Google… Mühendisler… Duygusal zekâ… ve meditasyon. Ayyy!
Yüksek zekâlı mühendisler meditasyonla ilgilenir mi?
Google mühendisleri meditasyon yapmayı öğreniyor ve MUTLU OLMAYI.
Dünyanın en zeki mühendislerini bünyesinde barındıran Google, bu yüksek zekâlı çalışanlarının duygusal zekâsını geliştirmek, farkındalığını arttırmak ve sağ beyin faaliyetlerini daha etkin kullanabilmeleri için KENDİNİ İÇİNDE ARA başlıklı bir kurs geliştirdi.
Eğitimin amacı, çalışanlarının daha mutlu ve doyumlu bir yaşam sürmelerine katalizör olmak. Bu amacı da analitik düşünen sol beyin ağırlıklı kişilere hitap edecek tarzda, meditasyon ve duygusal zekâ uygulamaları ile gerçekleştirmek. (Yaşam Okulu eğitimlerimize gelenlerin yüzde doksanı mühendis, doktor ve iş dünyasından olduğu ve şirketlere de eğitim verdiğimiz için konunun hassasiyetini çok iyi anlıyorum).
Sol beynimizden yararlanarak sağ beynimizi nasıl aktive edebiliriz?
Meditasyon bir sağ beyin faaliyetidir. Sol beyin ağırlıklı insanların sağ beyin faaliyetlerini uygulamaya ilgi duymalarını sağlamak hüner ister. Nihai amaç hem sağ hem sol beynimizi aktive ederek bütünsel beynimizle kendimizi, diğer insanları ve hayatı algılamaktır.
Google eğitim programı üç iç görüye dayanıyor:
1) Hepimiz insanız.
2) Hepimiz mutlu olmak istiyoruz.
3) Hepimiz acıdan özgürleşmek istiyoruz.
İşte kursta öğretilen uygulamalardan biri:
“Gün boyunca kiminle karşılaşırsanız karşılaşın aklınızdan ‘Onun mutlu olmasını istiyorum’ cümlesini geçirin. Sizin yüzünüz yumuşayacak ve iyiliği yansıtacaktır. Karşınızdaki insan bunu hissedecek ve onun da yüzü yumuşayacaktır ve bağlantı kurulacaktır.”
Sadece bu uygulamayı yapmanız bile sizi daha mutlu hissettirir. Ne verirseniz, o döner size. Bunu beklentisiz, gönülden yaptığınız takdirde. Çekim Yasası.
Sanal bağlantılar kurarak “sosyalleştiğimiz” ama gittikçe yalnızlaştığımız günümüz dünyasında her zamankinden daha çok, yüz yüze bağlantılara ihtiyacımız var. Mutluluğunu dilediğimiz bir insanla ilgili zehirli düşünceler beslememiz mümkün değildir. Dilediğimiz her bir iyilik düşüncesi, bilincimizi yükseltir. Hem bize iyi gelir, hem başkalarına. Tam bir kazan/kazan dünyası.
Peki, Google’ın çalışanları için yarattığı bu kursun müfredatında ne tür uygulamalar olduğunu bilmek ister misiniz? Kursun içeriği, Kuraldışı Yayınlarından çıkan KENDİNİ İÇİNDE ARA kitabında adım adım anlatılıyor.
Bu kitabı çevirmek
Bireysel danışmanlık; kitap çevirmek; yayınevi editörlüğü; kitap yazmak; eğitim vermek; yeni eğitimler hazırlamak; motivasyon, hipnomeditasyon ve zihin programlama CD’lerini hazırlamak; Kuraldışı Dergi yazıları; Kuraldışı TV programları; kendime ait zaman, özel yaşamım, sosyal yaşamım…
Bunların hepsi için yılın 365 günü yetmediğinde, önce bireysel danışmanlığı bıraktım. Arkasından kitap çevirisi yapmayı bıraktım. Yeniye yer açmak için bazı şeylerden vazgeçmek gerekiyor. Ama aklımın ucunda bile yokken yıllar sonra, bir anda kendimi yine bir kitap çevirirken buldum. Hem de çıktığı anda 18 dile çevrilmiş bir kitap.
Çünkü karşıma KENDİNİ İÇİNDE ARA kitabı çıktı. Kitabı okuduğumda, bu kitabı çevirmeyi arzu ettiğimi fark ettim. Her zamanki yoğun çalışmalarım içindeyken, kendime ait zaman ve sosyal yaşamımdan bir süreliğine feragat ederek kitabın çevirisini üstlendim. Çünkü yazarın niyetini hissettim. Okurken kendimi iyi hissettim. Siz de okurken kendinizi iyi hissedeceksiniz. Tüm uygulamaları düzenli olarak yapmasanız bile, bazı uygulamaları yapma ihtiyacını ve arzusunu duyacaksınız.
