Birisi, senin yolunun üzerinden geçtiği için daha mutlu mu? İşte başarı bu.

Başkalarına katkıda bulunmaktan vazgeçtiğin gün ölmeye de başlamışsın demektir. Yüreğinde vermenin hazzı olmayan kişi en kötü kalp hastalığına sahiptir.

Hayattaki gerçek başarı başkaları için yaptıklarınla ölçülür. Bilge kişi kendi mutluluğunun başkalarının mutluluğunu da içinde barındırdığını bilir. Yaşanmaya değen hayat, başkalarının hayatlarına katkısı olan hayattır.
Bir dokunuşun, bir tebessümün, sevecen bir sözün, dinleyen kulağın, içten gelen bir iltifatın, ufacık bir ilginin bile bir hayatı değiştirebileceğini çoğu kez unutuyoruz ya da önemsemiyoruz.

Kendimiz için yaptığımız her şey bizimle ölüyor ama başkaları ve dünya için yaptığımız şey biz öldükten sonra da yaşamaya devam ediyor.

Hayatındaki dakikalar için yaptığın en iyi yatırım başkalarına verebilme gücüne sahip olduğun dakikalardır. Çünkü bu yatırım sana o hep aranılan huzur olarak geri döner. İki elimiz var. Biri kendimize diğeri başkalarına verebilmek için.

Başkalarına yardım etmek özünde kendimize yardım etmektir. Çünkü o daireyi tamamlar ve yine bize geri döner.
Belki küçücük bir tebessüm bile o anda o kişinin ihtiyacı olan şeydir. Hiç kimsenin kimseye yardım etmediği bir insanlık varlığını ne kadar sürdürür dersin? Böyle bir hayat olabilir mi? Olsa bile buna hayat denir mi? Herhalde cehennemin tanımı olurdu bu.

En büyük suçluluk duygusu senden yardım isteyen bir kişiye yardım edebilme gücün ve zamanın olduğu halde etmemekten kaynaklanır.

Tabii yardım talep eden derken yardım istemeyi bir sömürü yolu olarak alışkanlık haline getirmiş, hayatın kendilerine borçlu olduğunu düşünen, balık tutmayı öğrenmek yerine hazır balık isteyenleri, kendi yaşamsal sorumluluklarını başkalarının omzuna yıkmak isteyenleri kast etmiyorum. Bu tür insanlar başkalarının kendilerine, kendilerinin kendilerine harcadıkları zamandan daha fazla zaman ayırmasını, sorunlarına çözümler bulmasını talep eder… Ve talepleri bitmez.

Vermek, her isteyene, ağlayıp sızlayana, şikâyet edene değil, kendileri için gerçekten bir şeyler yapmak isteyenlere yaptığın para ve zaman yatırımıdır.

Özellikle zaman konusunda çok seçici olmak zorundayız. Çünkü herkesin banka hesabına her gün 1440 dakikalık zaman birimi yatırılıyor.

Bunu özenle kullanmak da kişinin büyük sorumluluğudur; hem kendine hem bütüne karşı. Çünkü gün bitiminde bankadaki hesap kapatılıyor.

Bu nedenle zamanın nasıl kullanıldığından sorumluyuz. Sorumsuzca kullanılan zaman başkaları tarafından yağma edilir. Tıpkı milli piyango biletinden büyük ikramiyeyi kazanmış insanların etrafında karınca sürüsü misali ortaya çıkan akrabaların ve yardım talep eden insanların toplanması gibi. Bu nedenle çiçeğin yetişeceği toprağa tohum ekmek önemli, çorak araziye değil.

Hayatına şöyle dönüp baktığında hatırladığın şeyler, başkalarına yürekten verdiğin anlardır. Sana yürekten verilenlerin hepsini hatırlamasan bile.

Başkalarına yaptığımız yardım bu dünyadaki ev kiramızı ödemenin yoludur. Ev kirası olarak verdiğimiz her şey bu dünyayı başkaları için daha güzel hale getiriyor.

Sıkıntıda olan bir kişiye söylenecek destekleyici bir söz bile hayat değiştirebilir.

Tren kazaları, trenin bir milimetre raydan çıkmasıyla gerçekleşiyor. Bir milimetreye küçük diyebilir miyiz? Rotasını bir derece şaşmış uçak gideceği yerden 600 kilometre uzaklaşıyor. Bir dereceye küçük diyebilir miyiz?
Başkalarının başarmasına katkıda bulunduğumuz her şey bize de başarı olarak geri döner.

“Hayatın en acil sorusu: Başkaları için ne yapıyorsun?” diyor Martin Luther King.

Dünyanın sana verdiğinden daha fazlasını sen dünyaya verdiğinde gerçek anlamda başarılı olursun. Daha çok şeye sahip olmanın yolu daha çok vermekten geçiyor. Yürekten vermeyi bilen için ihtiyacı olduğu anda ona uzanan el bulması doğaldır.

“Kuşlar gibi uçacak teknolojimiz var. Balıklar gibi yüzebiliyoruz. Gemilerle okyanusları aşabiliyoruz. Ama şu minicik gezegende kardeş gibi yaşamayı öğrenemedik henüz.” sözü de Martin Luther King’e ait.

Sahip olduklarının değerini bil. Şükran duy. Ama onları kalıcı güvence olarak görme. Sahip olduklarını senden daha talihsiz olanlarla paylaş. Yarının ne getireceğini bilemezsin ki.

Büyük şeyler yapmak herkesin harcı değil ama küçük şeyleri sevgiyle yapabiliriz.

Hayatın en büyük sırlarından biri başkalarına yaptığımız her yardımın kendimize yapmış olduğumuz bir yardım olduğudur. Ne ekersen onu biçersin sözü işte bu sırrın bilge sözü.

Sadece onu yukarı kaldırmak için aşağıya bakmak dışında hiç kimseye yukarıdan bakma. Günümüzün en büyük hastalığı verem, AIDS, cüzam değil, hiç kimse tarafından istenmeme duygusudur. Vermeyi bilen insanlar hiç bu duyguyu yaşayabilir mi?

İstenmeyen insan sadece almayı bilen, dünyanın ona borçlu olduğunu sanan insandır.

Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde başkalarının yardımına ihtiyaç duyarız. Gerçek zenginlik, başkalarına verebilecek bir şeylerimizin olmasıdır.

Aldığımız şeylerle hayatımızı kazanıyoruz.

Verdiğimiz şeylerle hayatımızı YAŞANMAYA değer kılıyoruz.

Sevgiyle hoşça olun.

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/comert-yurek-2/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/comert-yurek-2/" data-text="Cömert Yürek" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/comert-yurek-2/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This