Yüzyılımızın keşfi, “çekim yasası” var ya, benim kafamı karıştıran birkaç husus var bu yasada. Şöyle ki; benim istediğimi karşımdaki istemiyorsa, yani benim en çok olmasını istediğim bir şey, başka birinin kabusu ise mesela, nasıl işleyecek bu çekim yasası, ona mı, yoksa bana mı kıyak geçecek? İkimiz de istediğimiz, her neyse, onu kendimize çekmeye çalışırsak, tam ortadan kopmasın maazallah! Sonra, elimize geçen o yarım parçayla mutlu olabilir miyiz acaba?
Mesela, ben evimizin olduğu sokağın yemyeşil bir renkte olmasını, ağaçlar, çiçekler böcekler arasında yaşamayı dilerim, ama buna karşılık yan komşumuz da hep şöyle der; “Bizim bey izin verse, şu bahçedeki ağaçları kökünden kestireceğim.” Şimdi evren ne yapacak bu durumda? Beni dinleyip sokağımızı ağaçlandıracak mı, yoksa komşumuzu dinleyip önce onun evindekilerin, sonra baştan aşağı sokaktaki ağaçların kökünü mü kurutacak?
İşyerinde, Genel Müdür Yardımcılığını en az benim kadar isteyen ve en az benim kadar çalışıp, çabalayan bir arkadaşım varsa, evren hangimizi müdür yardımcısı yapacağına nasıl karar verecek? Yazı-tura mı atacak? Aynı hedefe koşan, bunun için çabalayan insanlar yok mu, olmayacak mı? Evrenin işi de zor valla.
Belki de, evrende mutlak bir adalet vardır. Herkese, istediklerinden azar azar dağıtmayı tercih ediyordur. Şu kör talih denen şey, belki de onun kontrolünde değildir. Ama bazı insanları görüyoruz, ya da bir yerlerden okuyoruz, ne denli talihsiz bir yaşamları olduğunu. “İnsanlar neler yaşıyor, halimize şükredelim” diye, sık sık söylemez miyiz? O, neler, neler yaşayan insanlar grubu, yeterince çekemiyor mu istediklerini kendisine acaba ki bu kadar şansız olabiliyorlar. Eğer öyleyse bu işin en etkili yöntemini öğrenmek kesinlikle şart. Benden söylemesi…
Hafta sonu ben İstanbul’a gitmek istiyorum, ama yakın arkadaşım hafta sonu benimle Bursa’ya gitmeyi diliyor ve hatta bunun için dua ediyor. Anlayacağınız, ben İstanbul duasındayım, o Bursa duasında. Ey evren, kafan karıştı değil mi? Benim de karıştı …
Benden size öneri, sıkıca çekin istediklerinizi kendinize. Valla kapanın elinde kalıyor bunlar. Unutmayın olur mu?