., dünyanın ise 16. en büyük pazarı haline gelmiştir. İlaç satışları 2014 yılı verilerine göre 8,4 milyar dolar olarak kaydedilen Türkiye, Avrupa’daki en genç nüfusa ve en geniş iş gücüne sahip ülkedir; sahip olduğu bu iki özellik ilaç sektörüne de yansımaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, insan haklarından biri olan sağlık ve sağlığa erişmekte eşitlik ilkesinden hareketle, ilaca erişebilirliğin uzun vadeli ilaç politikalarının ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi gerektiği sonucuna varmıştır; ancak ne yazık ki ilaç kullanımındaki israf ciddi boyutlardadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, ilaçların % 50′sinden fazlası uygun olmayan şekilde reçetelenmekte, temin edilmekte veya satılmaktadır. Hastaların yarısı da ilaçlarını doğru şekilde kullanamamaktadır. Küresel düzeyde 500 milyar dolarlık israf birçok ülkenin genel bütçesinden fazladır; bu alanda gerçekleştirilecek tasarruf, bireysel ve toplumsal sağlık alanına olduğu kadar küresel ekonomi alanına da önemli katkılar sağlayacaktır.
İlaç sektörü ile ilgili tasarruf tabii ki topyekûn çabalar ile gerçekleştirilebilen karmaşık bir konudur. Öncelikle doktorların gereksiz ilaç yazmamak konusunda toplumu bilinçlendirici rolü önemli bir kıstastır; ayrıca ülke politikalarının tasarruf adı altında şirketlere baskı yaparak fiyatları düşürme çabası da belirli düzeyi aştığında haksız rekabetlere yol açmakta, özellikle hasta ve doktorlara ciddi baskı oluşturmaktadır. Öncelikle devlet politikalarının sağlık konusunda önleyici ve tasarrufa yönelik stratejiler geliştirmesi buna göre yapılanmalar ile doğru şekilde ilaç kullanımını destekleyecek programları yürürlüğe koyması gerekmektedir.
Doktorların daha dikkatli bir şekilde ilaç yazarak hastaları doğru şekilde yönlendirmeleri özellikle “ben bir ilaç yazdırıp geleyim” kültürünün değişmesi açısından çok önemlidir.
İnsanlarımız ilaç kullanımı konusunda bilinçlendirilmeli, her istediklerinde ilaç alamayacakları, sadece hastalıklarına özel ve belirli sayıda ilaç alabilecekleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Aşırı ilaç kullanımı kişilerde zamanla doktora gitmeden kendi kendine ilaç alma inisiyatifi kullanıp daha ciddi sağlık sorunları yaşanmasına sebep olmaktadır.
Bireysel olarak her başımız ağrıdığında veya kendimizi kötü hissettiğimizde eczaneye koşup güncel olmayan bilgimizle veya kulaktan dolma bilgiler ile ilaç tüketmemeliyiz. İlacı doktorun verdiği doz ve saat aralığında almalıyız; uygun saklama koşullarında ilaçlarımızı saklamalıyız; bilinçsiz ek tedavi yöntemleri konusunda dikkatli olmalıyız; ilacımızı hekim veya eczacının bize tarif ettiği şekilde kullanmalıyız. Unutmayalım ki her ilaç çiğnenmez, her ilaç kırılıp bölünmez. Ayrıca elimizde kalan ilaçları tekrar eczaneye teslim ederek tasarrufa önemli bir katkıda bulunabiliriz.
Sonuç olarak ilaç sağlıkta akılcı bir yaklaşımla kullanılması gereken bir müdahale aracıdır. Toplum ve birey olarak sağlığımız ve ülke ekonomimiz için sağlık dolaplarımızı daha dikkatli bir şekilde düzenleme zamanıdır.
Dr. Volkan Demir