Doğadaki tüm canlılar için önemlidir deniz. Yaşam ve besin kaynağıdır, sığınaktır, üreme alanıdır, huzurdur, denizlerde büyük dersler vardır; kimi zaman korkutur, tuzağa düştüğünüzü hissettirir ama her zaman rahatlatır, düşündürür, geliştirir. Her şeyi ile insanlık da denizlere bağlıdır. İlk günden bugüne deniz kenarlarında ya da ucu çoğunlukla denizlere ulaşan su kaynaklarında yaşam kurmuş, gelişmiş ama ne kadar gelişirse gelişsin yine denizden kopamamış, ona hükmedememiş, onsuz olamamıştır.
Günümüzde denizler insanlığın yıkım gücü ile mücadele etmektedir. Doymak bilmeyen gıda sektörü deniz besin kaynaklarını hızla tüketmektedir. Kolay ulaşım ve dağıtım için kıyılara kurulan sanayi tesisleri zehir saçmaktadır. Turizm bile büyüklüğü ile denizler için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Peki, şezlonguna uzanıp deniz kenarında huzur bulan, yüzerken serinleyen, rahatlayan bizler ne kadar bu işin içindeyiz? Denizlerimizi ne kadar koruyoruz? Yoksa hâlâ denizleri bizler için birer çöplük mü?
Günümüzde denizlerimizi o kadar kirletiyor ve bilinçsizce kullanıyoruz ki “Deniz Koruma Alanları” artık kaçınılmaz olup uygulamaya konulmuş durumdadır. Denizleri insanlardan korumak için yine insanlar tarafından kullanımının kontrol altında tutulduğu bu alanlar denizler ve denizdeki ekosistem için önem arz etmektedir. Deniz ve Kıyı Koruma Alanı, belli bir deniz alanının belirgin bir insan etkisinden korunması ve doğal, tarihi ve kültürel özelliklerinin muhafaza edilmesidir. Bu koruma, yasalar ve genellikle de yerel halkın, çıkar gruplarının destek ve katılımıyla sağlanır. Amaç sürdürülebilirliktir. Tüm kullanıcıların korunan bölgeden uzun yıllar boyunca kaynaklarına ve ekosistemine zarar vermeden faydalanmalarını sağlar. Ülkemizde biri tabiat parkı, beşi özel çevre koruma bölgesi (ÖÇK) olmak üzere altı adet deniz ve kıyı koruma bölgesi bulunmaktadır, bunlar Datça-Bozburun ÖÇK Bölgesi, Fethiye-Göcek ÖÇK Bölgesi, Foça ÖÇK Bölgesi, Gökova ÖÇK Bölgesi, Köyceğiz-Dalyan ÖÇK Bölgesi ve Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’dır. Ülkemizin dünyaca ünlü bu güzel alanları hepimizin korumakla yükümlü olduğu cennet köşeleridir.
Akdeniz, güzel koyları, berrak suyu ve canlı çeşitliliği ile önemli bir denizdir. Dünyanın su yüzeyinin %4’ünden azını kapladığı halde denizel canlı türlerinin %10’una ev sahipliği yapmaktadır. Marmara Denizi, hassasiyetle korumamız gereken iç denizimiz. Sanayi, nüfus yoğunluğu gibi önemli etkiler yüzünden tehlike altındadır. Karadeniz kıyılarımız, balık ihtiyacımızın önemli bir kısmını karşıladığımız önemli bir alandır ve henüz bizim tarafımızda bir koruma alanı bulunmamaktadır. Akdeniz ülkeleri 2020 yılına kadar Akdeniz’in %10’unu koruma altına almayı taahhüt etmişlerdir. Şu anki durum %4’ün altındadır ve koruma alanlarının işlevselliğini sağlayan yönetim planları çoğu bölgede bulunmamaktadır. Marmara Denizi çeşitli düzenlemeler ile korunmaya çalışılmaktadır ancak yaptırım gücü daha yüksek ve planlı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Karadeniz, diğer komşu ülkeler ile kaynaklarının korunacağı geniş katılımlı stratejiler ile yönetilmelidir. Ülkemiz ve diğer ülkeler gerek bilim insanları gerekse devlet kurumları tarafından denizlerini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacı ile çalışmalarını devam ettirmektedirler; bu çabalara birey olarak destek vermek bizim hem doğaya hem de gelecek nesillere borcumuzdur. Peki, birey olarak neler yapabiliriz. Bireysel olarak farkındalık yaratabilmek mümkün müdür?
Yazlık ören yerleri, kaldığınız siteler, gittiğiniz tatil köyleri, oteller. Sizi deniz ile buluşturan tüm tesis ve yerleşkeler belirli bir çevre düzeni ve kanununa göre hizmet vermek zorundadır. Birkaç küçük gözlem ve gerektiğinde müdahale ile fark yaratabilirsiniz. Bir yerden kanalizasyonun denize karıştığını fark ederseniz bulunduğunuz bölgenin çevre birimlerine mutlaka konumu ile birlikte bilgi veriniz. Kaçak deşarj halen bizim için sorundur. Bir deniz koruma alanına gittiğinizde o bölgedeki bilgilendirme tabelalarından nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğrenebilirsiniz. Birçok deniz koruma alanında avcılık sınırlandırılmış ya da yasaklanmıştır. Herhangi bir faaliyet gördüğünüzde cep telefonunuz ile dahi olsa fotoğraf ya da video çekip Sahil Güvenliği arayınız (158). Düzenli gittiğiniz yazlığınız varsa diğer site sakinleri ile her sene belirli bir günde temizlik etkinliği yapınız. Etkilerine inanamayacaksınız. Özellikle çocukları bilinçlendiriniz. Onları teşvik edici oyunlar ve etkinlikler düzenleyiniz, daha sonra onların kendi kendilerine çevre duyarlılığını geliştirdiklerini keyifle izleyeceksiniz.
Deniz biz ona ne verirsek o da bize aynısını verir. Ona iyi bakarsak bize yiyecek, huzur verir, temkinli olma, paylaşma gibi değerleri aşılar. Bakış açımızı biraz onu korumak, kıyı bölgelerimize daha hassas yaklaşmak doğrultusunda değiştirirsek önemli farklar yaratacağımız aşikârdır. Denizlerimizi korumak konusunda daha kararlı bir duruş sergilemek için başlangıç gününüz bugün olsun…
Dr. Volkan Demir