Bütünsel sağlığın olmazsa olmazı hakikaten iyi çalışan bir bağırsak sistemi. Belki de tahmininizin çok ötesinde bir önemi var bunun. Öyle ki, “Ölüm bağırsakta başlar” diye bir söz var.

O yüzden hemen probiyotikler denen şu küçük harika yaratıklardan söz edelim. Bu mikroorganizmalar sindirim yoluyla alındığında bağırsaklarınızdaki mikroflorayı yeniden dolduruyorlar. Bunun da, özellikle sindirim sisteminizin sağlığına azımsanmayacak katkıları oluyor. 
 
Farklı kültürlerin, sağlıklı bağırsakların önemini modern zamanlardan çok önce keşfetmiş olduklarını biliyoruz. Eskiden insanlar, hem gıda koruyucusu hem de bağırsak desteği olarak yoğurt ve lahana turşusu* gibi fermente gıdalar kullanırlarmış.

Fermente gıdalar hemen her geleneksel kültürde görülüyor. Romalılar zamanında da yenen bir yiyecek sauerkraut. Hindistan’da hâlâ âdettendir akşam yemeğinden önce bir bardak ayran içerler. Yemekten sonra da küçük bir bardak kefir içerler. Bu gelenekler ekşimiş sütü bedene probiyotik teslimat sistemi olarak kullanma ilkesine dayanıyor. Bulgarlar örneğin uzun ömürlü olmalarıyla tanınan bir halk ve yüksek miktarda fermente süt ile kefir tükettikleri biliniyor.

Asya kültürlerinde, salamura lahana, şalgam, patlıcan, salatalık, soğan, kabak ve havuç turşusu oldum olası sevilerek yenir. 
 
Ya siz?

Besin değeri düşük gıdalarla beslenme alışkanlığı, stres ve her türlü çevre kirliliği sağlıklı bir sindirim sistemiyle güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olma şansımızı fena halde azaltıyor. İşlenmiş gıdalar bağırsak sağlığını desteklemek için gereken bakteri dengesini de bozuyor. Dahası, günümüzde pek çok gıda ürünü işlenme sırasında ya pastörize ediliyor ya da sterilize ediliyor bu da ihtiyacımız olan bakterilerin yok edildiği anlamına geliyor.   
 
Bilim, bakterilerin doğasını ve mide bağırsak florasıyla bağışıklık sistemi üzerindeki önemli etkilerini giderek daha iyi anlıyor. Bu sayede de probiyotik kullanımı hiç olmadığı kadar geniş çapta kabul görür hale geldi. Probiyotik bilimi artık hem doktorların hem de tüketicilerin ilgi alanında.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ:

  1. Bağışıklık sisteminizin yüzde sekseni mide bağırsak sahasında bulunur.
  2. İçimizde 500 farklı bakteri türü yaşar.
  3. İçimizde yaklaşık bir trilyon –bütün vücudumuzdaki hücre sayısının on katından daha fazla- bakteri vardır.
  4. Bu bakterilerin ağırlığı yaklaşık bir, bir buçuk kilogram gelir.
  5. Bunlardan bazıları “iyi” bakterilerdir. Bazılarınınsa bir faydası yoktur. İdeal dengesi şöyle olmalıdır: % 85 “iyi” % 15 “diğerleri”
  6. Bu “iyi” bakteri ve “diğerleri” oranı sağlık durumunuzu belirleyen en kritik etkenlerden biridir. 

Şu lafı yabana atmayın: “Ölüm bağırsakta başlar!”

Tabii ne yaptığınızın farkındaysanız hayat da bağırsak da başlar!
* Burada bahsedilen lahana turşusu Almanların “sauerkraut” dedikleri ekşi lahanadan yapılan geleneksel turşu. Gıdacılar.net’ten alınma bir tarif size:

Sauerkraut üretiminde tam olgunlaşmış sıkı kelle bağlayan ve ince yapraklı lahanalar kullanılır. Lahanaların sap kısmı çıkarılıp dış yaprakları ayrılır. Sap kısmı elle veya sap oyma makineleri ile çıkarılan lahanalar daha sonra ince şeritler halinde bir iki milim eninde kesilir. Kesilmiş lahana şeritleri fermantasyon kabına tabakalar halinde yerleştirilir. Her tabaka arasında homojen bir dağılım sağlanacak şekilde tuz serpilir. Kullanılacak tuz lahana ağırlığının % iki buçuğu kadar olmalıdır. Sauerkraut yapımında salamura kullanılmaz. Salamura lahananın kendi öz suyu ve tuzdan oluşur. Lahanalar ve tuz yerleştirilirken her tabaka iyice sıkıştırılarak, kıyımlar arasında hava kalmaması sağlanır. En son lahana kıyımı tabakasının üzerine sağlam ve deliksiz bir plastik örtü konularak, örtünün üzerine yaklaşık otuz beş santim yüksekliğinde su doldurulur. Böylece hem lahana kıyımları bastırılmış, hem de turşunun hava ile teması önlenmiş olur. Lahanalarda bulunan doğal mikroorganizma ile fermantasyon başlar. Uygun sıcaklık 20 °C olmalıdır. Fermantasyon üç dört hafta sürer ve % bir buçuk kadar laktik asit oluşur.

Share This