Elbette kolay değildir, o güzel gözlere bakıp “Artık görüşmeyelim demek”. Acıtır, kanatır insanı, buna rağmen biliyorum ki iyilikle söylenen her şey zamanla da olsa kalpteki yerini bulur.
Bir kalpten nasıl ayrılacağımı hiçbir zaman tam olarak bilemedim. Her seferinde aynı üzücü duygu kaplar benliğimi… O kırılgan kalp karşımda soğuk kanlılığını korumaya çalışırken, duygularım sel olur akar gözlerimden. Çaresiz hissederim kendimi onun bu “güçlü” olma çabasının karşısında. O ayrılık konuşmasının sancısı ikimizi de farklı şiddetlerde sallar.
Zordur, o anda en doğru bulduğum seçimimi tüm iyi niyetimle dile getirirken, karşımdaki gözler tarafından kötü görülmem.
Fakat ayrılıklar iyidir, anlayışı öğretir insana.
Belki de, benden ona yansıyan o kötülüğe daha fazla dayanamaz, söylenecek bir çok şeyi içimde tutup, derin bir nefes alır ve çıkarım kapıdan kendi hislerimden kaçar gibi.
Belki, biraz da ağlarım o eşikte başka ne yapacağımı bilemeden.
Fakat ayrılıklar iyidir, insanı büyütür.
Biraz önce Onunla dolu olan bu kalbimi, şimdi acısını rahatça yaşayabilsin diye hiç konuşmadan dinlerim. Belki yazarım bana anlattıklarını ve belki Ona da yollarım bilsin diye.
Ayrılıklar iyidir, insanı şair yapar.
Biliyorum ki bazen, duygular değilse de ilişkiler yıpranır, yara alır. O sevgi öylece dursa da ilk günkü tadında, artık olay ilişkiyi yürütmekten ilişkiyi itelemeye varır.
Zor bir seçimdir, vazgeçmek. Onu sevmekten değil, ilişkiden gidebilmek. Ve belki daha da zoru gittiğin yerde onu tüm şiddetiyle, tüm ateşiyle sevmeye devam etmek.
Onun tarafından şımarık, anlayışsız, kararsız ve hatta sevgisiz olarak etiketlenmeyi göze alıp çıkarım hayatından, kalbinden, evinden, telefon rehberinden…
Arkasın da durduğum kararlara sarıp bütün “acaba”larımı, inanırım doğru olanı yaptığıma.
Bilirim bir gün geçecek bu gönül yarası, dönecek bana kalbimin onda kalan yarısı.
Unutulmuş, önemsenmemiş, terk edilmiş saysa da kendisini “bir rüyaydı, bitti” dese de bilirim bir gün o da varacak kendi içinde ki gerçeğe…
Affedecek, anlayacak kendini ve beni….