Meditasyonu öğrenmek, istifade etmek, duygusal zekâyı geliştirmek ve içgörü kazanmak için okunup uygulamasını kolay ve keyifli bulduğum bir kitap oldu. Dili anlaşılır, keyifli hatta bazen komik, sürükleyici ve teşvik edici. Rasyonel, pratik ve bilgelik dolu.
Kitabı farklı kılan şey, meditasyonu ve duygusal zekâyı, sol beyinli mühendislerin de “bilimsel” olarak ikna olabileceği şekilde izah etmesi ve öğretmesiydi. Yazar Chade-Meng Tan çok başarılı bir Google mühendisi ve bir meditatör. Mühendis bir okurun söylediği gibi: “Artık bir meditasyon kitabı karımın kütüphanesinin bireysel gelişim rafından benim teknoloji rafıma geçiyor.”
Özellikle duygusal zekâyı geliştirme uygulamaları, bir mühendisin titizliğiyle hazırlanmış bir yol haritası gibi: Öz farkındalık, motivasyon, kendini denetleme, empati ve sosyal beceriler kazanmak. Bu özellikleri kazanarak gelişiyoruz, olgunlaşıyoruz, İNSANlaşıyoruz ve bütüne yararımız dokunuyor.
Yazarın amacı dünya barışını sağlamak ve bu amaca tek tek insanların değişimiyle başlayarak ulaşmak. Tuğlalar sağlamsa bina sağlam olur.
Yazar, dünya barışı için iki gerekli koşuldan bahsediyor:
1) Yoksulluğun sona ermesi
2) İç barış, mutluluk ve merhametin küresel boyutta iyiliği sağlaması.
Eğer “iyilik”, küresel boyutta yayılırsa, savaşlar ve yoksulluk azalacak ve sonunda yok olacaktır.
Bu kitapta yazar, iş dünyasına (ve özel dünyamıza) küresel boyutta “iyiliğin” nasıl entegre edilebileceğini adım adım uygulamalarla anlatıyor. Bu uygulamaları ikna edici kanıtlarla, araştırmalarla ve örneklerle destekliyor.
Zihinsel egzersiz en az fiziksel egzersiz kadar yararlı
Meng, meditasyonun yararlarının herkese ulaşması için “bilimselleştirilmesi” gerektiğini savunuyor. Tıbbın da bundan 150 yıl öncesine kadar bir “bilim” değil, bir “zanaat” olduğunu, ancak bilimsel platforma taşındıktan sonra “bilimselleştiğini” ve yayıldığını söylüyor.
Tıbbın bilimselleşmesi sonucunda egzersiz de “egzersiz fizyolojisi” bilimi dalı olarak sağlık alanında kendisine yer buluyor. Egzersizin bilimselleşmesiyle birlikte, tıbbi, fiziksel ve psikolojik yararları (yapmasanız bile) artık herkes tarafından doğal kabul görüyor.
Meng, “Egzersiz nasıl beden için gerekli ve yararlıysa, meditasyon da zihin egzersizi için aynı şekilde gerekli ve yararlı. Meditasyon da tıpkı tıp ve egzersiz gibi bilimselleştirilebilir” diyor. Tıpkı egzersiz gibi, herkesin “Meditasyon elbette benim için yararlı” bilincini kazandığı bir dünyayı yaratabilirsek dünya barışına doğru giden yolda hızla ilerleyebileceğimizi savunuyor yazar… Ve bu kitap aracılığıyla kurs içeriğini “açık kaynak” olarak herkesin kullanımına sunuyor.
Umarım, bu kitabı okuyan herkes kitaptaki uygulamaları hayatına katabilir, içinde farkındalığı, şefkati ve merhameti geliştirerek, barışçıl bir insanlık ailesini inşa etmenin sağlam tuğlaları haline gelir. Sonuçta dünyayı kurtarmanın yolu, her bireyin kendini kurtarabilmesinden, kendinin en iyi versiyonu olabilmesinden geçiyor. Bireyin “iyiliği” toplumun “iyiliğini” yaratır.
Bu bir farkındalık, vicdan gelişimi ve “İNSAN Olma Sanatı” kursu.
Sevginin vicdanıyla hoşça olun.
Nil Gün