Herkes büyük bir beyinle doğmaz. Herkes ifadesiz bir yüzle, “Basit düşün, Watson’cuğum” da diyemez. Ama bu, yarışta yeriniz olmadığı anlamına gelmiyor.
Matrix’deki o sahneyi hatırlıyor musunuz? Hani makinelerin insanları doldurulabilir AA piller gibi kullandıkları sahneyi? O kadar da ihtimal dışı değil. Yüz milyar nöronla beyniniz yaklaşık yüz Vat saf enerji üretir. Zihnin kelimenin tam anlamıyla kendine özgü bir hayatı vardır. Bütün diğer kaslarınız gibi beyniniz de ne kadar çok kullanırsanız o kadar gelişir.
Zihninizi geliştirmek, hafızanızın kapasitesini artırmak ve kavrayışınızı hızlandırmak için işte size on beş basit öneri.
EGZERSİZ YAPMAK: Kaslarınız için iyi bir şey olduğunu biliyorsunuz. Peki ya beyniniz için? Hiç kuşkunuz olmasın! Bedenimizdeki kanın ve oksijenin yüzde yirmisinden fazlası dosdoğru beynimize gider. Egzersiz yapmak, özellikle de kardiyo çalışmak, beyne akışı doğrudan etkiler, bu sayede makineniz iyice yağlanır. Ama biraz daha fazlasını isterseniz yoga yapın. Pek çok yoga pozisyonu, başınızı kalbinizin aşağısında tutmanızı gerektirerek kanın beyninize çok daha hızla ulaşmasını sağlar. Beyni kaslandırmanın gayet basit bir yolu da, arada bir pencereyi açıp içinize temiz hava çekmektir; temiz hava beyniniz için ekstra besin kaynağıdır.
SU İÇMEK: Aklınızın, başınızdaki yerini alması için bir fincan kahveye daha ihtiyacınız yok. Bunun yerine iki bardak su için. Kahve ya da koladaki kafein sizi geçici olarak uyandırır ama uzun vadede kaslarınızı susuz bırakıp kan damarlarını daralttığı için sizi çok daha yorgun biri yapar. Ayrıca fazla miktarda tüketildiğinde kafein bağırsakları uyarır; kendinizi olur olmaz zamanda banyoya koşarken bulabilirsiniz. Oysa su, zihni tetikte ve taze tutmanın en basit ve sağlıklı yoludur. Hem de daha ucuz.
UYARAN BULMAK: Müzik dinlemek verimliliğinizi artırabilir. Tıpkı nefis kokan bir akşam yemeğinin açlık duygusunu tetiklediği gibi müzik de zihninizi harekete geçir. Aslında beş duyunuzu uyaran pek çok şey zihinsel faaliyeti hızlandırabilir. Mesela pembe renk; pembe, görsel afrodizyaktır. Gözbebeklerini büyültür, kan akışını hızlandırır ve beynin haz merkezini etkiler; bunların hepsi de sizi daha uyanık kılar, daha iyi odaklanmanızı sağlar. Çalışma odanızı daha ışıltılı dekore ederseniz ya da duvarları daha canlı bir renge boyarsanız daha az sıkılır daha az yorulursunuz. Koku alma duyumuz son derece güçlü bir uyaran olduğu için aromaterapi de inanılmaz etkiler yaratabilir. Limon, nane ve çam beyni uyardığı bilinen önemli kokulardır. Nane şekeri yemek hem tat hem koku duyunuzu harekete geçirir. Klavye kullanmak yerine elle yazmak yeni bir bilgiyi daha iyi kavramınızı sağlar; çünkü kalem tutmanın faal hale getirdiği basınç noktaları beynin yaratıcılık ve hafıza merkezleriyle bağlantılıdır.
İYİ ŞEYLER DÜŞÜNMEK: Gerilim filmlerinde hep görürüz; korkunç bir şeye tanık olan biri olduğu yerde donakalır, hareket edemez. Daha küçük bir ölçekte, bu dumura uğrama durumunu günlük hayatımızda sıkça yaşarız. Beyin, özellikle de hafıza, stresi hiçbir zaman iyi karşılamaz. Gergin, aşırı heyecanlı ya da mutsuzsanız taze bilgiyi çok daha zor kavrarsınız; çok daha az uyanık ve odaklanmış olursunuz. Stres yaratan etkiyi çalışma alanınızdan ve hayatınızdan çıkarmayı deneyin. Gevşeme tekniklerini kullanın, sıcak banyo yapın ya da masaj yaptırın. Olmadı koca bir dilim çikolatalı pasta yiyin; bağımlılık yapmak ve şişmanlatmak dışında bir sakıncası yoktur. Diyeceğimiz o ki, bedeniniz duygularınızla yoğun ilişki halindedir ve bunu da sizin aklınıza bile gelmeyen yollardan gösteriverir.
