Çocuklukta alınan, “yapamam” mesajları, yetişkinlikte, “yapamam” deneyimleri oluşturur.
Çocuklukta alınan, “yapabilirim” mesajları, yetişkinlikte, “yapabilirim” deneyimleri oluşturur.
Yapamam Mesajlarından Birkaçı
Senden bir şey olmaz.
Değersizsin.
Yeterince zeki değilsin.
Ne kadar çabalarsan çabala yeterince iyi değilsin.
Para kazanmak zordur.
Başarılı olmaya layık değilsin.
Sevilmeye layık değilsin.
Yapabilirim Mesajlarından Birkaçı
İstediğin her şeyi başarabilirsin.
Değerli bir insansın.
Zeki ve yeteneklisin.
Para kazanmak kolaydır.
Hayatta mutlu ve başarılı olmayı hak ediyorsun.
Sevilmeye layıksın.
Yaygın Çekirdek İnançlardan Birkaçı
İnsanlar yakından tanısalar beni sevmezler.
Başkaları bencil, beni desteklemezler.
Kararlarım genellikle yanlış oluyor.
Sorunlarımın suçu başkalarında.
Benim ne düşündüğüm önemli değil.
Başkalarının asla benim yapabildiğim gibi yapacağına güvenemem.
Bu tür inançları sıralamaya sayfalar yetmez. Ama bu inançlarla realitemizi yaratıyoruz.
DÖNGÜYÜ KIRMAK
Yetişkin bedenindeki çocuk anne babalar tarafından dünyaya getirilmemize rağmen, bu programlarla yaşamaya mahkûm değiliz. Tüm programlarımızı bilinçli olarak değiştirebiliriz.
Bizi oluşturan ödünç inançları, değerleri, davranışları bilinçli olarak değiştirebilir; kendimize, kendimizin oluşturduğu yepyeni bir hayat yaratabiliriz; kaç yaşında olursak olalım.
Bu programlar bizim yaşam filtrelerimizi oluşturuyor: Yaşam serüveninde nerede durduğumuzu, dünyadaki yerimizi, kapasitemiz hakkındaki inancımızı ve algılarımızı.
Algılarımız seçimlerimizi belirliyor.
Seçimlerimiz tutumlarımızı ve davranışlarımızı belirliyor. Gandi’nin sözünü hatırlayın:
Dünyayı olduğu gibi değil olduğumuz gibi görüyoruz.
İnançlarımız, realitemizin filtreleri.
Gerçeği görmemizi engelliyor.
Gerçeği değil, kendi gerçeğimizi görüyoruz!
Derin nefes al
İNANÇLARINI DEĞİŞTİRDİĞİNDE HAYATIN DEĞİŞİR
Özdeşleştiğin inançlarından özgürleştiğinde düşüncenin yaratıcılık fonksiyonu devreye girer.
Evren, bizim inançlarımızla ve algılamalarımızla sınırlı değildir. Ama bizim anlayışımız genişleyerek evrenin sınırsızlığına ulaşacak potansiyele sahiptir.
Hayatımız da öyle. Bizi kısıtlayan, sabote eden inançlarımızla hayatımızın ne kadar zengin olabileceğinin farkına varmıyoruz.
Alışkanlıklar inanç ve algılamalarımızın kendi kendisini besleyen döngüleridir.
Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi), iradenin ve pozitif düşüncenin ötesinde bir inanç değiştirme(k) sistemidir. Bireysel gelişimin hızını artıran bir uygulamadır. Bireylere uygulanabilen, gruplara öğretilebilen, kolaylıkla hayata geçirilebilen bir sistemdir.
Realitemizi “inançlarımızla” inşa ediyoruz. Bilinçaltı inançlar, bilinçaltı programlarını oluşturuyor. Tıpkı bilgisayardaki software gibi. Bu çekirdek inançlar ana rahmine düştüğümüz andan itibaren altı yaşına kadar oluşuyor. Yani altı yıl artı dokuz ay.
Bu inançların filtrelerinden hayatı ve kendimizi algılıyoruz. Bu algılarımızla davranışlarımızı oluşturuyoruz.
Değiştirmek istediğimiz davranışları sadece afirmasyonlarla, pozitif düşünceyle ve iradeyle değiştiremememizin nedeni, bu inançların programlarının bizim bilinçli isteklerimizle uyum içinde olmamasından kaynaklanıyor. Bilinçaltı programımız, irademizin gücüne daima galip geliyor. Çünkü kendince bizi “değişimin tehlikelerinden” korumaya çalışıyor.
Çoğu insanın bilinçaltı programlamasında özdeğer, özsaygı, sağlık, kilo, ilişkiler, özgüven, kariyer ve maddi bolluk gibi konularda kendisini sınırlayıcı inançlar yer alır.
Bizi sabote eden inançların ne olduğunu bilirsek bunları değiştirmek de mümkün olur.
DEĞİŞİM
İnançlarımızı değiştirerek yaşamımızı değiştiririz. Bunun için;
- Farkındalık,
- Yeni bilinçaltı programlama,
- İrade gerekiyor.
Zihninizin yazılımını (inançlarınızı) değiştirirseniz deneyiminizi (bilgisayar çıktısı) değiştirebilirsiniz.
Nasıl mı?
Bilgi ve araç ile.
- Bilgi – Bedeninizin dilini öğrenmeniz
- Araç – Enerji testi ve PiKi teknikleri
PiKi testi, sübjektif değişimlerin objektif ölçümüdür.
PiKi, sonucu değil, nedeni çözer. Neden ortadan kalkınca sonuç (sorun ya da hastalık) da doğal olarak ortadan kalkar.