Ama insanlar uyanık halde değildir, çevreye odaklanırlar. Kendi içinde ne olup bittiğini görebilecek duruma geldiğinde enerji de açığa çıkacaktır! Uyur durumda gezersen bunu elde edemezsin.
Ve Yaşam Olduğunda Onun Kadar Güçlü Olacaksın! Milyarlarca İnsanın Sorununa Rağmen Akışına Devam Edebileceksin. O zaman Su gibi Esnek Olacaksın. Çukurlar Karşına Çıktığında; O Çukurları Doldurup Taşarak Yoluna Devam Edebileceksin. Yaşam Olduğunda Kendini Tekrar Bulacaksın; Tıpkı Çocukluğundaki Gibi!
En son çocukken yaşam olmuştun. Onun kadar cesur ve enerjiktin. Çünkü o zamanlar kendine odaklıydın. Evren de sonsuz olarak sana sunulanı rahatlıkla görebilmen bu yüzdendi. Sonra büyüdün ve kendinden uzaklaştırıldın. Merkez kayboldu; sen, sen olmaktan çıkıverdin. Çünkü sana hep bir başkası olman gerektiğini anlattılar ve o kişiler olmaya ikna edildin. Şimdi evrende olup biteni, içinde akan enerji kaynağını ve bunlardan da önemlisi kendi ruhunu fark edemiyorsun! Hissetmeden yaşadığını görüyorum. Dokunmadan hissedemezsin. Ellerini kaldır ve boşluğa uzat, bunu bilinçli yaparsan orada bir şeyler hissetmen kaçınılmazdır!
Ve evrende her şey bolca mevcuttur. Ne istersen sana sunulanı kucaklayabilirsin. Bu herkese eşit sunumdadır; ama insanlar isyan ettiler buna. Eşitliği göremiyorlar; isyanları bu yüzden. Yaşam herkese karşı eşittir onu tek farklı kılan insanların bakış açılarıdır. Seni yaradan nasıl böyle bir ayrıma girebilir ki? Ama o çok sevdiği kullarına biraz daha fazla acı yaşatır; bu konuda haklı olabilirsin; Fakat her şeyin bir sebebi vardır. O, senin fazla acı çekmeni istiyorsa buna şükretmelisin, bunun bir sebebi olmalı! Yaşamına giren herkesin ve her şeyin bir sebebi vardır. Sana bir şeyler katmak için yaşamına girmişlerdir, Olumlu veya olumsuz, bunu sen seçersin! Bakış açına dikkat etmelisin sadece…
Dini Konular hakkında yorum yapmayı benimsemiyorum. Çok iyi bilmediğim konularda ne yazabilirim ki? Bu ilahiyatçıların işidir ama şunu söylemek istiyorum: Duydum ki Yaradanın en sevdiği kulu Hz. Muhammed (sav) çocuklarını, canından çok sevdiği çocuklarını çok erken yaşlarda kaybetmiş. Yaradan bunu en sevdiği kuluna yaşatıyorsa bir nedeni olmalı!
Hepiniz buraya bir görev için gönderildiniz; görev tamamlandığında, vakit geldiğinde ait olunan yere geri dönülecek bunu kimse inkar edemez. Önemli olan bu rüyanın altında güzel düşler kurabilmek. Sana kendini kandır demiyorum, ama neye inanıyor ve onu imgeliyorsan o oluyorsun; bunu çok izledim. Melek olarak imgele kendini bir melek gibi hissetmeye başlarsın. Yaradan gibi imgele, onun kadar cesur olursun; yürüyüşün değişir, omuzların dik ve yere sağlam bastığını fark edersin.
Şimdiye kadar ne düşündüysen o oldun. Kendi sınırlarını sen koyuyorsun! Merkez sensin bunu unutma. Sorumluluğunu üstlendiğinde merkez olduğunu hissedebileceksin. Dünya senin etrafında dönüyor bunu göreceksin. Sen varsan yaşam var demiştim sana ve sen yoksan ne olabilir ki? Her şey var ama sen yoksun, ne anlamı var? Sen Merkezsin. Ne olup bitiyorsa senin sayende oluyor. Buna sen izin veriyorsun. Kontrol sende. Bunu hissetmelisin. Bunu hissederek nefes almalısın. O zaman ruhun olgunlaşacak. O zaman içinde akan enerji kaynağını hissedebileceksin. O zaman sen kendine odaklanmış olacaksın. Ve kendine odaklanmak en güzel dinginlik halidir. O müthiş, akıl almaz bedenin içine giriyorsun ve içerde neler olup bittiğini izliyorsun. Bu harika bir şeydir. Bu harikanın da ötesinde… Bu en büyük mutluluk hali…
Mutluluğun merkezine iniyorsun çünkü. Oradasın… Tam merkezde…
Enerjiyi görüyorsun ve ona dokunuyorsun. Bütün evren senin enerjin ile bütünleşiyor ve bunu hissediyorsun. Sen varsın, varlığını farkındalıkla hissediyorsun. Bu muazzam bir şeydir. Bunu yaşamalısın. İnsanlar bir ölü, nefes alıp vermekle yaşadıklarını sanıyorlar. Yaşam içerde, dışarıda yaşam yok ki? Yaşam sensin! İçerde ol… İçine Dön. Bırak artık dışarıyı! Dışarıda bir şey yok!
Unutma, sen sonsuz enerjinin kaynağısın
Hadi şimdi git ve bunu hisset!