OYUN OYNAMAK: Demans hastaları üzerinde yapılan araştırmalar bulmaca çözmenin zihinsel becerileri artırdığını hatta kaybedilenleri onarıp geri kazandırdığını ortaya koyuyor. Çapraz Bulmaca, Adam Asmaca ya da Sudoku; hepsi de sizin gri maddeyi pembe tutmanın güvenilir ve eğlenceli yolları. En iyi yanı da hiçbir şey bilmenize gerek olmaması. Kazanıp kazanmamak gibi bir derdiniz de yok; bu oyunlarda beyniniz, problem çözme girişimine cevap verir, kafanızda depolanmış bilgiye değil. Satranç, Büyük Taktik, Risk gibi strateji oyunları sürekli bir akış ve daha çok beyinsel faaliyet gerektirdiği için muhtemelen en zihin geliştirici oyunlardır.
TELEVİZYON SEYRETMEK: Doğru olsa ne iyi olurdu değil mi? Ne yazık ki araştırmalar, adı üstünde aptal kutusunun karşısında edilgen bir halde oturmanın zihinsel faaliyeti azalttığını gösteriyor. Yine de, poponuzun şeklini almış olan koltuğun çağrısına fazla direnemediğiniz zamanlarda Riziko ya da Kelime Bulmaca türünden bilgi yarışmalarını izleyip sorulara cevap verebilirsiniz.
İNTERNETTE SÖRF YAPMAK: Dünyanın bütün internet bağımlıları birleşin! Biz bunu eskiden beri biliyorduk ama artık kanıtlandı. Kaliforniya Üniversitesi’nin yakın zamanda tamamladığı bir çalışma, web’de bir şeyler araştırmanın, beynin karar verme ve karmaşık muhakeme bölgelerini uyardığını ortaya koydu. Web’de araştırma yapmak gibi basit bir eylem beyin akımını önemli ölçüde artıyor. Beyin taramaları, internet kullanımı sırasında görülen zihinsel faaliyetin kitap okuma sırasında görülenden katbekat fazla olduğunu ortaya koyuyor. Püf noktası: Ne kadar çok sörf yaparsanız kafanız o kadar çok çalışıyor. Şimdi de ballı lokma tatlısı: Her türden çevrimiçi oyun sizi biraz daha akıllı yapıyor.
AKIL BESİNLERİ YEMEK: Kendinizi gıdalardan yoksun bırakmanız aslında beyninizi aç bıraktığınız anlamına geliyor; bu da size aptal yapıyor. Yediğiniz yemeğin zihinsel faaliyetinizi tepe noktasına vardırmasını istiyorsanız işte size hatırlamanız gereken birkaç ipucu: Protein beynin temel besin kaynağıdır. Ama hemen kendinizi bir protein diyetine gömmeyin. Bazı vitamin ve mineraller beyniniz için hayati önem taşır. Bunları da haplardan değil gıdalardan almak her zaman daha iyidir. A vitamini beyin hücre membranlarını korur; B vitamini, nöronal büyüme ve canlılık için elzemdir; C vitamini, beyin faaliyeti için o denli önemlidir ki beyinde, bedenin başka her yerinden on beş kat fazla vardır; E vitamini, beyin bozulmasını önlediği gibi süreci tersine de çevirir; Magnezyum, nöronların metabolik canlılığını korur; Çinko, beyni yabancı maddelerden (örneğin kurşun) temizler, işlevselliğini artırır; aminoasitlerse nörotransmitterlerin sağlıklı büyümesinden sorumludur.
BALIK YAĞI YEMEK: Bilimciler ortaya koyduğunda hiçbirimiz şaşırmadık, eskiden beri bildiğimiz bir şeydi: “Balık ye, kafan çalışır.” Aslında kafayı çalıştıran balık değil, Omega 3 yağ asitleri, EPA ve DHA. Bunlar beynin dopamin seviyesini yükseltir, frontal korteksteki nöron büyümesini artırır ve beyinsel dolaşımı artırır. Buzdolabınızı ton balığıyla doldurmak için süpermakete koşmadan önce hatırlatalım, yüksek miktarda balık tüketimi toksinlere ve cıva zehirlenmesine yol açabilir. Alternatif kaynaklardan EPA ve DHA almak daha doğru olabilir.
OT YEMEK: Tarkan’ın yediklerinden değil, şifalı otlardan söz ediyoruz, gerçi o da… Her neyse! On kadar beyinsever bitki var ama bunların en önemlisi Ginkgo Biloba ve Ginseng. Bilişsel kabiliyetleri üst düzeye çıkarmak konusunda Kutsal Ağaç ya da Mabet Ağacı isimleriyle de bilinen Ginkgo kadar güçlü bir bitki yok. Ginseng ise nörolojik etkileri bakımından Asya şifalı bitkilerinin şahı. Eskiden, ginsengin, bedenin yang enerjisini yeniden düzenlediğine inanılırdı; şimdilerde bilimsel açıklamasına inanılıyor: adrenal bezlerinin üretimini artırarak beynin stres ajanlarına adaptasyonuna yardım eder. Sonuçta, sinirlilik ve gerginlik yaratmadan zihinsel uyanıklığı sağlayan dengeli bir uyarandır.
