Yakından tanıdığım biri, sağlıklı bir insanken, bir gün aniden beyin kanaması geçirdi ve sol tarafı felç oldu!
İnsan hayatında olmazsa olmaz bir şey yok sanırım. Hiçbirşey sürekli değil. Yaşam direksiyonumuz zaman içinde mutlaka sağa veya sola kırılabiliyor, ya da tamamen geriye dönebiliyor. Bunun farkında olup, ona göre direnç mekanizması geliştirmemiz çok önemli.
Ve maalesef, bahsettiğim mekanizmayı hasta iken veya bir şeyleri kaybetmişliğin verdiği panik içerisinde oluşturmamız o kadar zor ki. Asıl sağlıklı ve rahatken bunu başarmalı ve “ne olur, ne olmaz” türden, kendimize yatırımlar yapmalıyız. Yoksa hakikatten başımızı taşlara vururuz.
Neler yapabiliriz, nasıl yatırımlar bunlar?
Herşeyden önce mutlu bir birey olabilmek için çaba sarfetmeli. Kendisiyle dalga geçebilecek kadar hayatla barışık, her fırsatta gülmeyi bilen, neşeli insanlar hayatta daha sağlam durabiliyor. Olayların pozitif yönlerini bulup, çıkarmak, işte bu insanların harcı. Hasta bir insanın sürekli “ben öleceğim” deyip, dövünmesi kime, ne fayda sağlar? Hem kendisine, hem de yakınındakilere eziyetten başka nedir ki bu? “Ben öleceğim” diyen bir insan, aslında yaşamak için bir neden bulamayan, daha doğrusu yaşaması için varolan bir sürü nedeni görmeyi başaramayan insandır bana göre.
Evet, bu nedenleri görmek bazen çok zordur ama bu gibi durumlarda sorulacak soru şu; hangisinin bana yararı var? Öleceğim deyip, ona inanıp, beynimizi o yönde programlayıp, yaşarken ölmek mi, yoksa yaşayacağım deyip, ruhen de bedenen de tam kadro yaşamak mı? İnsan nasıl ilkini seçer ve bu felsefeye inanır? Bunun nasıl bir fayda getireceğini düşünebilir, ya da ölme fikrinden hoşlanabilir?
Sağlıklı zamanlarımızda hayata yatırım yapıp, ihtiyaç halinde o yatırımları kullanalım. Yoksa, bu hayattan bir şey anlamayız, hasbelkader onu anlasak da zaten yanlış anlarız.
Yunanlı şair Theokritos şöyle demiş; “Yaşayanlar için umut her zaman vardır. Umutsuzluk, ölüler içindir.”
Fiilen yaşıyorsak, gereğini de yerine getirmek zorundayız. Gereği ise, hem fiilen, hem ruhen yaşayan biri haline gelmek. Bunu, kendimiz için sadece biz başarabiliriz, başkası değil…