Yıllar önce, Amerika’da bir reklam ajansında metin yazarı olarak işe başlamıştım. Daha işe başladığımın ilk günü çok önemli bir müşteriyle yapılan toplantıya kattılar beni. Hem işte yeni olmak, hem böylesine önemli bir toplantıya katılmak bende gerginlik yaratmıştı.
Masanın etrafına toplanmış insanlardan hiçbirini tanımıyordum.
Yaratıcılığım konusunda kendime güveniyordum. Ama müşterinin beklentileri konusunda hiçbir fikre sahip değildim.
Bu nedenle toplantı boyunca susmaya karar verdim. Konuşulanları dikkatle dinledim. Sürekli notlar aldım. Yüzümden tebessümü eksik etmedim. Grupla uyum sağlamak için bildiğim tüm NLP (Neuro Lingustic Programming) tekniklerini uyguladım.
Dışarıdan bakan bir göz, benim grubun eski bir üyesi olduğumu düşünebilirdi. Uyum ve esneklik iletişimin temel yasasıdır ve NLP de öğretilen ilk şeydir.
Toplantı 5 saat kadar sürdü. Toplantının sonunda kim olduğunu daha sonra öğrendiğim reklam şirketinin CEO’su Mr. Hern yanıma geldi.
“Çok iyiydin Nil” diyerek sırtıma vurdu.
“Teşekkür ederim” dedim, “Ama söze pek karıştığımı hatırlamıyorum.”
“Evet, hiçbir şey söylemedin” dedi. “Bu yüzden iyiydin diyorum ya. Toplantıda herkes senin işteki ilk günün olduğunu biliyordu. Merakla senin ne kadar gaf yapacağını, ne kadar kendini göstermeye çalışacağını bekliyorlardı. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan o kadar çok insan var ki.”
Elimi iki elinin arasına alarak sözlerine devam etti. “Sen onlara bu zevki yaşatmadın. Sessiz kaldın, sürekli notlar aldın ve dikkatle dinledin. Bir başka toplantıda söyleyeceğin bir şeyler olduğunda herkesin seni dikkatle dinleyeceğine emin ol.”
“Bazen konuşmak değil, susmak daha etkilidir. Bunu hep hatırlayın!”
Aslında beni tanıyanlar ne kadar konuşkan olduğumu bilir. Ama Mr. Hern’in bu önerisini daima hatırlarım. İyi bildiğimiz konularda fikrimizi söylemek kadar, yeterince bilgili olmadığımız konularda dinlemeyi bilmek de çok önemli.
Gün boyu konuşan biz olursak yeni bir şey öğrenemeyiz. Ama başkalarını dinlemek, hem bakış açımızı genişletir hem sürekli yeni şeyler öğrenme imkânı buluruz.
Dinlemeyi bilmek bir sanattır. Ne çok insan dinlemek yerine, sıranın kendisine geldiğinde ne söyleyeceğinin provasını yapıyor kafasında. Ne çok insan başkalarının sözünü keserek saygısızca davranıyor. Televizyonlardaki açık oturum tipi programlarda, mecliste, evde, iş toplantılarında birbirinin sözünü kesen kesene. Dünya yetişkin çocuklarla dolu.
Çoğumuz anlaşılmadığımızdan şikâyet ediyoruz. Biz bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlayış kazanmak için geldik. Gelişkinliğin, yetişkin birey olmanın ölçülerinden biri de aktif dinlemeyi bilmektir. Sorular sorarak konuşanın söylediklerini doğru anlamaya çalışmaktır.. Zihin her söyleneni yorumlar. Mesajdaki boşlukları kendine göre doldurur. Yanlış anlaşılmalar işte bu boşlukları herkesin kendine göre doldurmasından kaynaklanır.
NLP’de buna “Meta Model İhlali” deniyor. Meta Modelleri bilirsek, doğru soruları sorarak karşımızdaki kişiyi doğru anlayabilir, yanlış anlaşılmalardan kaynaklanan iletişim kazalarını asgariye indiririz. Şirket çalışanları, politikacılar, öğretmenler, hangi meslekte olursa olsun, insan NLP öğrenirse, hayat çok daha keyifli hale gelir. Keşke tüm okullarda NLP ders olarak öğretilse.
Daha sonra çalıştığım reklam şirketine NLP eğitimi vermekten de çok keyif almıştım.
Dinlemeyi de konuşmayı da bilen insanla sohbetin tadına doyulmuyor. Sohbetiniz doyulmaz olsun.
Sevgiyle hoşça olun.
*Arşivden