Platon, Socrates’in diyaloglarından oluşan ‘Devlet’ adlı kitabında bu iki terim üzerinde duruyor.
Doğru olanların sayısı toplumda çok az, eğri olanların doğrulardan biraz daha fazla; eğri olup doğru görünenler ise, bence toplumun yüzde yetmişini oluşturan gruptur.
Socrates, kitabında aynı zamanda toplum kavramının nasıl geliştiğini anlatıyor: ‘İnsanların yalnızlık korkusu, onları bir arada yaşamaya itiyor ve temelde toplum oluşuyor.’
Socrates, doğru insanı; onu dost olarak da düşman olarak da gören herkese karşı, iyi olan insan olarak nitelendiriyor.
Eğri insanı ise; düşmanına kötü, dostuna iyi olan insan olarak adlandırıyor.
Doğru insanlar mutsuz oluyorlar; eğri insanlar mutlu oluyorlar. Ancak, doğru görünüp eğri olanlar pastanın en güzel parçasına sahip oluyorlar!
İşte, Socrates toplumu bu şekilde yorumluyor…
Onun ütopik toplumu ise, sadece doğru yani aynı zamanda iyi insanlardan oluşuyor.
Bu sadece bir ütopya olsa bile, benim dünyamda mümkün!
Benim düşünceme göre; her birey birer örnek olabilir ve bu şekilde bütünü etkileyebilir.
Bence, işte tam da bu yüzden azınlıkta olan o doğru insanların, ümitsizliğe kapılmamaları gerekiyor. Örnek olmaya devam etmeliler ki, o çok kutsal görevi yerine getirmiş olsunlar.
Böylece, hayatın anlamını bulmuş olacaklar; çünkü yaşadıkları hayatın bir amacı, yani anlamı olacak…