Bugüne kadar hep birilerini suçladık,
Annemizdi bu kötü huyları kazandığımız; şu anda sahip olduğumuz sinir ona tepkiydi aslında. Bu yüzden şimdi asabi bir yapıya sahiptik…
Babamızdı pasifliğimizin nedeni; hep o pasifti ve rol modelimiz olarak tüm negatif özelliklerini pasifliğiyle beraber kopyalamıştık. Pasifliğimiz damarlarımızda kandı ve yapacak hiçbir şey yoktu…
Okuduğumuz okullarda sınıftaki öğrencilerden sadece biriydik ve sıradınlığımızda zorla bize öğretilmişti; tek tip kıyafetlerin içinde. Yapacak birşey yoktu çünkü özgün falan değildik, sırada oturan sıradan bir öğrenciydik. Şimdiki sıradanlığımız hep bu eğitim sistemi yüzündendi…
Bu anlatımı burada kesiyorum, çünkü eminim bu şekilde oldukça uzun bir süre geçirebilirim (Zaten çokça zamanımı böyle geçirdim.)
O kadar gelişkin bir savunma mekanizmam varki, bu yalanları sayfalarca ve günlerce uzatabilirim!…
Başkalarını suçlayarak kendimizi beraat ettirmek gerçekten bizi rahatlatıyor mu? Bu sayede daha doyumlu bir yaşama adım atabiliyor muyuz?
Şu anda bulunduğumuz durumun onlar tarafından bize dikte edildiğini kabul etmek gerçekçi mi?
Sadece çaresiz ve olayların bizim üzerimizdeki etkilerini değiştiremeyecek bir kurban olduğumuzu düşünmek ne kadar gerçekçi? Bu işimize geldiği için seçtiğimiz bir yol mu?
Geçmişte olan olayları sürekli hatırlayıp ha babam hayatımıza giren insanları bize yakınlık derecelerine göre -sırasıyla- bizim üzerimizdeki etkilerinden dolayı suçlamak, yargılamak ve hatta kendi içimizde cezalandırmak bize bir fayda sağlıyor mu? Üstelik suçladığımız insana tüm gücümüzü ve özgürlüğümüz verdiğimizin farkında mıyız?
İstesek de istemesek de bulunduğumuz noktayı hem bilinçli hem bilinçdışı seçimlerimizle biz yaratıyoruz.
Aslında temelde bütün çıplaklığı ile kabullenmek zorunda olduğumuz gerçek şu:
“Kendimde olan da olmayan da benim seçimimdir!”
Şu anda sahip olduğumuz özellikleri an be an seçimlerimizle biz yarattık.Hem güzel hem çirkin taraflarımızı biz seçtik, biz geliştirdik, biz içselleştirdik. Onlara şu “anda” sahip çıkan da, reddeden de biziz. Onlar bizim içimizde zaten vardı.
Sahip olduğumuz tüm iyi ve kötü yönlerimizin tamamını geliştirmeyi tercih ettik; bunu yaparkende bildiğimizin en iyisini yaptık şüphesiz.
Ancak, bizde olan kimsenin zoruyla bizim içimize sokulmadı.
Beklentilerimizin tam aksine annemiz babamız iyi ya da kötü olduğu için bu özelliklere sahip değiliz. Gittiğimiz okullar, eşimiz ve arkadaşlarımız yada dışsal herhangi bir faktör sahip olduğumuz özelliklerin nedeni olamaz.
Sahip olmadığımız özelliklerimizdeki durum sahip olduklarımızdakinden hiç farklı değil. Bu özellikleri aynı şekilde geliştirmemeyi tercih ettik. Bu durum hem kötü hem de iyi adladırdığımız taraflarımız için de geçerli.
Sizce de artık kendi seçimlerimizi aslında kendimizi yarattığını anlama vakti gelmedi mi?