Rumeli ve Anadolu’daki İlk Kadın Dergileri

Dünya tarihinde sistematik feminist hareketlerin başlangıcı, kadınların taleplerinin resmî bir bildirisi olan “Seneca Falls Konvansiyonu”nun yayını olarak kabul edilir. Bu bildiri, 19-20 Temmuz 1848 tarihlerinde ABD’nin New York şehrinde ilan edilmiştir. Bu konvansiyonun ilanından yaklaşık 20 yıl sonra, 1869’da Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki İstanbul’da ilk kadın dergisi olan “Terakki-i Muhadderat” (İffetli Kadınların İlerlemesi) ilk sayısını yayınlar.

Kadınlara yönelik bu ilk Türkçe yayın, bir gazete ekidir. Basılı yayın olarak gazete, Osmanlı Devleti’ne Avrupa’dan yaklaşık 200 yıl sonra gelmiştir. İlk gazete Takvim-i Vekayi 1831’de basılır; ardından, 1860’da Tercümân-ı Ahvâl, 1862’de Tasvir-i Efkâr ve 1868’de Terakki gazeteleri gelir. Terakki gazetesinin editörü Ali Raşid Bey, yayın hayatının ikinci yılında gazetesine, haftalık gazete eki ilave ederek Osmanlıdaki ilk kadın dergisi, Terakki-i Muhadderat’ın yayınlanmasını sağlar. Derginin adından da tahmin edilebileceği gibi, derginin içeriği kadınlık bilincini geliştirme veya kadın haklarını ifade etme gibi bir kaygı taşımaz. Genel olarak, kadınların sosyal rollerini belirlemek ve onları ataerkil toplumun isteklerine göre eğitmek amaçlı bir yayındır. Derginin ilk sayısının giriş bölümünde şu ifadeler yer alır:

“Kadınlara özel olmak üzere, evlilik hukuku ve gerekli görgü kurallarına dair faydalı ve özlü makaleler, eğitici ve hatırlatıcı öğütler içeren (ve) hikâyeler içeren başka bir nüshanın yayınlanmasını üstlenmiştir.”

Gazetenin editörü Ali Raşit Bey, aynı zamanda derginin tek yazarıdır. Kadınların sesi ise yalnızca, kadınların dergiye gönderdiği ve Ali Raşit Bey’in yayınlanmasında sakınca görmediği mektuplarda duyulabilir.

Daha sonra, Sultan Abdülaziz döneminin önemli günlük gazetelerinden Vakit gazetesi 1875’ten itibaren yine haftalık ek olarak “Vakit yahud Mürebbi-i Muhadderât”ı (Vakit yahut Namuslu Kadınların Eğitimi) çıkarmaya başlar. Bu gazete ekinin başyazarı Meşşata Hanım, özellikle kadınların eğitim almaları gerekliliğini vurgulayan yazılar üzerine eğilir. Osmanlı Döneminin yine gazete eki şeklindeki üçüncü dergisi “Ayine” ise yine benzer içeriklerle 1875 yılında bu kez İstanbul yerine Selanik’te çıkar.

Bu son derece kısıtlı da olsa en azından kadınlar için yapılan ilk yayınların ardından, müstakil ve nispeten daha bağımsız bir dergi olan Şükûfezâr “Çiçek bahçesi” adlı kadın dergisi 1884’te yayın hayatına başlar. Şükûfezâr dergisinin yayıncıları kadın olmasına rağmen, içeriği yine ahlak ve edep konuları üzerinde yoğunlaşır. Zaten derginin kapak sayfasındaki Şeyh Vasfi tarafından yazılmış aşağıdaki dörtlük, derginin kapsamı hakkında açık bir ipucu sunar: 

Ey talibe-i safa-yı mana              “Ey saf mananın öğrencisi
İman ile bak şükûfezara              Şükûfezâr’a (Çiçek bahçesine) inançla bak!
Ezhar-ı edeb şemimi solmaz       Edep çiçeklerinin kokusu hiç solmaz;
Tercih eder ehl-i dil bahar           Gönül ehli, edebi bahara tercih eder”

Resim 1. Şükûfezâr dergisinin kapak sayfası:

Tanzimat Dönemi’nin ilk modernleşme hareketlerinin getirdiği bu ilk dergilere benzer içerikte farklı birkaç yayın daha saymak mümkündür. Ancak İmparatorlukta asıl özgürlükçü hareketler, belki de bu topraklarda görülen en hür zamanların yaşandığı, II. Meşrutiyet Dönemi’nin sonrasında gelir. Nisan 1913’te, İstanbul’da İnas Darülfünunu ve Kadınlar Dünyasıdergisi ilk sayısını oldukça talepkâr ve güçlü makalelerle yayınlar. Birçok kadın dergisinin arasında “Kadınlar Dünyası”, Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti “Osmanlı Kadın Haklarını Savunma Derneği”nin yayın organı olarak radikal söylemi ile özellikle dikkat çeker. Örneğin, kadınların çalışma hayatındaki hakları için söylenen aşağıdaki sözler oldukça keskindir:

“Kadınlık hayat-i mesaide [iş hayatında], hayat-i mesainin her şubesinde görünmeye başlayınca, mağsub [gasbedilmis] haklarını istirdad [geri almak] yolunda biraz da sesini çıkarıp muhakkak davasını tedricî [yavaş yavaş] olsa da kazanacağı ilamını [belirtisini] gösterince, bir kısım erkekler telaşa düştüler; ekmeklerinin, maaşlarının kısmen olsa da ellerinden gideceğini, kadınlara intikal edeceğini zannetmeğe başladılar. Bu telaş, bu çırpınma acaba zayıf iradeden değil midir? Şahsi teşebbüse güvenememezlikten değil midir?”

1910’lu yılların başında dile getirilmiş bu sözler, işsizlik rakamları her açıklandığında çalışan kadınları suçlayan birilerinin varlığının aslında çok da yeni olmadığını; yüzyıllardır kadınların bütün bu söylemlere rağmen hakları için ısrarla ve inançla mücadele vermek zorunda kaldıklarını bir kez daha göstermektedir.

Betül Özbay

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/turkiyede-kadin-hareketi-tarihinin-dunu-bugunu-3/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/turkiyede-kadin-hareketi-tarihinin-dunu-bugunu-3/" data-text="Türkiye’de Kadın Hareketi Tarihinin Dünü Bugünü (3)" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/turkiyede-kadin-hareketi-tarihinin-dunu-bugunu-3/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p>1985 yılında başladığım hayat yolculuğumda babamın öğretmen olması sebebiyle Anadolu’nun farklı şehir ve kasabalarında büyüdüm. Yüksek öğrenimimi önce Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı, ardından Macaristan Szeged Üniversitesi Altayistik bölümlerinde tamamladım. Bundan sonra, akademik hayata atılmaya karar vererek lisansüstü eğitimim için İstanbul’a taşındım. Yıldız Teknik Üniversitesi ile Berlin Özgür Üniversitesinde eğitimimi sürdürdüm. Daha sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi ve ardından da İstanbul Medeniyet Üniversitesinde akademisyen olarak görev yaptım. Akademik eğitimim yanında, 2013’te Kuraldışı Akademinin kılavuz kitapları ile başladığım bireysel gelişim serüvenim 2022’den itibaren ikinci akademim olan Kuraldışı çatısı altında devam ediyor.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This