Hemen her türlü ekmeğin üretiminde maya kullanılır. Ekmeği fırında pişirdiğimiz zaman, maya sporları havada sürekli hareket eder ve ekmeğin kabuğunda birikir. Bu sporlar ekmekle birlikte sindirim kanallarımıza gider ve burada harekete geçer.
Amerika’da yapılan bazı araştırmalar, ekmek yapımında kullanılan mayanın bedenimizdeki kanserli hücreleri harekete geçirdiğini göstermektedir. Mayalı ekmek yediğimiz zaman, sindirim kanallarımızı, maya ile bağırsaklarımızdaki mikroflora arasında geçen bir “savaş alanına” çeviririz. Mayalı ekmeği çocukluğumuzdan itibaren yemeye başladığımız için, sağlıklı bir bağırsak florası ender rastlanan bir durumdur.
Kabızlık, şişkinlik ve sindirim sistemi hastalıkları, çoğu zaman maya kullanılarak yapılan ekmek ve benzeri rafine un ürünlerinin çok fazla tüketilmesi üzerine ortaya çıkar.
Mayasız ekmek
(Maya kullanılmaksızın yalnızca buğday unu ve su kullanılarak yapılan ekmek)
Mayalı ekmek ilk kez on beş bin yıl evvel Mısır’da yapılmıştır ve olumsuz etkileri uzun zamandan beri bilinmektedir. Aslında pek çok toplum da mayalı ekmekten kaçınmıştır. Hatta bu âdetlerini dinsel zorunluluklar halinde korumuşlardır. Örneğin İncil’de şöyle yazar: “Mayalı hiçbir şey yemeyesiniz; nereye yerleşirseniz yerleşiniz, yalnızca mayasız ekmek yiyesiniz.” Bu çok akıllıca ve işe yarayan bir öğüttür. Kabarmış ekmek ve benzeri mayalı, unlu mamulleri yemekten vazgeçmek, bazı insanlar için çok rahatsız edici bir düşünce olabilir ancak eğer sağlığınıza değer veriyorsanız, bu adımı atmanız gerekir.
Rafine edilmemiş undan ve maya kullanılmaksızın yapılmış olan ekmek yemek sizin için çok daha yararlıdır.
Eğer mayalı ekmek yemeye devam edecekseniz, en azından tazeyken yemeyin. Bir iki gün sonra, maya etkinliğini kaybeder ve artık zarar vermez. Kızartarak, bisküvi haline getirerek vs. daha çekici kılabilirsiniz.