Nil Gün’ün Ekim 2017 Bebeğim ve Biz dergisinde yayınlanan “Bebek Dili: Beş Farklı Ağlama Türü” yazısını okumak için tıklayınız.

Nil Gün’ün bu yazısı Kasım 2017 Bebeğim ve Biz dergisinde yayınlanmıştır.

Bebeğinizle içgüdüsel bağ kurma süreci, anneliğin belki de en keyifli dönemidir. Bebeğinizi kucağınıza alıp onu hafifçe sallamak, gözlerinin içine bakarak onu okşamak ve onunla konuşmak, ona şarkı söylemek, ona masaj yapmak, yanağınızı yanağına değdirmek, onun mis kokusunu içinize çekmek… Siz ve eşiniz bebeğinizi sıkça kucakladıkça, onunla cilt teması yaptıkça bir süre sonra ikinizin dokunmalarını bile ayırt edebilecektir.

Doğar doğmaz annesinin çıplak karnına ya da göğsüne yatırılan her bebek, 10-50 dakika arasında annesinin meme ucunu bulmayı ve emmeyi başarıyor. Buna “meme tırmanışı” deniliyor. İnternette yer alan ve facebook sayfamda  paylaştığım çarpıcı bir videoda sadece on dakikada beslenme kaynağına erişen bir yeni doğanın gayretini, gücünü, hedefe kilitlenmişliğini izlemek müthiş. Videoda bebeğin annesinin memesini bulmasını ve iştahla emmeye başlamasını izlemek, insanın içinde derin şefkat duygusu ve doğanın işleyişine derin saygı uyandırıyor.

 Doğumun kendisi içgüdüsel bağ kurulmasını sağlamaz. İçgüdüsel bağ kurma oluşumu hayatın ilk saatinde başlar. Bunu ne kadar sık tekrar etsem az.  Memeli hayvanlar âleminde doğumdan hemen sonra ayrılan anne ve yavruları, kimi bir saat, kimi dört saat kimi birkaç gün boyunca ayrı kalırlarsa, annelerin artık yavrularını tanımadıkları ve onlara bakmadıklarını biliyor musunuz?  Annenin yavrusuyla ilgilenmemesi durumu sezaryenle doğurtulan hayvanlarda da gözlemleniyor.

Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF’e göre bebeğin doğar doğmaz ilk bir saat içinde anne memesiyle buluşması, bir ay altındaki bebek ölümlerini yüzde 22 azaltıyor. Hayatın ilk saatinde anneden uzaklaşmadan, hatta kordonu bile hemen kesilmeden, her saniyeyi annesinin koynunda, onun sıcak tenini hissederek geçirmesi çok önemli.  Anne ile yaşanan bu ilk ten teması, içgüdüsel anne- bebek bağının oluşması açısından da bir daha asla tekrara edilemeyecek olan en kritik saat. İlk saat, tartıyla, ölçmeyle, yıkanmayla ziyan edilemeyecek kadar önemli bir zaman dilimi! Acil bir müdahale gerekmiyorsa, anne ile bebeğinin ten tene değerek koklaşmasından daha önemli hiçbir şey yok.

Yeni doğanın gözünde, anne kendisinin uzantısıdır. Annesi ve kendisi tek bir varlık, tek bir ünitedir.  Bebeğin doğar doğmaz hemen anneden ayrılması bebeğin bir uzvunu koparmak gibidir. Bu çocukta  travma yaratır… ve bilinçaltına bastırılan travmaların ilklerinden biri olur.

Bu açıkça görülen gerçeklere rağmen, yeni doğanın bu fizyolojik ihtiyacı  pek kaale alınmıyor. Halen hastanelerde bu gerçeğe uygun davranılmaması, çocuğun ışık hızıyla anneden koparılıp bir takım gereksiz işlere öncelik verilmesi çok üzücü.

Kişi bebeklik döneminde yaşadığı rahatsızlık ve eksiklik oranında fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal gelişiminde rahatsızlık ve eksiklik duygusu yaşayacaktır.

Ama çoğu insan yetişkinliklerinde yaşadıkları bir çok sıkıntının bebeklik ve çocukluk dönemi travmalarından kaynaklandığının farkında bile değil.  Çünkü “aradan çoook zaman geçti, hatırlamıyorum bile” ya da “ne alaka” diye bakılıyor.

Travma kelimesi  Yunanca’da “yara” anlamına geliyor. Fiziksel yara, duygusal yara, zihinsel yara ya da ruhsal yara. Carl Jung, yaralı çocuklara “adapte olmuş çocuk” diyor. Dünya yetişkin bedenine sahip, yaralı çocuklarla yani adapte olmuş çocuk yetişkinlerle dolu. Duyguları çocuk, bedeni yetişkin adapte olmuş çocuklar.

Dünyada fiziksel, duygusal, zihinsel ya da ruhsal sağlıksızlığı yaşayan insanların  yüksek oranına baktığımızda …  neden savaşların, bunca öfkenin, kıskançlığın, ayrımcılığın olduğuna da şaşmamak gerekiyor.

Ebeveynlerin bebeklerinin özellikle hayatlarının  başlangıcında sürekli dokunulma ve şefkat ihtiyaçlarının önemini ve gelecekteki hayatlarına olan büyük etkisini  gerçekten anlamaları çok önemli.

Bu ilk saatlerin keyfini çıkarın. Çünkü bundan sonraki altı ay, kesintisiz istirahat edebileceğiniz en sakin ve en uzun zaman bu saatler olacaktır.

Sevgiyle hoşça olun.

Nil Gün

nilgun@kuraldisi.com

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/meme-tirmanisi/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/meme-tirmanisi/" data-text="Meme Tırmanışı" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/meme-tirmanisi/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This