Kahkaha tanrıların dilidir.
Budist atasözü
Tropik bir adada gün boyu kumsalda uzanıyorsun. Masmavi denizi seyrederek margaritanı yudumluyorsun ya da marangozluktan keyif aldığın için yeni bir masa inşa ediyorsun. Sence hangisi daha keyifli olurdu? Tropik adada margarita yudumlamak mı, hobilerinle uğraşmak mı? İlkinin çok cazip olduğu kesin.
Mihaily Çikszentmihalyi, yaratıcılık, bilinç akışı, mutluluk ve haz üzerine Chicago Üniversitesi’nde otuz yılı aşkın bir süredir araştırma yapan bir bilim insanı ve yazar. Haz konusunu araştırmak için “Deneyim Örnekleme Metodu” denilen yeni bir yol yarattı.
Mihaily, deneklerin her birine bir çağrı cihazıyla bir kitapçık verdi ve günlük yaşamlarını her zamanki gibi sürdürmelerini istedi. Deneklerin çağrı cihazları her gün sekiz kez değişik zamanda bipleyecekti. O anda denekler her ne yapıyorlarsa duracak ve kitapçıktaki sorulara yanıt vereceklerdi.
Her soru tıpatıp aynıydı. Şu anda ne yapıyorsun? Neredesin? Kiminlesin? Duygu rakamın ne?
Duygu notları “Mutluyum”dan “Çok üzgünüm”e kadar değişen birden yediye kadar rakamlardan oluşuyordu.
Otuz küsur yıl boyunca yüz binden fazla kişi üzerinde örneklemeler toplayan Çikszentmihalyi, gerçekten devasa bir kaynağa sahip oldu. Aldığı sonuçlara bakarak şu sorunun yanıtını merak etmeye başladı.
“İnsanlar keyifli anlar için kendi enerjilerini mi yoksa harici enerji kaynaklarını mı kullandıklarında daha mutlu oluyor?”
Bir başka deyişle, “Ben harici kaynak (para) veya elektrik enerjisi kullanmaya dayanan bir eğlence aracı olan sinemaya ya da yemeğe gittiğim de mi daha mutluyum, kendi çabamı gerektiren bahçe işleri, okumak, sohbet etmek ya da başka bir şey yapmak gibi işlerle uğraşırken mi daha mutluyum? Hangisi gerçek anlamda bana keyif veriyor? Kendi dışımdaki enerjiyi kullanan aktiviteler mi? Kendi enerjimi kullandığım aktiviteler mi?”
Tahmin et. Senin cevabın ne olurdu?
Bu soruya yanıt vermek için Çikszentmihalyi ve ekibi, deneklerin verdikleri yanıtları kategorilere ayırdı ve her deneyim için harcanan enerji miktarını tespit etti. Ekip, keyif aktiviteleri için harcanan maddi kaynak ünitelerini BTU üzerinden hesapladı. BTU (British Thermal Unit- İngiliz Isı Ünitesi), bir pound suyun ısısını bir Fahrenhayt derece yükseltmek için gereken enerji birimi anlamına geliyor.
Sonuçlar herkesi çok şaşırttı.
Kişinin keyif için harcadığı BTU azaldıkça, aldığı keyif artıyordu. Televizyon seyretmek, yemeğe gitmek, araba kullanmak, tekneyle gezmek gibi dış enerji (elektrik, yakıt, para) ve pahalı alet gerektiren keyif aktiviteleri, bir arkadaşla konuşmak, bir hobiyle uğraşmak, bir köpeği eğitmek, bahçe işleri gibi kendi enerjini kullanmayı gerektiren aktivitelerden daha az keyif veriyordu.
Bu sonuç, neyin keyif verdiği konusunda bilinen normlara ters düşüyor. Çünkü, “herkes bilir ki” bir deniz kıyısında kumların üstünde bütün gün uzanarak margarita içmek, atölyende kütüphane inşa etmekten daha keyiflidir. “Herkes bilir ki” sinemaya gitmek, evinde oturup kitap okumaktan daha keyiflidir, televizyonda maç seyretmek, egzersiz yapmaktan daha keyiflidir.
Oysa bu geniş çaplı araştırma sonucu bilinenin tersini söylüyor. Tabii ki, yüksek BTU aktiviteleri daha kolay ve çekicidir. Ama daha keyif verici değil.
Çağrı cihazı çaldığı anda denekler yaptıklarından ne kadar keyif aldıklarını değerlendirdiklerinde, gerçekten aydınlatıcı bir keşif yaptılar.
Gerçekten keyif ve doyum veren aktivitelerin çoğunun maliyeti ya çok düşük ya da yok.
Peki, bu senin için doğru mu? Test etmeye ne dersin?
Bugün maddi kaynak gerektiren aktivitelerle gününü geçir. Yarın bir arkadaşınla sohbet et, bir hobinle uğraş, kendi enerjini kullanmanı gerektiren şeyler yap. Aradaki farkı göreceksin. İkinci gün aktiviteleri çok heyecan verici olmayabilir ama günün sonunda kendini daha doyumlu hissedeceksin.
Kaliteli keyif yaşamak istiyorsan, televizyonu kapa ve kendi enerjini kullan. Yorgunluk duymak bir yana enerjinin arttığını hissedeceksin.
Bu araştırmanın sonuçları gerçekten iyi haber. Kendin için, cüzdanın için, sağlığın için, insanlık için.
İnsanlar kendi BTU’larını ne kadar çok kullanırlarsa, dünya o kadar iyi bir yere dönüşecektir.
Televizyon karşısında uzun süre oturduğumuzda neden miskinleşiyoruz? Bin bir hayalle gittiğimiz yan gelip yatma tatillerinden (en lüks ortamda bile olsak) neden beklediğimiz kadar keyif almıyoruz?
Üretken, verimli ve işe yarar aktiviteler içindeyken kendimizi niye daha değerli ve iyi hissediyoruz?
Dinlence ve eğlence zamanında kendi enerjini kullan. Gerçekten dinlenecek ve enerji dolu olacaksın. Bu tür faaliyetlerin yorgunluğu bile tatlı oluyor. Çünkü kendin için iyi bir şey yaptığını, zamanını üretken değerlendirdiğini biliyorsun.
Üretken ve keyifli yaşam anlarıyla hoşça ol.