Bir kadın hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren zihninde kurulu bir saat çalışmaya başlar. Gebeliğin verdiği heyecan yerini beklemeye bırakır. Hep bebeğin doğacağı ve ona sarılacağı anı hayal eder. Doğum artık hedeftir, saat çalışmaya başlamıştır.
Doğuma kadar geçen sürenin, bebeğinin büyüyerek dışarıda yaşayacak gelişimi göstermesi için gerekli olduğunu bildiği halde, zihnindeki saat hep çalışır ve bir an önce bebeğinin doğmasını ister. Ama bu arada unuttuğu bir şey vardır. İçindeki annenin de kendini doğumuna hazırlaması gerekir. Bebek doğumda, dünyaya mucizevi bir adım atarken, kadın da artık bir anne olacaktır.
Bunun farkında olmayan kadınlar doğuma kadar geçen bu hazırlanma sürecinde hep bebeklerine odaklanırlar. Onun için yaşamlarına dikkat ederler, onun için para harcarlar, onun için doğum hazırlığı yaparlar. Onun doğumunda her şeyin en iyisi mümkün olduğunca hazır olmalıdır.
Ancak bu arada kendilerini unuturlar ve içlerinde filizlenen anneye de
yatırım yapmazlar. Bebek için yapılan hazırlıklara harcanan emeğin bir bölümü, belki de daha fazlası içlerindeki anneye harcanmalıdır.
Bazı Afrika kabilelerinde daha bebek dünyaya gelmeden annelik için hazırlık yapılır. Orada bebeklerin annelerini seçtiklerine inanılır ve bebek isteyen kadın daha doğmamış bebeğine “Beni annen olarak kabul ediyor musun?” diye sorar.
Bu dönemde kadın kendini de sorgular ve ” İyi bir anne olmak için uygun muyum? Geçmişimden gelen ve bebeğime aktaracağım negatif duygularım var mı?” sorularının yanıtını aramak için kendi içine döner. Çünkü inanışına göre iyi bebekler, huzurlu anneleri seçerler.
Bu yüzden içindeki geçmişten gelen negatif duyguları temizlemeden hamile kalmaz.
Aslında izin verirseniz doğanız ve içgüdüleriniz size bu konuda da yardımcı olur. Hamile bir kadın, dikkat ederseniz gebelik ilerledikçe yavaşlar, duygusallaşır, daha çok içine döner.
Bu durum hem bebeğin iletişimi hem de salgılanan doğal hormonlar sayesinde olur. Bu kadının kendi içine dönmesi, kendini sorgulaması için bir fırsattır. Buna izin veren bir kadın içindeki filizlenen anneyi büyütmeye başlamıştır.
Psikologlar içimizdeki negatif duyguları doğum anına taşıdığımızı ve
doğumdan sonra da bebeğimize istemeden de olsa aktardığımızı savunmaktadır.
Çocuk gelişiminde sorunlu bebek anneleri ile çalışılıp anne düzelirse, buna paralel olarak bebeklerin de düzeldiklerini görüyoruz.
Çünkü bebekler bizim modelimizdir ve tüm kalıpları bizlerden alırlar. Anne bilinçaltı negatif duygularını farkına vararak bunlardan özgürleşebildiği takdirde, bu nefatif duygularının bebeğine de aktarımı da son bulur.
Bu kural doğum için de geçerlidir. Doğum, şehir insanı için tüm doğallığını yitirerek, toplumsal negatif hipnoz ve medyanın yanlış haberleri sayesinde, korkulan, istenmeyen bir hal almıştır. Kadınlarda olması gereken doğum yapma gücü ve sorumluluğu doktorların eline teslim edilmiştir.
Doğaldır ki, doğum yapma gücünü ve inancını kaybetmiş olan kadınlar sağlıklı bir doğum performansı gösteremeyip, kendilerine öğretildiği gibi kolayı, teslim olmayı tercih ederler. Böylelikle sezaryen oranları kabul edilemez sayılara ulaşılır.
Geçmişten gelen tüm doğum tecrübeleri doğumunuzu etkiler. Kendi doğumunuz, kardeşlerinizin doğumları, annenizin doğumu, belki de yakın akrabalarınızın doğumu.
O güne kadar duyduğunuz veya yaşadığınız tüm doğum tecrübeleri bilinçaltınızda kayıtlıdır. Bunlar ilk günlerde masumca orada beklerken, doğumun sonlarına doğru yavaş yavaş canlanmaya ve sizi yönetmeye başlarlar.
İşte kadının sağlıklı bir şekilde anneliğe geçişi için, bir anne olarak
doğmak için, varsa bu negatif bilinçaltı izlerinin yüzeyde çıkarılması ve
gerekirse temizlenmesi gerekir.
Bunun için birçok teknik size yardımcı olacaktır. Profesyonel bir hamile
eğitimi, yoga, psikoterapi, grup paylaşımları, hipnoz ve daha birçoğu.
Ama başlangıç, farkında olmak ve istemekle başlar. İçimizdeki anneyi görmek ve onu da büyütmek için istekli olmakla başlar. Bebeğimizle birlikte, içinizdeki anneye de yatırım yapmakla başlar.
Bu konuda göstereceğiniz çabalar gittikçe hafiflemenizi, rahatlamanızı ve daha huzurlu bir gebelik geçirmenizi sağlayarak size güven verecektir. Ve inanın bana tüm bu olumlu duyguları bebeğiniz bir sünger gibi emecektir.
Ve doğum anı geldiğinde içinizdeki hormonlar ve bebeğiniz sizi sarıp
sarmalayacak, doğumun coşkusunu hissetmenizi sağlayacaktır.
Doğum yapma gücü ve içgüdüsü, binlerce yıldır aktarılarak size kadar ulaştı. Bu gücün açığa çıkmasına izin vermek için kendinize, içinizdeki anneye yatırım yapın.
Onu dinleyin, izleyin.
Onunla çalışın.
Ona yatırım yapın.
Doğum anı geldiğinde hayatınızda yaptığınız bu en büyük yatırım sayesinde, bebeğinizle birlikte siz de bir anne olarak doğmanın büyüsünü yaşayacaksınız.