David Lieberman
Anında Analiz
Geç kalmaktan korktuğum için randevularıma çok erken gidiyorum. Trafik sıkışıp da birkaç dakika gecikmem söz konusu olduğunda endişeleniyorum. Birini beş dakika bekletmektense yirmi dakika beklemeyi tercih ediyorum. Eğer vaktinde gitmezsem önemli bir şeyleri kaçırmaktan korkuyorum.
Erken gitme zorunluluğu hissetmenin duruma göre farklı nedenleri vardır. Eğer gideceğiniz yer bir toplantı ya da seminer ise, önemli bir şey kaçırmaktan korkmakta haklı olabilirsiniz. Olayların siz olmadan başlamasından korkarsınız. Tedbirli olmak ve başkalarına bağımlı olmamak için gereken her türlü bilgiye sahip olmak istersiniz.
İnsanlardan çekindiğiniz için erken gitmek istiyorsanız, o zaman bunun farklı bir sebebi vardır. Kendinize ve başkalarına kimsenin zamanını boşa harcamak istemediğinizi söylemenize rağmen, randevulara daima vaktinde ya da erken gitme zorunda hissetmek sadece bir nezaket meselesi olmanın ötesindedir. Bu durumda söz konusu olan genellikle bir aşağılık duygusudur. Değerli olmadığınızı hisseder ve başkalarını rahatsız etmekten korkarsınız. İnsanları bekletmek istemezsiniz çünkü onların zamanının sizinkinden daha değerli olduğunu düşünürsünüz. Bu aşağılık duygusu nedeniyle insanları kızdırmak ya da üzmek istemezsiniz. İnsanları kızdırmayı istememek yeterince kötü değilmiş gibi bir de onlar tarafından takdir edilmek ister ve olumsuz eleştirilerine tahammül edemezsiniz. Eğer davranışlarınız yüzünden cezalandırılıyorsanız, insanları kızdırmak kendi değerinizi sorgulamanıza neden olur.
Bir yere aceleyle yetişmeye çalışmak sizi endişelendirir. Bu endişelere bir de adrenalinin yükselmesi eklenir. Bu tür duyguların genellikle, adrenalin artışı gibi fiziksel etkileri de olur. Bu, endişelerinizin daha da artmasına neden olur ve tedirginliğiniz artar.
Kendi zamanınızın en az başkalarınınki kadar değerli olduğunu düşünün. Randevu saatinden çok önce randevu yerinde olma baskısı şayet başkalarının zamanının değerli olduğuna dair aşırı bir farkındalıktan kaynaklanıyorsa ve kendi zamanınızın da değerli olduğunun bilincinde değilseniz bu alıştırma çok faydalı olacaktır. Mümkün olduğunca tarafsız davranarak, getirdiği yararları göz önüne alarak, zamanınızın ne kadar değerli olduğunu takdir edin. Bu övgüyü bir tablo, grafik ya da basit bir listeyle ifade edin. Herhangi bir günde yaptığınız her şeyi olumlu sonuçlarıyla kaydedin. Maddi olanların yanı sıra manevi kazançlarınızı da yazın.
Örneğin, hafta sonu akşamları çocuğunuzun ödevini yapmasına yardım etmeye yarım saatinizi ayırırsanız, psikolojik faydaları olan değerli bir yatırım yapmış olursunuz. Spor salonunda haftada üç kez bir saat geçirecek olursanız bu, fiziksel ve ruhsal sağlığınız adına harcanmış iyi bir zamandır. Şayet işyerinizde eşyalarınızı düzenlemeye ve günlük planlarınızı kaydetmeye yirmi dakikanızı ayırıyorsanız, böyle yaptığınız için işinize daha iyi odaklandığınızı ve daha verimli olduğunuzu düşünerek kendinizi onurlandırın; bu, harcadığınız mesai saatlerine dolaylı bir katkı olacaktır. Öte yandan, şayet bu alıştırmayı yaparken her zamanki gibi kendinizi bu faaliyetlere bir saatten fazla zaman harcarken bulursanız, bunu usulüne uygun davranmanız için yapılmış değerli bir uyarı olarak kabul edin. Asıl mesele şu ki, ilk adımı atana kadar gerçek durumun ne olduğunu bilemezsiniz.
Bu alıştırmayı yaparken ilgili faaliyetlerin yanına gereken işaretleri (örneğin, para birimi) koyabilir ya da “yarım saatlik dinlenme” gibi genel yararları yazabilirsiniz. Önemli olan, olumlu sonuç veren her şeyi yazmanızdır. Bunu yaptığınızda, düşündüğünüzden çok daha fazla sayıda olumlu iş yaptığınızı fark edeceksiniz.
