İş yaşamınızdaki hedefiniz, başarılı bir kariyer elde etmekse, kurallara uygun hareket etmek zorundasınız. Varolan mevcut sistemde arıza yaratmamak için, elinizden gelenin de fazlasını, layıkıyla yapmaya çalışın öncelikle.
Sizden beklenen yardım ve destekleri iş arkadaşlarınıza koşulsuz, şartsız verin. Çıkan problemleri asla şahsileştirmeden ve çalıştığınız şirketi bir bütün olarak kavrayarak, sahiplenin.
Etrafınızda akan olaylar dizisine seyirci kalmayın ve daima duyarlı olun. Astlarınızın zihnine -ne kadar yoğun çalışsanız ve ne kadar stresli olsanız da- konu işle ilgili bir yardımsa, bunu çekinmeden sizden isteyebileceği inanışını yerleştirmelisiniz.
Asla erişilmez olmamalı, daima insanların size ulaşabilecekleri bir yerde durmalısınız. Bırakın işinize ve iş disiplininize saygı duysunlar, sert duruşunuza değil.
Başarı sizi hiçbir zaman şımartmasın. Sizin konumunuzda bulunan birinin yapması gereken her işi, layıkıyla ve fazlasıyla yapın. Ne kadar yoğun ve stresli olsanız da, gelen telefonlarınızı son derece sevecen ve yardıma hazır bir tonda yanıtlayın.
İşinizi daha pratik ve doğru yapabilmek için, ya varolan sistemi geliştirin, ya da yeni bir sistem oluşturun.
Yaratıcılık ve hayal gücünüzü, asla bir kenara bırakmayın.
İş dünyasındaki yenilikleri çok yakından takip etmek için, ilgili gazete ve dergileri mutlaka gözden geçirin.
Eğer sizin şirketinizde varolan sorunlarla başedemiyorsanız ve tüm çözümleriniz tükendiyse, yapılacak en iyi şey, kendinize başarılı olmuş bir şirketi model olmaktır. Bir model şirket bulup, araştırın. Nasıl başarıya ulaşmışlar? Sistemlerini ne şekilde oluşturmuşlar? Bu sistemi nasıl işletiyorlar? Tüm bunları araştırın ve kendinize nasıl uyarlayabileceğinizi kafanızda çözmeye çalışın. Hareket noktanız daima şu olsun; onlar yaptıysa, biz de yapabiliriz.
İnnovasyon diye bir kavram girdi dünyamıza, yaklaşık 1,5 yıl evvel. Ancak sizce, bu konu ne kadar önemsendi ülkemizde, ya da dünyamızda.
Oysa Bora Özkent’in ”İnnovasyon Savaşçısı Olmak” adlı el kitabında; “İnnovasyon; daha önce olmayan bir şeyi bulmak, ya da yapılamayanı yapmak ve bu yenilikler sayesinde ciro ve kar artışı sağlamaktır”, şeklinde çok gözalıcı bir tarif cümlesi vardır.
Böyle çekici bir konu, maalesef dikkat toplayamadı. Bu konu yeterince işlenirse, değerli eğitimcilerimiz keyifli ve akıllarda kalan bir dizi eğitim programı hazırlayıp, bu konuyu yeterince insanımıza ulaştırıp, benimsetirlerse, bence o kadar dinamik bir ülke haline gelebiliriz ki… ”Dinamik bir Türkiye olmak.” Bunu saatlerce hayal edebilirim. Kulağa çok hoş geliyor. Sözün özü, eğitimcilerimize bu noktada da çok ihtiyacımız var.
Bir başka dikkat etmemiz gereken konu da şu: İş dünyasında sıkıntı yaşamamak demek, işlerinizin birbirini kovalaması, müşterilerinizin kapınızda kuyruk oluşturması v.s. değildir.
Günümüzde, satış sıkıntısı yaşamayıp, iflasın eşiğine gelen, birçok değerli şirketler topluluğu var, emin olun.
Şunu unutmayın ki, çok yüksek bir satış potansiyeline sahip olsanız dahi, şayet sağlıklı bir işleyişe sahip değilseniz, mutlaka dengeyi kaybedip, düşersiniz.
Onun için, yeni yapılanmalar ve büyümeler esnasında, mutlaka sistemli hareket edin. Ve, ne yaparsanız yapın, öncelikle iç bünyenizdeki işleyişi, mutlaka sağlıklı işler bir duruma getirin. Sonrasında yolunuz açık olacaktır.
Aslında, işte başarılı olmanın ilk kuralı mutlu bir çalışan olmaktır.
Mutlu bir çalışan olmanın tek kuralı ise, mutlu bir insan olmaktır.
Onun için, eğer başarılı bir kariyer hedefliyorsanız, öncelikle özel hayatınızda mutlu bir birey haline gelebilmeniz gerekli. Ayrıca, şu önemli kuralı da atlamayın sakın; İşinizi eve, evinizi işe taşımayın. İş arkadaşlarınız hakkında dedikodu yapmayın ve arkalarından konuşmayın.
Problemlere gömülmeyin. Bir probleme gerektiği kadar zaman ayırdıktan sonra, hala çözemediyseniz, hemen en uygun kişiden yardım isteyin. Çünkü, iş yaşamında en kıymetli kullanmanız gereken şey, vakittir. Vaktinizi ekonomik ve verimli harcayın ki, üreten insan olabilesiniz. “Başarıya giden yol tektir” der, sevgili patronum Funda Başman. (patron dedim ya, şimdi utanmıştır o). “Not alın ve takip edin. Güne başlarken, ya da gün içerisindeki işleyişe göre, yapılacak işler listesi oluşturarak, sonrasında başladığınız ve üstlendiğiniz her görevi yüklenip takip ederseniz sonuna kadar, yarım kalmış işlerden oluşmuş bir dağ olmaz arkanızda.”
Ve elbette, ünlü kişsel gelişim yazarımız, Sayın Mümin Sekman’ın da “Her şey seninle başlar” isimli kitabında detaylı olarak işlediği, “Cam Tavan Sendromu”nu da unutmamak gerekli. “Başarı gücünüzü sınırlamayın” der açıkça bu kitap. İçinizdeki güce, “sakin ol” demek yerine, şöyle demeyi deneyin; “Evet, şimdi ne yapıyoruz?”.
Evet, tüm bunları yaparsanız, başarma, örnek olma, gurur duyma, hedefe ulaşma, haz alma duygularını tatma olasılığınız o kadar yüksek ki…
Peki yapmazsanız ne olur sizce? Bence bunu denemeyin bile! Zira, bol zaman gibi bir lüksümüz, kesinlikle yok!
Başarmak zorundasınız. Her ne ile uğraşıyorsanız…
Şimdi müsaadenizle, ben kendime şöyle bol köpüklü bir “Başarı” alacağım.
İster misiniz?