Bazen okuduğunuz iki kelime tüm yalınlığıyla sizi, size söyleyiveriyor. Bu kadar etkili olmasının nedeni basit ve bir çocuğun ağzından dökülüvermiş olmasında saklı galiba.
Kızımla tabu oynamaya başladık bir süre önce. Oyunu bilmeyenler için çok kısa açıklayayım; oyun kartlarında çeşitli kategorilerde kelimeler yazılı; seçtiğiniz karttaki kelimeyi karşıdaki oyuncuya konuşarak anlatmaya çalışıyorsunuz. Ama anlatırken kartta yazılı olan kullanılması yasak kelimeleri kullanmamanız gerekiyor. Mesela, kelime “okul” ise yasak kelimeleri “öğrenci” ya da “öğretmen” gibi okul deyince akla ilk gelen kelimeler oluyor. Bu da sizi daha yaratıcı yapıyor.
Bu çok eğlenceli oyunu kızımla oynarken onun dünyaya bakışını, nelerin onda iz bıraktığını ya da nasıl iz bıraktığını da keşfetme fırsatı bulmaya başladım. Gözleri büyüyerek bana bir kelimeyi anlatırken “Anne hani İstanbul’da otelde vardı” deyişinde unutamadığı o anı nasıl belleğine kazıdığını görebiliyordum. “Güvenlik görevlisinin küçüğü”nün onun algısı ile “bekçi” olduğunu da bu oyunla fark ettim.
Kızım bu oyunu öyle sevdi ki kendi tabu oyun kartlarını yapmaya karar verdi. Bir gece kâğıda tek tek kartları çizdi; içine kelimeleri ve yasak kelimeleri yazdı; kesti, hazır etti. Bu esnada bense çok yorgun bir şekilde koltukta uzanmakta olduğumdan ona eşlik edememiştim.
Sabah heyecanla hazırladığı kartlarla gelip, “Hadi oynayalım, Anne” dedi. Oynamaya başladık. Teker teker sormaya koyuldu; kâh gidip koltuğu gösteriyor, kâh bir diziden bir karakterden ipucu veriyordu. Epey eğlenip kartları tükettikten sonra “Anne” dedi, “kartların bir kısmını kesemedim, kesince onlarla da oynayalım. Hem biliyor musun seni de sordum kartların birinde.”
Meraklanmıştım. Aldım diğer kartları ve teker teker okumaya başladım. Her biri gülümsetiyordu beni;
- Kelime: çocuklar duymasın (yasak kelime: meltem, haluk)
- Kelime: etek (yasak kelime: kıvrık, uzun)
- Kelime: kuzey, güney (yasak kelime: kavga, kanal d)
- …..
Ve “Esra”yı okudum sonra. Yasak kelimeler “iyi” ve “yorgun” idi. Hüzünle gülümsedim bu kez.
O hafta ona ne çok “Yorgunum” dediğimi hatırladım. Zaten içimi sıkan bir duygunun dışavurumu bir oyun kartının içinden bana sesleniyordu. Hem de en sevdiğimin ağzından.
“Bu bir fırsat, bir başlangıç olsun. Hem onun hem kendi gözündeki bu algıyı değiştirebilirsin” dedim kendime.
Bu olay, hayatımdaki dengeyi tekrar sağlamam ve önceliklerimi hatırlamam için sevimli bir uyarı olmuştu.
Bir sonraki tabu kartımın yasak kelimelerini seçtim sonra: “iyi” ve “enerjik.”