Bugün benim doğum günüm. Hem geçmişle vedalaşıyor, hem de kucaklaşıyorum. Bir KENDİMİ, bir BEN’i alıp çıkıyorum evden.
Önce sessiz bir derinlik içime akıyor. Bir sürü ses karmaşa, uğultu… Dinliyor, dinliyorum. Peş peşe gelen farkındalıklarla, içimin dışarı çıkışını düşünüyorum. Oturuyoruz, bir deniz kenarına bakıyorum bir kendime. Ne çok yaşanmışlık var gözlerinde, ne çok şey sığdırmış yüreğine. Kırgınlıklar, çığlıklar, hıçkırıklar hepsi karışıyor birbirine.
“Sana mı kızıyordum ben,” diyorum, şefkatle saçlarını okşarken küçük kızın. “Ben hep sana kızdım, cezalandırdım seni, sen ise sesini çıkarmadın, sustun, NEDEN? Neden bu kadar kendine kırgın, küskün, mutsuz bir hayat yaşadın, gerek var mıydı? Seni severken bile sana kızıyorum yine değil mi?”
Kaldırıyor başını dimdik, gözümün içine bakarak: ”Ben bunları yaşamasaydım sen doğmazdın”, diyor.
“Neden şimdi, neden bekledin doğmak için koca bir kırk yılı. Hala suçlu arayıp, yargılıyorum değil mi?”
“Ben beklemedim, defalarca çağırdım seni, sen gelmedin. Ne sen suçlusun, ne ben. Her şey yerli yerinde, görmek istemen, bakman ve kabullenmen gerek.”
Denize bakmaya başlıyoruz beraberce.
“Bak”, diyor bana, “Şu deniz kenarında duran martıya bak. Önce uçmak istiyor, sonra hazırlanıyor. Uçmadan, göğe süzülmeden önceki kanat çırpışına bak. Bütün gücüyle çırpınıyor, ne çok enerji harcıyor havada süzülmek için.
İstediği yüksekliğe ulaşınca sadece rüzgara teslim olup, kanatlarını açıp rüzgarla dans ediyor. İşte senin göğe uçman için, ben de böyle çırpındım.
Şimdi sadece kanatlarını aç ve teslim ol kendine. O martı gibi süzül. Artık bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır dediğimiz sahte dostlar yok. Temeli çürük ne varsa yıktık beraber, yeniden yapılandık, her şey anda ve yenidir artık. Sen benim içim, ben senin dışındım.
Bugün kavuştuk ve barıştık. Elimizde bir anahtar, açmaya çalıştığımız bin kapı vardı.
Artık anahtar sensin, kapı benim.
İster AÇARIZ, ister AÇMAYIZ, ister GİRERİZ, ister GİRMEYİZ. YANLIŞ DA bizim, DOĞRU DA.
Kendine kızmak, küsmek, gitmek yok artık zaman zaman KARAYA TÜNESEN BİLE.
Bundan sonrası uçmak, sevmek, sevilmektir ÖZDE.”
Bütün uçmaya çalışan, çırpınan ve uçan martıların DOĞUM GÜNÜ KUTLU OLSUN.