Türkiye’de Kadın Hareketi Tarihinin Dünü Bugünü (5)

Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan kadın dernekleri de Türkiye’deki kadın hareketinin gelişip büyümesine öncülük eden kuruluşlar olmuştur. Bu dernekler, yardım ve destek, mesleki eğitim, kültürel gelişim, kadın haklarını savunma gibi çeşitli alanlarda faaliyet göstermişlerdir. Kurulduğu bilinen ilk kadın derneği Selanik’te 1898 yılında Emine Semiye’nin kurucusu olduğu “Şefkat-i Nisvan”dır. (Kadın Şefkati) Bu derneğin benzeri olarak daha sonra, İstanbul, Konya, Samsun ve Edirne gibi İmparatorluğun çeşitli şehirlerinde de dernekler açılarak kısaca Şefkat şeklinde adlandırılmıştır. Sonraları, semt pazarları gibi, şefkat pazarları da kurulmuş; bu pazarlarda kadınlar, el üretimi olan eşyalarını satarak kendi geçimlerini sağlamaya başlamışlardır. Ayrıca, şefkat pazarlarında varlıklı kadınların el işi ürünlerinin de yine kadınlara yardım amacıyla satıldığı görülür. Bunun yanında, haftanın veya ayın belirli günlerinde kermesler düzenleyerek bağış toplayan yardım dernekleri,zor durumda kalan kadınlar için sığınma evi işlevi de kazanmıştır.

Yardım dernekleri gibi mesleki eğitim derneklerinin de ilkinin yine Selanik’te açıldığı görülür. Son derece aktif bir dergi olan Selanik’te çıkan “Kadın” dergisinde bu derneklere çokça yer verilir. Bu derneklerde kadınlara biçki, dikiş gibi el sanatı eğitimlerinin yanında yabancı dil dersleri de verilmiştir. Örneğin, İstanbul’da bulunan “Bilgi Yurdu Işığı” dergisinin sahibi olan Ahmet Edib’in kadınlar için 1917’de “Bilgi Yurdu Müessesi” adıyla özel bir dershane açtığını, burada kadınlara yabancı dil dersleri, sanat dersleri verildiğini dönemin dergilerinden takip edebilmekteyiz.

Bunun gibi kadınların çalışma hayatına girmesi için yapılan görece sınırlı girişimlerin ardından gelen devlet politikaları da büyük önemi taşır. Özellikle, II. Meşrutiyet dönemi sonrasında, kadınların çalışma hayatına katılması git gide daha çok önemsenmeye başlandığından İttihat ve Terakki Partisi’nin (Birlik ve İlerleme Partisi) lideri Enver Paşa ve eşi Naciye Sultan’ın destekleriyle kurulan “Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyeti” 1916’dan 1923’e kadar faaliyet göstermiştir. Dönemin uzun süren savaşları nedeniyle, erkek nüfusun kaybı ve kalıcı sakatlıklar ülkede üretimin devam etmesinin önündeki en önemli engellerden biri olduğundan, kadının iş gücüne katılımın ciddiyeti anlaşılmış, kadınların özellikle tarım üretiminde son derece hayati roller üstlenmeleri sağlanmıştır. İttihat ve Terakki Partisi’nin yönetimine kadar kadınlar çalışma hayatında sadece öğretmenlik yaparken, 1914’te yaşanan uzun süreli kıtlıktan sonra, kadınlar aktif iş hayatına girmişlerdir. Kadınlar, bu derneğin teşvikiyle, özellikle yeni kurulan tekstil fabrikalarında işçi veya temizlik elemanı olarak çalışabilmişlerdir.

Ayrıca, bu dernek aracılığıyla kadınların askere de alındığı ve kadın işçi taburları oluşturulduğu  görülür. Bu taburlara girebilmek isteyen kadınlardan 18 – 40 yaş aralığında, sağlıklı ve Osmanlı vatandaşı olmaları şartları aranmaktadır. Birinci Ordu’da görevli Birinci Kadın İşçi Taburları için Enver Paşa’nın 1917’de yayınlattığı “Birinci Ordu-yu Humayun’a Mensub Kadın Birinci İşçi Taburu Hidemat-ı Dahiliye Talimatnamesi” adlı yönetmelikte bu taburda çalışan kadınların nefer aylıkları, kılık kıyafetleri dahi belirlenmiştir. (Örneğin, taburda görevli birinci sınıf katibe 600 ile 800 kuruş arasında maaş alabilmekteydi.) Harem – selam ilişkilerini korumak amacıyla bu taburdaki bütün görevlilerin kadınlardan oluşması amaçlanmış, kadınların onbaşı, çavuş, başçavuş gibi rütbeler alabilmelerinin önü açılmıştır.

Şekil 1: Birinci Kadın İşçi Taburundan bir görüntü

Diğer yandan, dönemin çalkantılı siyasi durumu nedeniyle, Kasım 1918’de Enver Paşa İstanbul’dan kaçmak zorunda kalınca, bu projenin ömrü kısa sürmüş ve Enver Paşa’nın ayrılışından birkaç ay sonra tabur lağvedilmiştir. Bunun yanında,Türk kadınlarını resmen Türk Ordusu’nun bir parçası yapma girişimi başarısızlıkla sonuçlandıktan yaklaşık 37 yıl sonra, 1955’te kadınlar Harp okullarına öğrenci olarak girme hakkını elde edebilmişlerdir.  Bugünse 2022 verilerine göre, yalnızca Jandarma ve Sahil Güvenlik hizmetlerinde çalışan kadın subay ve astsubay sayısı 2330’dur.

 

Şekil 2: Harp Okullarının ilk kadın öğrencileri

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/osmanli-imparatorlugunda-kadin-dernekleri/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/osmanli-imparatorlugunda-kadin-dernekleri/" data-text="Osmanlı İmparatorluğunda Kadın Dernekleri" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/osmanli-imparatorlugunda-kadin-dernekleri/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p>1985 yılında başladığım hayat yolculuğumda babamın öğretmen olması sebebiyle Anadolu’nun farklı şehir ve kasabalarında büyüdüm. Yüksek öğrenimimi önce Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı, ardından Macaristan Szeged Üniversitesi Altayistik bölümlerinde tamamladım. Bundan sonra, akademik hayata atılmaya karar vererek lisansüstü eğitimim için İstanbul’a taşındım. Yıldız Teknik Üniversitesi ile Berlin Özgür Üniversitesinde eğitimimi sürdürdüm. Daha sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi ve ardından da İstanbul Medeniyet Üniversitesinde akademisyen olarak görev yaptım. Akademik eğitimim yanında, 2013’te Kuraldışı Akademinin kılavuz kitapları ile başladığım bireysel gelişim serüvenim 2022’den itibaren ikinci akademim olan Kuraldışı çatısı altında devam ediyor.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This