Bu akşamın karanlığı netti. Karanlıktan aydınlığa yol almaktı esas olan, beceremedik. Tıkandık, tıkadık yollarımızı.
Şimdi sen başka bir hüznün sahibi, ben başka bir korkunun esiri…
Gerçek. Elbette yalan değil dilden çıkan her söz, en az mutlu edenler kadar… Acıtırsa acıtır. Esas olan, baş edebiliyor musun bununla? Yaşayabiliyor musun? Anlayabiliyor musun? Sindirebiliyor musun? Yayabiliyor musun bunu geçmişinden bugününe? Silebiliyor musun gölgeleri senin suretin bende baş gösterdikçe?
Biliyor musun bu hayattaki ölçünü? Ağırlığını? Anlığını? Var olduğunu bir kalpte?
Peki bir kalpte var olmak nedir senin için?
Kaç sözden, kaç yeminden ibaret sevilmek?
Sadece kaldığında mı sevmektir sevilmek? Sadece “Seni hayatımda istiyorum,” denildiğinde mi? Süslü cümlelere bir de gülümseme kattığında mı gerçektir sevilmek?
Ya da ayrılık kelimesini duyduğun anda kendini öldürebilecek kadar üzgün hissetmek midir sevmek? Ağlamak, kendini paralamak, ne yapacağını bilemeden karşındakine yolun sonunda olduğunu göstermek, yaşatmak, hissettirmek ve bekli de parmak ucunla onu kendinden itmek midir sevmek?
Belki öyledir senin gerçeğinde. Belki esaslarımız sevişemedi birbiriyle. Ben dingin bir göl misali sen Pasifik okyanusu kim bilir?
Benim sadece sırtımın bile suya değiyor olması yetmedi senin kulaçlarında döktüğün tere…
Her dilde aynıydı sevmek de, biz anlaşamadık aynı Türkçe de… Ne yazık ki karıştı nesnelerle özneler birbirine…
Peki sevmedik mi yine de? Sevdik elbette. Seviştik birbirimizin gözlerinde. Yaraladık belki kırılgan gölgelerimizi. Acıdık birbirimizden uzaklaşan her parçamıza. İtelemek istediğimiz egolarımızken, dilimizdeki iğneleri fark edemedik belki kendimize batmadığından…
Senin o halinden, benim anlayamadığım, korktuğum tavrından kaçar giderim belki… Buna rağmen severim senin aslında olduğun seni. Çok derinde bana bir an bile olsa göz kırpan gerçek sana şükran duyarım.
Sen de elbette yol alırsın benden gayrı. Varırsın bir gün bir limana yorulduğun okyanuslardan. Durur derin bir iç çekersin. Rahatsındır o anda, mutlu, dinginsindir artık belki de… bir an.. beni anımsarsın… hatırlarsın… gözlerinin içini benle doldurur, benden sana kalanlarla bakarsın yarınlarına….