Ben bir kara çocuğuyum, daha doğrusu bir bozkır çocuğu. Başkentte doğmuşum. Kışlar soğuk ve yağışlı; yazlar sıcak ve kurak. O yüzden her Ankara çocuğu gibi biraz soğuk yapılıyımdır.
Ama her Ankara’yı tanıyıp da sonra ömür boyu ona bağlananlar gibi beni tanıyanlar da hayatları boyu unutamazlar.
Ama benim gönlüm hep kıyı çocukları gibi denizlerdedir. Sanki deniz kasabasında doğmuşum, sanki ilk defa gözlerimi denizin maviliklerinde açmışım. Otururken masamın başında, burnuma gelir buram buram kokusu denizimin. Nasıl da güzel, nasıl da özel kokar.
Sinirlenince o hırçın kabarması, dalgalanıp kükreyerek kıyıya vurması, önüne ne çıkarsa alıp kendine katması, sakin olunca o dinginliği, huzuru, sabrı, o uçsuz bucaksız büyüklüğü, güzel güzel bakışı, insanlara ruhunu bile vererek faydalı oluşu, deniz gibi olan her şeye sahip çıkışı, yağmura, fırtınalara rağmen özgürlüğünü hiç bırakmayışı… Nasıl da özlüyorum seni. Senede bir kere belki görebiliyorum belki göremiyorum. Ama hep ruhumdasın, kokun burnumda, hayalin hep gözlerimde…
Düşünüyorum da insanlar da duygularını denizler gibi özgür yaşamalı bence. Onlar nasıl doğaya kaptırıp kendilerini yaz demeden kış demeden gönüllerince dalgalanırlar, bizler de hiçbir duygumuzun üstünü kapatmadan yaşayalım.
Sinirlendiğimiz an, sinirlendiğimiz kişiye söyleyelim neden böyle duygular yaşattığını, yâda mutlu olunca nasıl da mutlu ettiğini, heyecan verdiğinde kıpır kıpır olduğumuzu…
Ne olursa olsun, neler hissedersek hissedelim yeter ki üstünü kapatıp ertelemeyelim.
Çünkü her ertelemenin sonu ya yitip gitmek, yâda birikim patlaması oluyor. İnsan en ufak bir şeyden karşısındakine patladığı zaman ”Ne oldu ki, şimdi niye böyle bir tepki verdi, niye bu kadar kırdı” diye sormalarına izin vermemek için, yâda böyle hissettirmemek için, biriktirip, ufak şeylerde patlamak yerine, zamanında, yani sizi kırdıklarında söyleyin. Sonra ufacık şey için darılmış olmayın. Ya da en sonunda dayanamayıp patladığınız anda suçlu siz olmayın.
Mutlu olduğunuz anda sizi mutlu eden kişiye söyleyin nasıl sizi mutlu ettiğini. Biriktirip sonra söylerim diye beklerseniz o anki kıpır kıpırlılığınızla söylemiş olmayacaksınız ve mutlu olduğunuz andaki duyguyu geçiremeyeceksiniz karşınızdaki kişiye. Bundan daha kötüsü ise öteki sefer söylerim diye beklerken öteki seferin hiç olmaması ihtimali.