Yardım istemekten çekinmeyin ve yardım geldiğinde kabul edin. Bir seminer ya da bir toplantıya zamanında gitmek takdir edilecek bir davranıştır; doğal olarak önemli ayrıntıları kaçırmak istemezsiniz. Ancak bir toplantıya, başlama saatinden çok önce giderseniz kontrolünüzü kaybedersiniz; kendi güvensizliklerinizin kurbanı olmuşsunuzdur. Daha sonra birilerinden yardım isteme riskini göze almaktansa, komik denecek kadar erken bir saatte toplantı yerinde olmak size daha kolay geliyorsa, bu durumda bir şeyler talep ederken daha rahat olmayı öğrenmeniz gerekiyor demektir.
İyi tanımadığınız fakat bir kitap ya da bir kaset ödünç almak veya işyerindeki birine hediye seçmek gibi bir konuda yardım isteyebileceğiniz birini bulun (gerekirse bunu neden yaptığınızı açıklayın). Küçük iyilikler istemeye başlayın ve isteğiniz yerine getirilirse bunu kabul edin. Ancak unutmayın ki, amaç bir zorunluluklar kısırdöngüsü yaratmak değil, insanlardan yardım almaya çalışmaktır. Size yapılan her iyiliğe karşılık vermek ya da size iyilik yapan kişi için yaptığından daha büyük bir şey yapmak zorunda olduğunuz düşüncesinden kaçının.
Aynı zamanda, iletişim kurarken de mümkün olduğunca açık olun. Eğer karşınızdaki kişiye yapmakta olduğunuz şeyi neden yaptığınızı ve bunun bir süre devam edeceğini anlattıysanız, onun ne tür yardım taleplerini karşılamaktan hoşlandığını öğrenin. Olabildiğince ayrıntılı talepleri mi karşılamaktan hoşlanıyor, yoksa daha genel talepleri mi? Doğrudan mı, yoksa dolaylı yoldan mı söylenmesini istiyor? Ne istediğini öğrendikten sonra, karşınızdaki kişiden tam anlattığı şekilde bir ricada bulunun.
Şu abartılı “erken öten horoz” olma eğiliminize katkıda bulunan bir travma yaşayıp yaşamadığınızı öğrenmek için geçmişinizi gözden geçirin. Siz ya da ailenizden biri geç kaldığı için trajik bir olay meydana geldi mi? Çocukluğunuzda, bir yere geç gitmektense hiç gitmemenin daha iyi olacağı mesajını aldınız mı?
Böyle bir olay olduysa, üzerinizdeki etkilerini ortadan kaldırmak için bu olayı baştan sona analiz edin. Belki de tanıdığınız biri bir yere geç kaldığı için korkunç bir olay meydana gelmiştir.
Bir dahaki sefere, bir toplantı ya da randevuya yetişmek için acele ettiğinizde, durun ve kendinize şunu sorun: “Eğer tam vaktinde yetişir, hatta biraz geç kalırsam en kötü ne olabilir?” Kendinize dünyanın sizin zaman cetvelinize göre dönmediğini hatırlatın. Bunun yanı sıra, acele etmenin olumsuz sonuçlarını düşünün. Hızlı gittiğiniz için ceza ödeyebilir ya da kaza yapabilirsiniz.
Randevunuza bilerek birkaç dakika geç kalın. Tabii ki bunu bir düğün, ulusal televizyonlarda yayınlanacak bir program ya da Ortadoğu Barışı İmza Töreni için önermiyorum. Bunun yerine, geç kalmanın sonucunun sadece size zarar vereceği bir olay düşünün. Bir süre geç kalma duygusunu yaşayın ve bunun sizi öldürmediğini fark edin. Uygun bir zamanda, örneğin ara verildiğinde bir yabancıya dönüp ilk beş on dakikada neler olduğunu sorun ya da notlarını görmek için izin isteyin. Pek çok insan isteğinizi yerine getirmekten mutlu olacaktır. Sorduğunuz kişi cevap vermeyecek olursa, cevap verecek birini bulana kadar sormaya devam edin.
Randevu yerine çok erken varırsanız kalan zamanı iyi değerlendirin. Sıradan bir günde yapmaya vakit bulamayacağınız pek çok şey yapabilirsiniz. Dünya, daha başarılı işler çıkarmamızı sağlayan harika icatlarla dolu; kitaplar, dergiler, ses kayıt cihazları, elektronik ajandalar, teypler, dizüstü bilgisayarlar, kataloglar… Zamanınızın değerli olduğunu kendinize hatırlatmalısınız. Randevu yerine erken varıp da hiçbir şey yapmamak buna yardımcı olmaz. Ne zaman boş vaktiniz olursa, zamanınızı verimli kullanın.