Hayatıma birazcık yön verebilsem, biliyorum, daha verimli ve üretken biri olacağım. Birisi beni yönlendirmezse kendimi motive edemiyorum. Birisi neyi ne zaman yapacağımı söylerse hemen işe koyuluyorum. Ama yalnız başıma kaldığımda işleri ya erteliyor ya da yetersiz bir şekilde yapıyorum.
Düzene ihtiyaç duyduğunuzu söylüyorsunuz. Size neyi nasıl yapacağınız söylenirse herhangi bir görevi rahatlıkla yerine getirebiliyorsunuz. Aslında gerçekten istediğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz şey talimatlar değil talimatlarla gelen şeydir. Eğer neyi nasıl yapacağınızı söyleyecek birisi varsa, işi bitirdiğinizde sizi takdir edecek birisi de var demektir. Kendi başınıza yaptığınız bir işin sonunda başkalarının övgü ve takdirini duyamazsınız. Sizin için önemli olan işi bitirmekten çok, takdir edilmek.
Başkalarının talimatları olmadan nitelikli bir görevi kendi başınıza başlatıp, sürdürüp, sonlandırabileceğinize inanmıyorsunuz. Başarılı olmanız için başka birinin de işe dâhil olması gerekiyor. Kendi düşüncelerinize önem vermiyor ve başarılı olmak için başka birinin gözetimine ihtiyaç duyuyorsunuz.
Bir işin çatısını oluşturmak aynı zamanda kesinlik ve devamlılık duygusu da yaratır. Özgür iradeyle yapılan seçimler pişmanlık ve şaşkınlığa neden olabilir. Talimatlar ise düşünce ve hareketlerinize yön vererek seçme zorunluluğunuzu ortadan kaldırır. Dolayısıyla pişman olacak ya da endişelenecek bir şey söz konusu olmaz. Siz sadece size söylenenleri yaparsınız ve böylece başınız ağrımaz. Eğer işler yolunda gitmezse vazgeçebilir ya da en azından suçu ve sorumluluğu paylaşabilirsiniz.
Hayran olduğunuz birini kendinize model olarak alın ve bir gününüzü o kişi gibi geçirin. Hayran olduğunuz bir kahramanın efsanevi davranışları karşısında duyduğunuz coşkuyu gün boyu yapmanız gereken görev ve işlere yansıtın. Bu şekilde su yüzüne çıkan temeldeki arzunuz faaliyetlerinize yön verir. Örneğin kendinizi iz peşindeki bir şövalye olarak hayal edin. Hedefiniz açıktır, öyle değil mi? Ejderhayı bulup öldürmelisiniz. Canavarın inine giden yolda çeşitli mücadelelerle karşılaşacak ve bunların üstesinden geleceksiniz; mesela devlerin yaşadığı ormandan geçmeli, lav gölünü aşmalı ve dönüşü olmayan dağa tırmanmalısınız.
Talimatlarınız verildi bile işte! Şimdi bunu gerçek hayata, örneğin bir projeye uygulayın. Takım arkadaşlarınızla uzlaşma sağlamanız (devlerin ormanından geçiş), prototipinizi alfa ve beta testlerinden geçirmeniz (lav gölünü aşmak) ve bu şekilde devam etmeniz gerekiyor.
Eğer ejderhayı öldüren bir şövalye hayali size uymuyorsa, kanınızı kaynatacak herhangi bir kahraman hayal edin. Bir denizaltının kumandanı ya da dünyanın en cesur ajanı olduğunuzu hayal edebilirsiniz. Önceliklerinizi netleştirip büyük görevleri tamamlamak için küçük görevleri bitirmeye başlamanız gerektiğini fark ettiğinizde ihtiyaç duyduğunuz düzenli yapıya kavuşacaksınız.
Hedeflerinizi netleştirin. Hayatınızda daha fazla düzen istediğinizi söylediğinizde aslında hayatınızın daha anlamlı olmasını istediğini söylüyorsunuz. Bir şekilde yolunuzu kaybetmiş ve her ne yapıyorsanız bunun anlamlı bir şey olduğu; gerçekten çaba sarf etmeye değeceği duygusunu yitirmişsinizdir. Size rehberlik edecek bu duygu olmadan elbette yönünüzü bulamazsınız.
O halde hemen şimdi en önemli amaçlarınız hakkında düşünmek için kendinize zaman ayırın. Bu amaçlarınız neden bu kadar önemli? Hedefinize ulaşacak olursanız elinize ne geçecek? Sonuç sizi mutlu edecek mi? Eğer amaçlarınızın gerçekten de anlamlı olduğunu fark ederseniz kendinizi kutlayın ve bu farkındalığı, enerjinizi yeniden kazanmakta kullanın. Şayet amaçlarınızın size yeterince anlamlı gelmediğini fark ettiyseniz, aynı derecede önemli bir şey keşfetmişsiniz demektir. Size gerçekten istediklerinizi sunabilecek yeni hedef ya da hedefleri tespit edin. Gerçekten istediğiniz amaçlarla dağları yerinden oynatabilirsiniz. Amaçlarınızın ne kadar önemli olduğunu bildiğiniz için başkalarının onay ve takdirine ihtiyaç duymayacak ve hedeflerinize ulaşmak için elinizden geleni yapacaksınız.