Ortalık zifiri karanlık. Burnumun ucunu göremiyorum derecesinde.
Hareketsiz bakıyorum göremediğim dolu boşluğa.
Çaresizlik duygusu yayılıyor tüm bedenime ve nedense kasıldığımı hissediyorum. Gitmek isteyip de adım atamadığım bir durumun içerisindeyim.
Ne oluyor bana böyle?
Bu karanlık niye?
Neden söndü ışık birden?
Hem hiç bu kadar karanlık görmemiştim.
Karanlığın bana dokunduğunu hissederken iyice tedirgin olduğumun farkındayım. Bir süre daha bu karanlıkta kalırsam aydınlığı unutmaktan korktum birden. Sahi karşımda ne vardı ben bu boşluğu giymeden üstüme.
Boşluğu giymek… Bu bir deney olabilir mi?
Alışmaya başladım galiba bu duruma ben. Yok yok, düşüncesi bile korkunç.
Alışmış olamam bu alışılmadık duruma.
Yalnız değilimdir umarım. Yani başkaları da karanlıkta olmalı diye düşünüyorum.
Peki bana ne faydası var başkalarının da olmasının. Alışmalı mıyım yani buna.
Kurtulmalıyım… Bu kesin.
Beklersem kurtulacağım bu durumdan. Sadece biraz sabır.
Gözlerimi kaparsam belki daha çekilir olur beklenen zaman.
O zaman da kaçırabilirim kurtuluşu değimli mi. Ben en iyisi dikkatimi dağıtmadan bekleyeyim.
İyice hafızamı zorlamam gerek. Daha önce olmadı değil mi böyle bir şey. Olduysa nasıl kurtulduğumu biliyor olmam gerek. Olmadı olmadı. Bu ilk defa oluyor.
Gerçi 35. doğum günümde yaşça benden olgun bir dostum anlatmıştı buna benzer bir şeyler.
Onun anlattıklarını hatırlayabilsem çok iyi olurdu. Öyle lay lay lom dinlemiştim anlattıklarını.
Halbuki dinlesene, not alsana.
O da ne. Bir dakika. Biri konuşuyor. Hoş bir ses. Uzun zaman sonraki ilk kıpırtı bu ses. Ne dediği çok önemli.
Aynen şöyle diyor:
Sağ elini göz hizanın sağında ve yirmi santim ötende duran düğmeye doğru götür. Bu düğmeye basarsan bir süreliğine aydınlanacak dünyan.
Haydaaa…
Bu ne şimdi?… Kim bu konuşan?…
Kendisini tanıtması gerekmez mi? Neden bu durumda olduğumu izah etmesi gerekmez miydi? Ona güvenmem için biraz kendinden söz etseydi daha iyi olurdu aslında. Bu anımı aramayayım sonra.
Hem nereden belli orada bir düğme olduğu. Ya yoksa? Ya düğme olduğu halde çalışmıyorsa? Hayal kırıklığına dayanamam bunca karanlıktan sonra.
Düşündükçe aklıma başka şeyler de geliyor. Ben bu sesi hayal etmiş olabilir miyim. Bilinçaltımın bir oyunu olabilir mi? İyice saçmalamaya başladım ben. Yaramadı bana bu karanlık. Bir an önce çıkmalıyım bu karanlıktan.
Ne kaybederim elimi kaldırıp düğmeye doğru götürsem. Yoksa yok. Açmazsa açmasın. Ne olur?… Bundan kötü olmaz herhalde değil mi?
Küçük bir şok.
Düğme aynen verilen koordinatlarda hazır bekliyor. Ben bunları düşünürken gidivermiş elim oraya. Bir de basıversem düğmeye.
İçimden bir ses ”bas gitsin” diyor. İlk kısım doğru çıktı. Biraz olsun güven oluşmuş olmalı.
Çılgın kalabalık “bas bas bas bas ….” şeklinde tezahürat halinde gibi bir durum geldi gözümün önüne. Tabi gaza gelmişim basıvermişim düğmeye.
Kısa bir duraksamanın ardından aydınlandı dünyam. Oh be dünya varmış demenin en güzel provasını yaptım oracıkta. Tam reklamlık bir doğallıktı.
Unutma kısa bir süre. Neyse giderse düşmenin yerini biliyoruz nasıl olsa. Basarız yine, açarız değil mi?
Bir dakka, düğme falan yok orada. Nasıl yani? Bu fena işte. Buralarda bir yerlerde düğme falan olmalı. Bulur bulmaz elimi üzerine koyup beklerim bende.
Ne kadar bekleyeceğimi biliyor muyum? El bir düğmenin üstünde geçmez ki hayat. Bir yolu olmalı.
Şurda bir şeyler yazıyor sanırım. Çerçeveli bir tablette yaldızlı yaldızlı bir yazı. Başlık “Karanlıktan Çıkış” Sesli okuyorum;
Biliyorum kafan çok karıştı. Ama iç sesine gövendin ve kısa süreli de olsa aydınlığa ulaştın. (Bu arada o konuşan iç sesim miş. Ben anlamıştım zaten, çok içten ve sıcak geliyordu.)
İç sesin daima sana yardımcı olacaktır. Ama bu arada sen kendini geliştirmek, neden karanlığı düştüğünü ve bir daha düşmemek için neler yapman gerektiğini araştırıp bulacaksın. Bu bilgiler eğer istersen sana akacaktır. Böylece iç sesini daha iyi anlayacak, ona güvenmeyi öğreneceksin. Haydi yolun açık olsun.
Yine şoktayım. Ve heyecandan, coşkudan yerimde duramıyorum.
Karanlığa gömüldüğümde böylesine heyecan verici bir yolculuğa çıkabileceğimi hayal bile edememiştim. Ama şimdi yaşayacaklarımı düşündükçe…
İyi ki basmışım o düğmeye. İyi ki inanmışım iç sesime. İyi ki çıkmışım bireysel gelişim yolculuğuma.