YENİ BİR ŞEY ÖĞRENMEK: Gayet açık değil mi? Ama hiç de o kadar basit değil. Çok az insan yeni beceriler edinmeye zaman ayırır; hatta işiyle ilgili değilse kitap okumaya bile vakit bulamaz. Yabancı dil öğrenmek, yeni bir el sanatıyla uğraşmak ya da bilmediğiniz herhangi bir konuyu anlamaya yoğunlaşmak beyninizin o ana kadar durağan kalmış, el değmemiş bölümlerini uyarır. Ama bütün bunlar çok zaman alır değil mi? Hiç de değil! Yeni keşfinize günde sadece on beş dakika ayırın, ne kadar çok şey öğrendiğinize inanamayacaksınız.
BOŞA VAKİT HARCAMAMAK: Beyniniz bir bilgisayar olsaydı kum saati imgesi günde kaç defa ortaya çıkardı? Einstein “Her şeyi olabildiğince basit yapın” der. Bunu söylemek için Einstein olmak gerekebilir ama yapmak için ekstra bir şeye ihtiyacınız yok. Söz dinleyin. Gereksiz şeylerle tıka basa dolu bir beyinden iyi bir performans bekleyemezsiniz. Zihinde düzenleme yapmanın en iyi yolu hayatınızdaki fazlalıklardan kurtulmaktır. Birkaç kişisel değişiklikle zamanınızı en iyi şekilde değerlendirmenin yolunu bulabilirsiniz. Ertesi gün ne giyeceğinize geceden karar verin mesela. Günlük ve uzun vadeli işlerinizi listeleyin. İki işi aynı anda yapın; tuvalette kitap okumak ya da tashih yapmak gibi. Vaktinizin önemli bir bölümü trafikte geçiyorsa sesli kitap ya da motivasyon CD’leri dinleyebilirsiniz. Kuyrukta beklerken de aynı şey; kulaklıklarınızı takıp yabancı dil öğrenebilirsiniz. Aptal gibi görünüyor olabilirsiniz ama aldırmayın, giderek daha da zekileşiyorsunuz.
AKTİF OLARAK HAFIZA GELİŞTİRMEK: Öncelikle nasıl öğreneceğinizi öğrenin. Öğrenmenin üç temel yolu vardır: görsel, işitsel, kinetik. Üç farklı cümleyi okuyarak mı, dinleyerek mi, yazarak mı daha kolay hatırlıyorsunuz, tespit edin. Hangisine yatkın olduğunuzu bulunca bunu geliştirmeye başlayın. Görselseniz postitler çok işinize yarar. İşitselseniz bir ses kayıt cihazı edinin. İkinci olarak, bir şeyi hatırlamanın en etkili yolu onu başka şeylerle ilişkilendirmektir. Mesela arabanızı 4B’de park ettiyseniz 4 rakamı ve B harfiyle ilgili size tanıdık gelen bir şeyler bulmayı deneyin: Dört yaşında Banu adında bir kızınız varsa araba hayatta kaybolmaz. Son olarak da tekrar edin. Tekrar etmek denenmiş ve tescillenmiş bir ezberleme metodudur.
DİNLENMEK: Etkili bir beyin için uyku kadar hayati bir şey olmasa gerek. Herkes aynı miktarda uykuya ihtiyaç duymayabilir ama yorgunluk emareleri herkeste aynıdır. Uykuya dalmakta zorlanıyorsanız ne bununla savaşın ne de pes edip uyku ilacı alın. Bunun yerine yattığınız yerde kitap okuyun. Yalnız, ille de roman olsun. Edebiyat dışı eserlerin daha sıkıcı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ama araştırmalar bunların zihni uyarıp düşünmeye zorladığını ortaya koyuyor. Yorgun uyanıyorsanız, bunun yeterince uyumamanızla ilgisi olmayabilir. Ola ki beyniniz siz uyurken açlıktan ölüyordur. Yatmadan önce düşük şekerli hafif bir şey yiyin. Sizi uykusuz bırakmayacak ve sabah da yorgun uyandırmayacaktır. Her türlü denemeye rağmen uykunuzu alamadıysanız gün içinde kestirin. Kestirmek ya da öğle uykuları sadece çocuklar için değildir; zihni toparlamanın en doğal ve mükemmel yoludur. Gün içinde bir iki defa on beş yirmi dakika kestirmek akşam uykunuzdan çalmayacağı gibi sizi işte daha verimli ve yaratıcı kılar.
SEKS YAPMAK: Seks sırasında bedende birçok şey olur ve bunların çoğu da kafanızda gerçekleşir. Başka hiçbir faaliyet beyne bu miktarda kan akışı sağlamaz. Ayrıca sevişmek, beyin fonksiyonlarını önemli ölçüde geliştiren hormonların üretimini sağlar. Bunlardan biri “güven” hormonu denen oksitosindir. Bu hormon, seks sırasında üretilir ve sorunlara özgün çözümler bulma becerisini artırır; seksten sonra üretilen serotonin ve dopamin ise yaratıcı düşünceyi ve sakin, makul karar vermeyi destekler. Uykuya dalmakta zorlanıyorsanız çözümü fazla uzakta aramayın. Ya da arayın.
Kısmen BrainZ’den tırmalanmıştır