Prof. Dr. Mikhail Tombak
Ölümcül Radyasyon
Elektromanyetik radyasyon sağlığımız açısından gerçek bir felaket olmuştur. Elektromanyetik radyasyon kaynakları her yerdedir. Peki, kendimizi zararlı ışınlardan korumanın bir yolu var mı? Eğer belli kuralları bilir ve bunlara uyarsak elbette var!
Elektromanyetik radyasyon neden zararlıdır?
Bu sorun egemen bilim anlayışı tarafından uzun süre görmezden gelindi. Çünkü tartışmalı bir gerçeğin kabul edilmesini öngörüyor: İnsan vücudunun iki biyo-kutbu olduğunu!
Artık kesin olarak belirlenmiştir ki, vücudumuzdaki bütün organlar belli frekanslarda çalışırlar: Örneğin, uyarılma derecesine göre, kalp yedi yüz-sekiz yüz, karaciğer üç yüz-dört yüz, beyin ise on-on beş hertzde çalışır. Ve eğer benzer frekansa sahip bir radyasyona maruz kalırsa, kalbimizin frekansı normal seviyelerin altına ya da üzerine düşüp yükselebilir. Aynı şey diğer organlarımız için de geçerlidir. Yüksek yoğunluklu elektromanyetik alanlara maruz kalmak, hatta düşük yoğunluklu bile olsa elektromanyetik alanlara uzun sürelerle maruz kalmak ciddi hastalıklara neden olabilir.
Biyolojik kutuplarımız (auramız) esas olarak yerüstü elektrik hatları, radyo dalgaları, radar cihazları ve bazı diğer endüstriyel altyapı elemanları tarafından tahrip edilir.
Evimizdeki sağlık riskleri
Evimizde pek çok zararlı radyasyon kaynağı bulunduğunun farkında bile olmayabiliriz.
- Bilgisayar ekranları ya da filtreleri, kullanıcıyı güvenlikte tutacak nitelikte olabilir ama buna rağmen radyasyon kaybolmaz. Başka bir noktada yoğunlaşabilir. Örneğin, kullanıcının arkasındaki çocuk odasında! O yüzden, bu modern cihazları kimseyi etkilemeyecek biçimde, örneğin duvara ya da pencereye karşı yerleştirmekte yarar var.
- Televizyon en az iki-üç metre uzaktan seyredilmeli. Çoğu insan yatağın karşısına konulmuş bir televizyonun kemik ağrılarına neden olabileceğini bilir. Televizyon karşısında uyuyup kalmak daha da kötüdür. Çünkü uyurken vücudumuzun radyasyona karşı savunma yeteneği zayıflar. En doğrusu, televizyonun otomatik kapanma özelliğini kullanmak. Böylece, karşısında uyuyup kalsak bile televizyon kendi kendine kapanır.
- Mikrodalga fırınların üzerinde radyasyon düzeyini görüntüleyen bir ekran bulunması gerekir. Fırının devrelerinde zaman zaman dengesizlik oluşabilir. Bu da radyasyon yoğunluğunda ani artışlara neden olabilir.
- Bu denli ileri teknolojiye sahip olmayan lamba ve avize gibi sıradan aygıtlar bile belli ölçüde tehdit edicidir. Avizenin şekli radyasyonun nasıl dağılacağını belirler. Avize kafamızın tam üzerine gelecek şekilde oturmak parlak bir fikir değildir. Yatağımızı, başımız duvardaki bir apliğin altına gelmeyecek şekilde konumlandırmalıyız. En doğrusu, tavana dönük, yarı küre şeklinde ışıklar kullanmaktır.
- Yatak odamızda ayna bulundurmamak en iyisidir. Eğer varsa; bütün aynaların aynı düzlemde olmasına dikkat etmeliyiz. Aksi halde, güçlü radyasyona sahip bir kuşak yaratabiliriz.
- Evimizin mimari tasarımının zararlı radyasyon kuşakları yaratmada çok etkisi olabilir. İdeal oda şekli yuvarlaktır. Ama bu pek de gerçekçi olmadığından, en azından başımız odanın köşesine gelecek şekilde oturup uzanmamalıyız. Köşeler en tehlikeli yerlerdir. Masaların köşesine oturmaktan kaçınmak sadece batıl bir inançtan kaynaklanmaz. Köşeler radyasyon toplayan antenler gibi işlev görürler. Oval şekilli masalar çok daha tercihe şayandır.
- Radyasyona sürekli olarak ya da hep aynı biçimde maruz kalmamak için en azından yılda bir kez mobilyalarımızın yerini değiştirmekte yarar var.
- Cep telefonunuzu cebinizde taşımayın, çantanızda taşıyın. Böylesi çok daha güvenlidir.
- Üzerimize bir battaniye çekerken bile altı yüz-yedi yüz vatlık pozitif statik elektrikle yüklenebiliriz. Sentetik bir halının üzerinde yürümek yükü bin vatın üzerine çıkarabilir. Bu tür etkiler vücudumuzda pozitif statik elektrik birikmesine neden olur. Bu ise sinir ve kalp damar hastalıklarının nedenlerinden biridir. Pek çok bilim insanı vücuttaki aşırı pozitif elektrik yükünün kanser oluşumunda da rol oynadığı görüşündedir.
- Hepimiz, topraklanmış bir yere dokunduğumuzda ya da biriyle el sıkıştığımızda küçük elektrik çarpmaları yaşamışızdır. Vücudumuzun elektriğini dengede tutmanın en doğal yolu çıplak ayakla toprağa basmaktır. Bu yol, vücudumuzdaki negatif elektriğin toprağa akıp gideceği yoldur.