Bizler, ne yaptığımızı bal gibi bilen, ama bilmezden gelen insanlar topluluğu haline geldik hep beraber.  Arkamızda ne bıraktığımızı, ya da ardımızda bıraktıklarımızın ne hale geldiğini düşünmeden, öylece bırakıp yolumuza devam ediyoruz. Varsa yoksa biz…

Kimimiz kariyer peşinde, kimimiz para, kimimiz de şan, şöhret.

Hedeflerimize ulaşmak için de herşey mübah. Karşımızdaki her kimse, istediğimiz gibi, gönlümüze göre onu ezer, sonra  gördüğümüz manzaradan tamamen onu sorumlu tutarız. Dahası da beğenmez, yoketmeye çalışırız.

İstediklerimize kavuşamamızın asıl sorumlusu elbette biz ve seçimlerimiz. Ama hayır. Bunu kabul etmek hiçbirimizin harcı değil. Sorumlu hep başkalarıdır bize göre. Öyle ya, hayatımızı başkalarının seçimleri yönlendiriyor. Gerçekte bu söze kim inanır ki? Bu zamanda kim, hayati kararlarını başkalarının almasına müsaade ediyor ki? En azından çoğumuz müsaade etmiyor. Kalan azınlık da zaten sonucu değiştirmiyor. Öyleyse neden kararlarımızın sonucuna da tek başımıza katlanamıyoruz? En iyi kararları biz veririz, kötü ve başarısız kararlar daima başkalarına aittir!

Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, neden olduklarımızın sorumluluğunu üstlenmeyi başarmalıyız. Aksi halde, daima yanlış kararlar almaya devam ederiz. Nasıl olsa kararlarımız yanlışsa sahiplenmiyor, üzerimizden atıyoruz. Neden doğru karar alabilme yetimizi geliştirmeye çalışalım ki bu durumda?  Hiç gerek yok. Kabahat altın kaftan olsa, kimse üstüne almak istemezmiş zaten.

“Bu karar, benim kararım. Sonuçları ne olursa olsun, katlanacağım. Herşey benim yüzümden oldu,” diyebiliyorsak, gerektiğinde üzülerek, ezilerek de olsa, bu cümleleri kurabiliyorsak şayet, ne mutlu… Bu durumda, başkalarına öğreteceğimiz çok şeyimiz var demektir. Asıl merak ettiğim şey; aramızdan kaç kişinin, bu sözleri inanarak söyleyebildiğidir.

Seçimlerimizle yaşamak bazen çok sıkıcı, bazen de çok üzücü olabiliyor. Ama, onları silkeleyip, üzerimizden atmak mümkün olmuyor işte. Ne yapsak bir şekilde bize geri dönüyorlar.

Onun için hiç boşuna hırçınlaşıp, ortalığı bulandırmayalım. En iyisi, bir an önce kabullenip, yolumuza devam edelim.

Hadi bakalım, yolumuz açık olsun…

Share This